Paylaş
Yazarı partinin Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran. CHP, esas olarak “üleştirici” AKP ve ağabeyleri ise “ürettirici” dir. Buna istenirse CHP “sendikacı”, AKP “müteahhit”tir de denebilir. Makale bu tasnifi haklı kılıyor.
Türk ekonomisinin yumuşak karnı, cari açığıdır. Türk ekonomisinin çarkları, dışarıdan para gelmeden dönmüyor. Para geldikçe işler açılıyor, kamu finansmanı rahatlıyor. Mutlulukla izlediğimiz “Birincil Bütçe Fazlası” (yani faiz giderleri düşülmeden hesaplanan kamunun gelir, gider farkı) bile aslında cari açık denilen “şerden” doğan bir “hayır”dır. Cari açığı yaratan, dış ticaret açığıdır. Kısaca çok mal ithal edip, az mal ihraç ediyoruz. Bütçe gelirlerinde ortaya çıkan artış da dolaylı vergilerden kaynaklanıyor. Dolaylı vergiler de ithalat arttıkça artıyor. KDV ve ÖTV, hem gümrükte alınıyor hem de kayıt içine girmiş ithal malların iç ticaretinde ilave vergi geliri yaratıyor. Buna ithal girdi kullanan yerli sanayinin ürettiği mallardan alınan vergiler de katılınca, bütçenin gelir tarafı büyüyor. Bu arada yiğidin hakkını da yememek gerek. Faiz dışı harcamalarda da ipin ucu elden bırakılmıyor. Hükümeti bu açıdan, Merkez Bankası’nı da faizleri düşürdüğü için kutlarım.
Sayın Oran makalesinin bir yerinde “CHP, cari açığın tasarruf açığı olduğunun bilincinde olarak, maliye politikasında da etkinliği arttırıcı önlemlere başvuracaktır” diyor. Cari açığın yani ülkenin kazandığı dövizlerle harcadığı döviz arasındaki farkın, tasarruf açığı olduğu önermesi yanlıştır. Bunun böyle olmadığını anlatmaktan ben yoruldum. Ancak ümit etmiştim ki, “söyleyecek bir çift yeni söz bulması gereken” muhalefet partilerinin iktisatçıları bana kulak vermişlerdir. Heyhat! O bekleyiş de boşa çıktı. İnşallah bir gün Nobel Ödülü almış bir iktisatçı benim tezimin paralelinde bir makale yazar, ben de son Yeniçeri gibi savaşmaktan kurtulurum
Milli gelir, tüketim ve yatırım harcamaları toplamından, cari açık rakamının düşülmesiyle bulunur. Çünkü cari açık, o ülke halkının yaratmadığı ama harcadığı katma değerdir. Bu, başka milletlerin harcamadıkları paradır. Cari fazlası olanların “tasarruf fazlası” var denebilir. Ancak açık veren ülkeler için “tasarruf açığı” var denemez. Cari açığa “tasarruf açığı” demek, “biz bu dış borcu tüketim değil, yatırım için aldık demektir”. Halk indinde borcu, tüketim için almak kötü, yatırım için almak iyidir. Yalanın gerekçesi budur.
Taksitle ev aldınız yani “yatırım” yaptınız diyelim. Ayda 1000 lira tasarruf ederek taksitleri ödeyeceksiniz. Birden coştunuz ve şu ölümlü dünyada bir turistik geziye çıkmaya karar verdiniz. Ama o zaman evin taksitini ödeyecek paranız kalmayacak. Arkadaşınızdan ne gerekçeyle borç isteyeceksiniz? Geziye çıkmak mı, yoksa evin taksitini ödemek için mi? Aritmetik sonuç aynıdır. 1000 lira borç paraya ihtiyacınız var. Gezi (tüketim) için isterseniz arkadaşınız size borç vermeyebilir. İyisi mi siz ona “ev” (yatırım) için deyin.
Son Söz: Kendini kandıramayan, başkasını kandıramaz.
Paylaş