UZUN süredir işlemek istediğim bir konuyu bugün ele almaya karar verdim. Bilindiği gibi İstanbul’umuz, yayaların yürüyebileceği doğru dürüst kaldırımı olmayan, ama kaldırımları en sık ‘yeniden yapılan’ bir dünya şehirdir.
Bu kaldırım konusu, çok yazı kaldırır. Mesela başta Nişantaşı ve Bahariye gibi dükkan kiralarının yüksek olduğu semtlerde bodrumu da kiraya vermek için, kamuya ait kaldırımı oyarak dışarıdan inen merdiven yapmak yaygın bir mekan hırsızlığıdır. Bugün o konuya girmeyeceğim. Hakeza, eşe dosta veya siyasi yandaşlara para aktarmak için yapılan kaldırım ihalelerinden de bahsetmeyeceğim. Bugün bordür taşının hikayesini anlatacağım.
1. Bordür taşı, araçların seyr-ü seferine tahsis edilmiş yol zeminiyle, yayaların güvenli bir şekilde yürümeleri için yükseltimiş yol şeridini birbirinden ayıran prefabrik yapı elemanıdır.
2. Bordür taşları, kaba olarak ‘70 cm x 27 cm x 10 cm’ boyutlarındadır ve betondan imal edilir. Eskiden bu elemanlar, sonsuz ömürlü granit taşından yapılırdı. Granit olanlar belediyecilerle sökülüp çöpe atılmıştır.
3. Bordür taşları, ‘kanun hakimiyeti’ olan ülkelerde dizayn edilmiştir. Mühendisler, yaya kaldırımlarının yol zemininden yaklaşık 15 cm yüksek olmasını, her yaştan insanın kolayca inip çıkması ve yürüme güvenliği için gerek ve yeter görmüştür. Bordür taşının, kaldırım dolgusu için bir istinat duvarı teşkil edeceği ve yan yüke maruz kalacağından, devrilmemesi için 12 cm de zemine gömülmesi uygun bulunmuştur. Bu nedenle bordür taşlarının yüksekliği 15+12 = 27 cm olmuştur.
4. Zamanla İstanbul’un bencil araç sürücüleri, kendi yürüme mesafelerini asgariye indirmek için, gidecekleri noktaya en yakın park yerini ararken, kaldırımların aslında ‘oto park alanı’ olduğunu keşfetmiştir. Böylece kadırımlar, araçlarla işgal edilmiş ve yayalara yürüyecek yer kalmamıştır.
5. Bunun üzerine, ‘hukuk çalışmazsa, fizik çalışır’ ilkesine göre hareket eden belediyeler, kaldırımları araçların üstüne çıkamayacağı yükseklikte inşa etme kararı almıştır.
6. Bu gerekçeyle, bordür taşlarının 12 cm’sinin toprağa gömülmesinden vazgeçilmiş ve taşlar, yolun sıfır kotu üzerine oturtularak, kaldırım yüksekliği 27 cm’ye çıkarılmıştır. Bu fizik engelleme, bencil sürücülerin arazi tipi araçlara geçmesiyle bir süre sonra işe yaramaz hale gelmiştir. Neyse, bu bahsi diger.
7. Ancak, dibinden bir tutam harçla tükürükle tutturulmuş gibi eğreti duran bodür taşları, bazan doğal hava ve kullanım şartlarından, bazan da arazi araçlarının tecavüzü karşısında birer birer devrilmeye başlamıştır. Bordür taşı devrilince, yükseltide kullanılan kumlar dışarı akmış ve kadırımlar toptan çökmüştür.
Soru şu : Mademki kaldırım yüksekliğinin 27 cm olmasına karar verildi, niçin bordür taşlarının yüksekliği ‘27+12=37’ cm’ye çıkartılmadı ? Böyle yapılsaydı, taşın 12 cm’si yine zemine gömülebilecek, bordür taşları devrilmeyecek, dolgu malzemesi akıp gitmeyecek, kaldırımlar da çökmeyecekti.
Belediyenin iktisadi (?) cevabı şöyledir herhalde. Yükseklik arttırılırsa bordür taşının maliyeti, dolayısıyla kaldırım inşaatı pahalılaştıracaktı. Biz şimdi, taşlar devrilince, kaldırımın iyice çökmesini bekliyoruz. Sonra tamamen söküp yeniden inşa ettiriyoruz. Daha hesaplı (!) oluyor.