KISACA tanımlamak gerekirse, ‘bayram etmek, sevinmek; bayram ise sevindirmektir’. Bu iki eylem, birbirinin zıttıdır. Ama her zıtlık gibi ötekinin varlık nedenidir. Sevindiren birileri yoksa, kişinin kendi kendine sevinmesi pek mümkün değildir.
Yalnızlık, ister tenhada ister kalabalıkta olsun, insana hüzün verir. Takdiri iláhi dışında, insanın mutluluğunun kaynağı, diğer insanlardır. Aynen, mutsuzluğunun kaynağının diğer insanlar olması gibi.
* * *
Bayram, bireysel değil, toplumsal bir olaydır. Issız bir adada tek başına yaşayan bir kimsenin, herhangi bir günü bayram ilán etmesi ve o günün yıldönümlerinde, sırf o gün olduğu için bayram etmesi mümkün değildir. Bireylerin ‘bayram etmesi’, bireysel nedenlere dayanır. Hastalıktan kurtulmak, piyangodan para kazanmak veya istediği bir şeyin olması gibi. Onun için bireysel bayramlar yani ‘bayram etmek’ şarta bağlı bir eylemdir. Halbuki, toplumsal bir kurum olan ‘bayram’ şarta bağlı değildir.
Hiçbir din kitabında veya bir milletin gelenekleri arasında şarta bağlı bayram yoktur. Mesela, tarıma dayalı ekonomilerde, mahsulünün kıt olduğu yıl bayram olmaz diye bir kural yoktur. Çağdaş ekonomilerde de, eğer gelir dağılımı ádil değilse veya yüksek enflasyon devam ediyorsa bayramlar kutlanmaz; bayramların kutlanması için enflasyonun tek haneli rakama düşmesi veya gelir dağılımında düzelme olması gerekir denmemiştir. İnsanlık için en kederli devreler olan harplerde ve hatta deprem gibi doğal afetlerden sonra bile, bayram kutlanır. Kutlamalar pek tabii, kısa ve kısıtlı olur. Ama bayramın iptali söz konusu değildir. Çünkü unutulmasın, bayram sevinmek değil, sevindirmektir. Özellikle öyle günlerde, küçük jestler bile büyük sevinç kaynağı olur. Bayram vesilesiyle topluma hitaben bir şeyler yazmak veya bir şeyler konuşmak konumunda olanlar, bazen imtiyazsız kitlelerden yana tavır koymak adına, ülkedeki veya dünyadaki iktisadi ve siyasi şartların bu bayramı kutlamaya imkán vermediğinden söz eder. Bu ifade hem yanlıştır, hem de böyle durumlarda söylenmesi gerekenin tam tersidir. Bayrama yani ‘sevindirilmeye’ ihtiyacı olanlar, esas imtiyazsız insanlardır.
* * *
İçinde bulunduğumuz dönem, gerek dünya, gerekse ülkemiz için, iktisadi bakımdan ‘altın bir çağ’dır. Türkiye, ister şansla değin, ister beceriyle, iyi bir rüzgar yakalamış, dünyadaki olumlu konjonktürden azami derecede yararlanmıştır. Pek tabii yapılanları, doğru veya yanlış, ama kendimizce doğru bulduğumuz gerekçelerle eleştireceğiz. Ama şunu açıkça söylemek gerekir ki, eğer bayram kutlamak için ‘şartların uygun olması’ diye bir kural olsaydı, bu yıl bütün bayramlar doyasıya kutlanmalıdır derdim.