‘BİR vakıf için iki vákıf gerekir’ özdeğişini, İshak Alaton ustadan duymuştum. Vákıf (lütfen birinci heceyi uzatarak okuyun) kelimesinin iki anlamı vardır.
Birincisi, varlığının önemli bir kısmını, belli bir gayeye (pek tabii topluma yararlı bir amaca) tahsis eden kişi yani ‘vakfeden’dir. İkincisi, konusunda kapsamlı bilgisi olan insandır. Vakıf ise, içinde yaşanılan topluma, insanlığa hatta tüm evrene hayırlı olacak bir işi yapmak üzere ‘gerçek’ kişilerin tesis ettiği bir ‘tüzel’ kişiliktir. İshakustanın tanımından anlaşılacağı üzere, hayırlara vesile olacak bir kuruluşun, vakıf olabilmesi için, öncelikle bir vakfedene, sonra da hem gayeyi tahakkuk ettirecek, hem de vakfedilen servetin yok olmaması için tedbir alacak bilgi ve beceriye sahip bilge kişiye ihtiyaç vardır.
* * *
Ülkemizdeki vakıflar, verme değil alma kuruluşlarıdır. Ortada, ne kişisel servetini vakfeden ‘gerçek kişi veya aile’ ne de tabelada yazılan gayeyi gerçekleştirecek donanımda ‘bilge kişi’ yoktur. Vakıfların çoğu, kamu parasını bütçe denetimi dışında sarfetmek için tesis edilmiştir. Bir kısmı da, kendine vakıf başkanı diyen uyanık bir müteşebbisin, başka ad altında yapamadığı bir işi, hem yapmak hem de vergilerden kaçınmak için tercih ettiği bir şirket türüdür. Ancak bugünkü yazıda, işin o yanına girmeyeceğim. Bugün samimi bir şekilde servetini yüksek öğrenim alanına vakfetmek isteyen hayır sahiplerine iktisadi bir model önermek istiyorum.
* * *
Türkiye’de 23 adet özel (sözde vakıf) veya gerçek vakıf üniversitesi var. Üniversite eğitimine katkıda bulunmak isteyen hayır sahiplerine, bundan böyle üniversite kurmamalarını tavsiye ediyorum. Kár amacı gütmeyen, ciddi bir üniversite kurmak ve yaşatmak, 100 milyonlarca dolara malolmaktadır. Üstelik de bu pahalı kurumların ürküttükleri kurbağa, yaptıkları hayra değmemektedir. Bunun yerine halen kurulu olan devlet, vakıf veya sureta vakıf ama aslında özel üniversitelerine katkıda bulunmak daha iktisadidir. Üniversitelerin artık binaya değil hocaya ihtiyacı var.
1. Üniversitelerde adınıza kürsü kurun. Değerli insanları üniversitede tutmak için, o kürsülere seçilen hocalara para verin. On tane kürsü kursanız, her hocaya, aldığı maaşa ek olarak yılda 12 bin dolar araştırma desteği sağlasanız, bunun maliyeti yılda 120 bin dolar eder.
2. Bilimsel kitap yazan hocalara, kitap başına 10 bin dolar ödül verin. Yılda 10 kitap yayınlatsanız, bunun maliyeti 100 bin dolar eder.
3. Uluslararası hakemli dergilerde yayınlanan her bir makale için, bin dolar verin. Yılda 100 makale yayınlansa, maliyeti 100 bin dolar eder.
4. Akademik hayata atılmak isteyen genç yeteneklere, yurt dışı ve yurt içi doktora bursu verin. Avrupa’da birçok üniversite bedavadır. Yılda 20 bin dolara pekalá bir öğrenci okutabilirsiniz. Beş öğrenci okutsanız, bunun yıllık maliyeti 100 bin dolar eder.
Yukarıda sıraladığım faaliyetin tümünün yıllık maliyeti 420 bin dolardır. Beş milyon dolarlık bina yaptıracağınıza, devlet tahvili alıp, nemásını bu amaca tahsis edin; adınız üniversitelerde sonsuza kadar yaşasın.