Paylaş
Çok milletli bir yapıya sahip olan Osmanlı Devleti, 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Büyük Devletler tarafından tasfiyeye tabi tutulmuştur. Tasfiyenin amacı, emperyalistlerin hükümranlık alanını genişletmek; yöntemi ise “böl ve yönet” tir. Bu amaçla, Osmanlı Devlet Sistemi içinde yer alan milletler, Batılılar tarafından merkezi hükümete baş kaldırmaya teşvik edilmiştir. Birinci Dünya Harbi’nde devlet can derdine düşmüşken, Lawrence 1917-1919 arasında Müslüman Arapların Osmanlı’ya isyanını örgütlemiş ve başarıya ulaştırmış olan İngiliz ajanıdır. Lawrence, “Aklın Yedi Sütunu” adlı eseriyle isyanların “kitabını yazmıştır”. Kitabında, ayaklanma bastırmaya çalışan düzenli ordular, isyancıların vur-kaçları karşısında şaşırıp, bunalıma girer; çünkü “isyan bastırmak, bıçakla çorba içmeye benzer” demiştir.
SEN SAVAŞMA, ONLARI ARALARINDA SAVAŞTIR
ABD, “Çöl Fırtınası” adını verdiği Birinci Körfez Harbinde aslında başarılı oldu. Irak’ı Kuveyt’ten çıkardı, Kürtler ve Şiiler için güvenli alanlar oluşturdu. Ancak Saddam’ı devirememiş olmayı hiç içine sindiremedi. Saddam’ın işini bitirmek için giriştiği ikinci savaşta, Irak’ı perişan etme pahasına Saddam’ı devirdi ama kendi de perişan oldu. Girdiği bataktan çıkmak için çok debelendi. Bu sırada Amerikan Genel Kurmay’ı Arabistanlı Lawrens’in kitaplarını okuyup nerede hata yaptıklarını anladılar. Hataları, kara kuvvetlerini işin içine sokarak bu savaşı bizzat yapmak istemeleriydi. Hâlbuki Lawrence, 90 yıl önce “Arap ülkelerinde kendi ellerinle operasyon yapmaya kalkma. Arapların, bu savaşı biraz yüzlerine gözlerine bulaştırarak yapmaları, senin aynı savaşı mükemmel yapmandan çok daha iyidir. Bu onların savaşı olmalıdır. Onlara yardım et; ama onlar için savaş kazanma” demişti.
İÇSAVAŞTA SİVİL VEYA ASKER ÇOK İNSAN ÖLÜR
Bütün içsavaşlar, hükümet güçleri ile isyancılar arasındadır.
İçsavaşlarda hükümet güçleri, isyancı halkı; halk da hükümet askerlerini öldürür. Burada kimin bu savaşı başlattığı önemli değildir. Mantıken savaşı isyancılar başlatır. Amerikan İçsavaşı’nda en az 700.000 kişi ölmüştür. ABD kurulduğundan beri en çok Amerikalının öldüğü ve yaralandığı harp budur. Bilmekte fayda var; o yıllarda (1856-1861) ABD’nin nüfusu sadece 31.500.000 kişi idi. İspanyol İç Harbinde (1936-1939) 600 000 kişi ölmüştür. 1936’da İspanya’nın nüfusu 23.800.000 kişi idi. Gerek Amerikan, gerek İspanyol içsavaşlarında ölenlerin azı asker, çoğu sivil erkek, kadın ve çocuktur. Kaldı ki; içsavaşlarda asker sivil ayrımı yapmak da zordur.
TÜRKİYE, SURİYE İÇSAVAŞINA KENDİLİĞİNDEN BULAŞMIŞ OLAMAZ
İktisadi politikasını “yurt dışından para getirmeye” odaklamış olan AKP iktidarının, bu süreci aksatabilecek bir savaşa girmesi akıldışı olur. Eğer girmeyi göze almışsa, para akışını güvenceye almış olması gerekir. Çünkü böylesi bir içsavaşa taraf olma hevesi, şaka derken, kaka olabilir. Eğer Türkiye, tamamen kendi iradesiyle “demokrasi götürmek için” Suriye içsavaşına taraf olmuşsa, derhal “stop loss” deyip T.C.’nin geleneksel “başka ülkelerin iç işlerine karışmama” ilkesine geri dönmelidir. Esad’ın kafasını uçurmayı da, Saddam’ı ve Kaddafi’yi hal’leden bu işlerin uzmanı büyük devletlere bırakmalıdır. Eğer ortada bir baskı varsa buna direnmelidir. Son bir ihtimal, eğer yüklü bir “savaş teşvik paketi” sözü alınmışsa, bunu da elinin tersiyle reddetmelidir. Hiç bir savaş tazminatı, beşeri hasarı telafi etmez.
Son Söz: Batılı ol, Batıcı olma.
Paylaş