SON on yılın en cazip ürünü kuşku yok ki, cep telefonudur. Cep telefonu, toplumsal ve bireysel hayatımızı tam anlamıyla esir almıştır.
İletişim ve ulaşım iktisadi hayatın iki önemli girdisidir. Telli telefon şebekeleri, öncelikle iki ‘‘yer’’ sonra iki kişi arasında iletişim kurarken, şebekeye bağlı telsiz telefon, yaygın adıyla cep telefonu (GSM), nerede olurlarsa olsunlar, doğrudan iki ‘‘kişi’’ arasında bağ kurmaktadır. Bu eskisinden çok farklı bir ‘‘fayda’’dır. Cep tefonlarının yaygın hizmet sunabilmesi için, GSM sistemleri mecburen telli telefon şebekesiyle bütünleşmiştir. Aksi takdirde cep telefonları bugün ulaşmış oldukları yaygınlığa ve hizmet kalitesine ulaşamazdı. Belki ileride telli telefon şebekeleri tamamen kalkacaktır. Ama hem işin başlangıcında, hem şimdi, hem de görünür bir gelecekte bu iki sistem bir arada yaşamaya devam edecektir.
* * *
Türkiye'de telli telefon sistemi, kurulduğu günden beri devlet tekelindedir. Bilindiği üzere geçmişte, hükümet içi krizlere sebep olma pahasına, Telekom'un özelleştirilmesine ‘‘derin bürokrasi’’ izin vermemiştir. Buna mukabil, cep telefonu işi, özel sektör tarafından hayata geçirilmiştir. Ama teknik bir zaruret olarak, devletin eli bu telefon işinin içinden çıkmamıştır. Gelinen şu son aşamada, bırakın telli telefon sisteminin yani Telekom'un özelleştirilmesini, cep telefonu operatörleri devletleştirilmektedir. Aycell'de uygulalanan rehabilitasyon planı ve Aria ile Aycell'i birleştirme projesi, bu sektörde fiili kamulaştırmanın başladığını göstermektedir. Bu süreçte Turkcell ve Telsim'e karşı sübvansiyonlu fiyatla, haksız rekabet suçu işlenmektedir. Bermutad ulusal kaynaklar heba edilmektedir. Çünkü bu kampanya zarar yaratma pahasına yürütülmektedir.
* * *
Cep telefonu işini, başından beri çok kötü yönettik. Muazzam bir katma değer yaratacak, ulusal ekonominin prodüktivitesini arttıracak ve milli gelirin yükselmesini sağlayacak cep telefonu ‘‘imtiyaz sistemi’’ ancak bu kadar berbat idare edilebilirdi. Türkiye'de ikiden fazla cep telefonu şirketine ihtiyaç yokken ve bundan fazlasının kurulması, ulusal kaynaklarının israf edilmesi sonucunu doğuracağı gün gibi açıkken (ve de tarafımızdan bu köşede bir çok kere dile getirilmişken) inatla ve ısrarla üçüncü imtiyaz ihalesi yapıldı. Bu da yetmedi, ‘‘partililere’’ iş bulunsun diye dördüncüsü kuruldu. Bu akıl dışı yatırımlar korkunç zararlara sebep oldu. Hani zannedersiniz ki, ‘‘Zararın neresinden dönülse kárdır’’ denecek ve bu zararlı işletmeler kapatılacak; nerede? Dayadınız mı sırtınızı, bir yandan ‘‘zarar işlemez’’ yarı kamu kuruluşu İş Bankası'na diğer yandan da devlet tekeli Telekom'a, alimallah ölüyü diriltirsiniz. Hele hele işin içine ‘‘Bendensin Berlusconi’’ muhabbeti girdi mi kimse seni tutamaz. Şimdi yapılan aynen budur. Nitekim gazete ilanlarından anladığımıza göre Aycell, devletin ‘‘resmi’’ cep telefonu olmuş bile. Derin bürokrasiye sesleniyorum. Artık bu işi uzatmanın alemi yok; Turkcell'i Telsim'i de alın aranıza, Türkiye'nin tellisiyle, telsizsiziğle tek bir ‘‘Devlet Telefon Tekeli’’ (DTT) oluşsun. Özelleştirme, rekabet, verimlilik, kárlılık gibi yöneticilerin canını sıkan konular da gündemden kalksın. Emir ve görüşlerinize arzederim.