Ciğer buysa, kedi nerede?

NASREDDİN Hoca'nın kedi-ciğer hikáyesini hepiniz bilirsiniz. Hoca, bir sabah evden çıkarken ‘‘Hanım canım çekti, bu akşam güzel bir ciğer yahnisi yiyelim, ben ciğeri alır sana yollatırım’’ demiş.

Kasaptan iki okka ciğer alıp eve göndertmiş. Hocanın hanımı, yahniyi hazırlayıp pişsin diye ocağın üstüne koymuş. O arada iki çift laf etmek için komşuya geçmiş. Ama çeneye dalmış. Ateşte yemek olduğunu unutmuş. Birden hatırlayıp telaşla eve dönmüş; bir de ne görsün, ciğer yahnisi kömür olmuş. Tabii çok üzülmüş. Üstelik kocasından laf işiteceğinden, içini bir korku almış. Akşam hoca, daha kapıdan girer girmez ‘‘Hanım hazır mı ciğer yahnisi? Karnım da çok aç, getir de yiyelim’’ diye gürleyince eli ayağına karışmış. ‘‘Hoca efendi, yolladığın ciğerleri nankör kedi yedi’’ diye yalanı kıvırtıvermiş. Hoca, durumda bir anormallik olduğunu sezinlemiş. Gel pisi pisi, deyip kediyi yanına çağırmış. Sonra hayvanı ense derisinden tutup havaya kaldırmış. ‘‘Hanım söyle bakalım’’ demiş, ‘‘Şu havaya kaldırdığım kedi, gelse gelse iki okka gelir. Eğer elimdeki şey kediyse, ciğer nerede? Yok bu şey ciğerse, kedi nerede?’’

* * *

Uzmanların dediğine göre, bu yıl devletin topladığı verginin tamamı, faiz giderlerini karşılamaya zor yetiyor. Ben de bunun doğru olmadığını yazıp duruyorum. Bu amaçla, bir sürü hesap ortaya koyuyorum. İç ve dış tüm kamu borçlarına ödenen faizler toplamının, milli gelirin yüzde 8'ini geçmediğini söylüyorum. Kamu harcamalarının, milli gelirin üçte biri olduğunu hatırlattıktan sonra, faiz giderlerinin bütçenin yüzde 24'ü dolayında kaldığını cebirsel olarak ispatlıyorum. Ama nafile. Kendim yazıp, kendim okuyorum. Çünkü yazımın yayınlandığı günün ertesinde bile, Hürriyet dahil her gazetede ve televizyonda ‘‘vergi gelirleri, faize gitti’’ diye yeni bir haber veya yorum yer alıyor.

Geçen çarşamba günkü yazımda, işi daha ileri götürdüm. DİE'nin ‘‘Seçilmiş Finansal Araçların Reel Getirisi’’ hesaplamalarına dayanarak Ekim 2001 ile Ekim 2002 arasında devletin iç borçlara ödediği, reel efektif faiz tutarının ‘‘sıfır’’ olduğunu ortaya koydum. Tabii bunun ana sebebi, döviz fiyatlarının enflasyonun gerisinde kalması. Bu konuyu irdeleyeceklere bir hatırlatma yapayım. Bu yıl kamu borçları eski yıllardaki kadar artmıyor. Hatta borçların milli gelire oranı, geçen yıldan düşük çıkacak. Demek ki, bu yıl verilen ‘‘faiz dışı fazla’’ oranıyla, GSMH artış oranının toplamı, ödenen reel faiz oranından büyük. Devlet, ‘‘görünenden’’ daha düşük faiz ödüyor. Yani faiz diye ödediği paranın bir kısmıyla, aslında borç anapara geri ödemesi yapıyor. Yoksa, olsa olsa ‘‘Kamu Borçları/GSMH’’ oranı sabit kalırdı.

* * *

Şimdi de bu olaya, Nasreddin Hoca gibi yaklaşalım. Eğer, vergi gelirlerinin tamamı faiz harcamalarına gidiyorsa, bu devlet hem sarf, hem de israf edecek parayı nereden buluyor? Kocaman bir ordumuz var. Altı milyon vatandaşımız devletten her ay maaş alıyor. Bırakın bakanlarımızı, gariban belediye başkanlarımız bile Mercedes'e biniyor. Ankara'da yeni inşa edilen devlet binalarının yanında, Mısır piramitleri gecekondu gibi kalıyor. Bu israf durmazsa, gelecek yıl bu yazının tam tersini yazacağım.

SON SÖZ: Hakikati aramayan, Hakkı bulamaz.
Yazarın Tüm Yazıları