GEÇEN yazıda, borsa endeksinin yükselmesiyle, milli gelir artışı arasındaki ilişkiden bahsetmiştim. Bu konuya girmemin sebebi, çıkış trendine girmiş İstanbul Menkul Kıymetler Borsası endeksinin, daha ne kadar artacağı sorusuna cevap aramaktır.
Borsa endekleri, o ülkedeki varlık fiyatlarının (asset prices) göstergelerinden biridir. Ev fiyatları, zaman zaman çok hızlı yükselir. Mesela son yıllarda özellikle İngiltere’de İrlanda’da, İspanya’da, Fransa’da, İsveç’te gayrimenkul fiyatları büyük oranlarda hatta bazı yerlerde misliyle arttı. Buna mukabil aynı, zengin ve büyük ülkelerde borsa endekleri fazlaca kıpırdamadı. Hatta düştü bile. ABD’de üç yıl önce yaşanan büyük borsa çöküşünden sonra, geçen yıl bir toparlanma olduysa da, borsalar büyük ülkelerde bir süredir yatay seyrediyor. Buna karşılık, 2002 yıbaşından bu yana, gelişmekte olan piyasalarda borsa endeksinde ortalama yüzde 40 artış oldu. Rus borsası son bir yılda yüzde 80 yükseldi.
* * *
Doğuş Grubunun kurucusu Ayhan Şahenk’ten ‘borsayı ve arsayı’ en iyi bilen kişi olarak bahsedilirdi. Piyasarda zaman zaman Ayhan Bey'in mali sıkıntıda olduğu söylenirdi. Ama Ayhan Bey, her sıkıntıdan mutlaka misliyle zenginleşmiş olarak çıkardı. Herhalde kendisinde isabetli pozisyon alma becerisi vardı. Zenginleşmek, alım ve satım yapmaktan geçer. Bu süreçte yaşamsal karar, malı zamanında ‘satmak’tır.
Gayrimenkul fiyatları ve borsada işlem gören şirketlerin toplam değerleri, milli servetin bir bölümünü teşkil ettikleri için, milli servet oluşumuna paralel bir seyir izler. Milli servet de, milli gelir artışını izlemek zorundadır. Çünkü servet, tüketilmeyen gelirden başka birşey değildir. Pek tabii, bu iki hareket arasında farklılıklar ve gecikmeler vardır. Yani varlık fiyatları, milli gelirin arttığı bir devrede düşüp, artışının yavaşladığı bir devrede çıkabilir.
* * *
Tekrar edelim: Milli servet, yeni doğal kaynakların keşfi dışında, milli gelirden tasarruf edilen miktarın yatırımlara dönüştürülmesiyle artar. Kabaca, ülkeler milli gelirlerinin beşte biri ile üçte biri arasındaki bir miktarı, milli servete dönüştürür. Yine çok kabaca, milli gelirin üçte ikisi ‘ücret’lerden, üçte biri de sermaye gelirleri başlığı altında gruplanan ‘kár+kira+faiz’den oluşur. (Aksini gösteren tablolara inanmayın) Eğer bir ülkeyi, bir şirket gibi değerlemek gerekirse, milli servetin, milli gelir içindeki sermaye gelirleri toplamının belli bir katı olması gerekir. Türkiye’nin milli geliri 400 milyar dolardır diyelim. Sermaye gelirleri payını yüzde 40, gelir-servet çarpanı da 5 kabul edelim. Bu durumda Türkiye’nin milli serveti 800 milyar dolar olur. (400 çarpı %40 çarpı 5) Az gelişmiş ülkelerde, sermaye birikimi az, yani sermaye kıt kaynak olduğu için, sermaye gelirlerinin milli gelir içindeki payı, zengin ülkelere göre daha yüksektir. Dolayısıyla gelişmiş ülkelerin milli servetleriyle, sermaye gelirleri arasındaki katsayı 5 değil, daha yüksek, mesela 7 kabul edilebilir.
Son üç yıldır, milli gelirimiz hızla artıyor. Demek ki; borsadaki endeks artışının ‘temel’ (fundamental) sebebi mevcut. Zengin ülkelerde milli gelir artışı, oran olarak düşüktür. Dolayısıyla borsaları da yavaş artar. Borsada ‘voli’ vurmak isteyenler için doğru adres, gelişmekte olan ülkelerdir. Türkiye de bu avlaklardan biridir. Yeter ki, krize yakalanmayın.