ŞERİF Mardin hoca, "felsefesi yoktur" diyerek cumhuriyeti küçümseyen bir tavır sergiledi. Belki ne dediğini ben anlamadım.
Belki de Profesör Mardin, "Türkiye’de yasal olmasa bile, láik yaşam tarzını tehdit eden mahalle baskısı artıyor" saptamasının, yandaşlarında yarattığı üzüntüyü telafi etmek istedi. Galiba bunu da başaramadı. Esas konuya geçmeden felsefe nedir, ne işe yarar üzerinde durmak istiyorum. Felsefe "bilim sevmek" demektir. Dinlerin de felsefesi olduğu söylenebilir. Ama felsefe, esas olarak "dinle, fen bilimleri arasında kalan boşluğu" doldurur. Diğer bir deyişle dinin bittiği yerde işe başlayan felsefe, bilimin başladığı yerde durur. Dinler "iyiyi, doğruyu ve güzel" aramaz. Çünkü bunlar zaten Tanrı’nın yolladığına inanılan risalede vardır. Felsefe ise iyiyi, doğruyu ve güzeli arar. Düşünmeye sıfırdan başlar; her şeyi tartışır. Filozoflar laiktir ve birbirleriyle didişmeleriyle ünlüdür. Onun için, "İslam’ın felsefesi var, cumhuriyetin felsefesi yok" cümlesinde geçen felsefe sözcükleri aynı anlama gelmez. O kadar ki, tam tersi bile söylenebilir. O da yanlış olur.
* * *
1. Cumhuriyet, birilerinin aklına öyle estiği için kurulmuş bir rejim değildir. Cumhuriyetin kurulması, Osmanlı’da Meşrutiyet ilanıyla başlamış tarihi bir süreçtir. Bu, toplumsal bir değişimdir.
2. İslam felsefesiyle teçhiz edilmiş "mahalle"nin egemen olduğu Osmanlı, her alanda geri kalmıştır. "Avrupa’nın Hasta Adamı" diye adlandırılmış ve kurtlar sofrasında yem olup parçalanmıştır.
3. Felsefesi olan Osmanlı’yı yenen Ruslar, Yeşilköy’de kadar gelip üstüne bir de anıt dikmiştir. Kars ve Ardahan’ı 30 yıl işgal etmiştir.
4. Osmanlı, Ruslar’dan kurtulmak için, iradesini önce İngilizlere; sonra da İngilizlerden kurtulmak için Almanlara teslim etmiştir. Almanya ile birlikte harbe girip feci şekilde yenilmiştir. Geçilmeyen Çanakkale sonunda geçilmiş, İslám’ın halifesinin yaşadığı İstanbul 3 yıl Hıristiyanların işgali altında kalmıştır.
5. Felsefesi olan Osmanlı topraklarında Müslüman Türklerden yönetici olmayanlar, cemiyetin en alt katmanını teşkil etmiştir. Anadolu ve Trakya’nın zenginleri gayrimüslimler, yoksulları da Müslüman Türkler olmuştur. Balkanlarda ve Kafkaslarda yaşayan Müslümanlar, kendi vatanlarında vatansız kalmış ve oralardan sille tokat kovulmuştur.
* * *
Cumhuriyetin kurucuları, çağdaş láik Batı uygarlığına ulaşmayı düşlemiştir. Dolayısıyla Batı’nın geliştirdiği felsefi akımları izlemiştir. Temel felsefeleri akılcılık, yani rasyonalizmdir. Onun için "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" ibaresi Ankara Üniversitesi’nin duvarına kazınmıştır. Cumhuriyet nesli kanıta dayanan doğruya, müspet yani ispat edilen gerçeğe inanır. Ampiriktir. Ahlaklı davranışı, "kişinin, kendi çıkarından önce toplumun çıkarını gözetme" diye tanımlar. Böylece Kant’ın ahlákı temellendirme yöntemine katılmış olur. Cumhuriyet, mahallenin zorladığı "iyi, güzel ve doğru" değerleri yerine, bunların evrensel olanlarını koyar. Hümanisttir. Cumhuriyette kadercilik ve kısmet yoktur. Determinizm vardır.
Son Söz: Felsefe de, din de bu dünya için gereklidir.