TÜRKİYE'nin yabancı sermayeye ihtiyacı yok diye bir yazı kaleme almayı düşünürken, Amerika ile aramızda yeni bir gerginlik oluştu.
Tutuklanan askerlerimiz ve diğer sivil vatandaşlarımız serbest bırakıldı ve mesele kapandı gibi duruyor. Ama bu olay, en olmadık zamanda, Amerikalılarla sıcak bir çatışmaya girme gibi endişeleri beraberinde getirdi. Şu aralık en ihtiyacımız olmayan şey, Amerika ile kötü kişi olmak. Bu konu, Türkiye'ye yabancı semaye gelip gelmemesiyle de çok ilintili. Türkiye'nin borç paraya ihtiyacı var mı, yok mu konusu bir anda zihin gündemimden düştü. İyisi mi, ben size bu son olayı yorumlayayım.
* * *
Kürt kökenli Iraklı valiye suikast düzenleme hazırlığı içinde oldukları gibi saçma sapan ve hiçbir kanıtı olmayan garip bir iddiayla tutuklanan görevli askerlerimiz ve diğer sivil vatandaşlarımızın maruz kaldıkları muamele hepimizi üzdü. Başlarına çuval geçirme, ellerini arkadan plastik kelepçe ile bağlama, itme ve kakma gibi işlemler gerçekten sevimsiz. Ancak, harp halinde bulunan askerlerden kibarlık beklemek de hata olur. Herkesin sinirleri gergin. Irak'ta her gün birkaç Amerikan askeri, ya öldürülüyor ya da yaralanıyor. Hadi gidin, on biri profesyonel asker, yirmi Türk'ü tutuklayın diye, hangi birlik emir alsa, korkudan kabalaşır. Hiçbir risk almamak, karşı tarafı etkisiz hale getirmek için, bildiği her tedbiri uygular. Ondan dolayı, tutuklanma ve gözaltında tutulma eyleminin maddi ayrıntılarına kafayı takmayalım. Bu ayrıntılardan anlam çıkarmayalım ve lütfen bundan sonra atılacak adımları, gururumuz incindi gibi duygusal bir tabana oturtmayalım. Eğer bu tatsız meseleyi ciddiyetle ele alacaksak ki, almamız şarttır, olayın ‘‘sebebini’’ bulup ortadan kaldırmamız gerek. İşin şekil kısmını öne çıkartarak gazetecilik yapmaya devam edersek, birilerinin, mesela PKK'nın veya Saddamcıların oyununa gelmiş oluruz.
* * *
Ben, Amerika'nın da Türkiye ile bozuşmak istediğini sanmıyorum. Bütün yüksek harp gücüne rağmen Amerikalılar, Ortadoğu'da bir batağa saplanmış, debelenip duruyorlar. Buralarda kalmaya devam edeceklerse yanlarında Türkiye gibi dost bulundursalar iyi ederler. Ortadoğu stratejilerinin dayanağı olarak Türk-Arap-İran ekseni yerine Kürt-Yahudi ekseni koymayı düşünüyorlarsa çok yanılırlar. Herkes bu bölgenin önemini biliyor. Dünyanın bilinen petrol rezervinin yüzde 60'ı burada. Amerika'nın da, Avrupa Birliği'nin de, Japonya'nın da pratik olarak petrolü yok denebilir. Amerika'nın var ama rezevleri çok yetersiz. Rusya ve eski Sovyet cumhuriyetleriyle birlikte en büyük ihracatçı lakin onların da rezervleri küçük. Rusya bile Ortadoğu petrollerine muhtaçtır. Daha oyun bitmedi.
* * *
Başımıza ne bela geliyorsa, tezkereyi reddetmiş olmamızdan geliyor diyenlere hiç katılmadığımı bir daha vurgulamak istiyorum. Tam aksine, eğer tezkereye evet demiş olsaydık, kendimizde Kuzey Irak'ta yönetime karışma konusunda hak görecek ve esas o zaman Amerika ile çatışacaktık. Vallahi verilmiş sadakamız varmış.
Son Söz: İnisiyatif sahipleri tepki göstermez, etkili olur.