Paylaş
Medya, tek merkezden çıkma haberler ve dedikodularla kanlı bir kampanya başlattı. Hukuk gerçeklerini ve ihlallerini dillendiren avukatlara itibar etmediler. UEFA - FIFA’nın benzer durumlardaki tavrı gizlendi ya da doğru anlatılmadı. Amaç baskı ile TFF’yi acilen küme düşme kararı vermeye zorlamaktı ki federasyon tarafında da bu kararı verebilmenin hukuki açmazları yeni ortaya çıkıyor. Öyle bir karar çıksa idi kişiler ve kurumlar sonrasında yalan olduğu görülen bu ısmarlama haberlerle cezalandırılmış olacaktı (Emenike, Sezer, para çantası, sözde itiraflar, Korcan hakkında yanlış bilgiler, vb).
Önce kanun maddesini hatırlatalım:
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 285'inci maddesinin birinci fıkrası: "Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlâl eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. “
Ve sonra ceza kesme merkezi medyanın hoşuna gitmeyen soruları soralım. Bakalım ekinlerin boyu kaç santim olmuş. Bu soruların cevaplarını bulmak zorundalar zira hepsi ilerde açılacak muhtemel davaların konusu.
İşte ilk bölüm:
· Medya neden sadece son 10 gündür hem yerel hem uluslararası hukuk gerçeklerini yazmaya başladı? Neden UEFA - FIFA’nın mahkeme ve adil yargılama olmadan uluslararası müsabakalarda ceza uygulamadığınıi sakladı ve ısrarla kupalardan men edeceği pompalandı? Cehaletten mi kendilerine yapılan baskıdan mı yoksa iş ahlaksızlığından mı?
· Neden şikenin her zaman TFF nezdinde suç olduğu unutturuldu? Neden TFF’nin 20 yıla kadar geriye dönük herşeyi soruşturabileceği saklandı? 3 Temmuz’dan beri medyanın kaçta kaçı, en azından yakın dönemin de incelenmesi için kamuoyu baskısı yarattı?
· Sahte itirafçı haberlerinden sözde delillere, yığınla haberin yalan olduğu ortaya çıkmışken TSYD Fenerbahçe taraftarını kınadığı gibi spor medyasını da kınadı mı? Gazeteciler Cemiyeti ne yaptı?
· Gizlilik ihlali neden sadece Fenerbahçe’yi ilgilendiren konularda çiğnendi? Medya neden diğer kişilerin ifadeleri ve sorgularını arka plana süpürdü?
· Neden sadece Aziz Yıldırım’ı rencide edecek fotoğraflar yayınlandı? Sızdırdığı tespit edilen polisler hakkında ne işlem yapıldı? Medya takipçisi oldu mu?
· Gizlilik kararı varken Anayasa çiğnenerek dosya nasıl TFF’ye verildi? Tüm detaylar yine Anayasa çiğnenerek medyaya sızdırılırken savunma tarafının talepleri hangi gerekçeyle reddedildi?
· Bu dosya gizlilik kararı olmasa idi savcılık tarafından TFF’ye gönderilmeliydi. Ama işi emniyet yaptı. Neden? Ayrıca o dosyayı ellerindekileri ayıklayarak hazırladılar. Polis neye dayanarak, hangi yetki ile bu ayıklamayı yaptı? Belge seçiminin adil ve tam olduğunun hukuki garantisi nedir? Mesela polisin önemli görmedikleri belki TFF için kritik olacak. TFF bunu sorgulamadan neden kabul etti?
· Aziz Yıldırım şike amaçlı suç örgütü kurmaktan tutuklu. Yani şike ve organize suç örgütü ayrı davalar değil. Menajerlik sorularının çalınması karıştırılmış, çorbaya gönderilmiş. Hal böyle iken delil ve belgeler nasıl parçalanıp yollanır? TFF bu seçimin doğruluğuna nasıl güvenir?
· Belki şu an delil diye servis edilen birçok şey iddianameye girmeyecek. Belki bazı şahısların adı da yer almayacak. Ayrıca 2009 yılında hazırlanan 100 iddianamenin 54’ünde mahkemelerden beraat kararı çıkmış ülkede yaşıyoruz. Yani suçlanan 2 kişiden 1.08’i masum! Avrupa’da bu hata oranı 100’de 5, Japonya’da ise 1. Hal böyle iken TFF ve kurumlar, güvenilirliliği tartışmalı iddianame bile yokken, emniyetten gelen seçmece deliller ve sübjektif değerlendirmelere bakarak, her gün yeni gelişmenin yaşandığı soruşturmada, savunmaları almadan, hangi hukuka göre karar verecek? Zaten TFF savcılığa bağlı kalarak, kendi soruşturma ve mahkemesini oluşturmayarak, ceza davasının sonucunu beklemek zorunda olduğunu ilan etmemiş midir?
· Süreç boyunca bir dediği ertesi günü tutmayan, zayıf görüntü çizen ve medya baskısından etkilendiğini, siyasi odakların çekimine girdiğini gösteren TFF nasıl adil bir karar merci olabilecek?
· Bizzat emniyet gizliliği ihlal ederek, şüpheli maçların listesini ve bazı görüntüleri yayınladı. Ama video montajdı ve kamuoyu önünde Aziz Yıldırım’a suç isnat edecek şekilde düzenlenmişti. Adaleti engelleme ve kamuoyu yaratma tehdidi yüzünden emniyetin belge, telefon konuşmalarını, , ifadeleri basına sızdırması suçtur. Savcılık gereken soruşturmayı başlattı mı?
· Basının kendisine sızdırılan soruşturma detaylarını yayınlaması gizlilik kararı yüzünden suçtur. Yetmezmiş gibi sonuç hakkında da hüküm bildirdiler, tarih verdiler ve hatta TFF ve Mehmet Ali Aydınlar’ı kamu önünde tehdit ettiler. Bu muhabirler ve tüm medya hakkında savcılık neden soruşturma başlatmadı?
· Polis ve savcılık son 5 maçın sonuçlarını bildiklerini beyan etti. Bu polisin görevini yerine getirmeyip, suçüstü yapmadığını ve suç işlediğini gösterir. Gereken soruşturma açıldı mı? Bahis ayağı olduğu için kişilerin akrabaları, tanıdıkları, yakın çevreleri kontrol edildi mi?
· Organize işten bahsediyorsanız, şike operasyonu ise emniyetin son noktaya geldiğinde eşzamanlı baskın yapması, herkesi aynı anda gözaltına alması gerekir. Kaçmasınlar, delilleri karartmasınlar veya önceden çalışıp benzer ifadeler vermesinler diye. Ama aksine ilk gözaltılar sonrasında tüm isimler medyaya yansıdı. Mesela Tayfur Havutçu, Serdal Adalı, İbrahim Akın, isimleri afişe olduktan 1 hafta sonra çağrılıp tutuklandılar. Ve şu an hepsi “delilleri karartmasınlar”, “delil toplama işini bitiremedik” gerekçesiyle içerde tutuluyor. Bu hukuk ve insan aklında büyük bir çelişki değil midir?
· Trabzonspor ve Fenerbahçe’nin lig bitiminden olayın patlak verdiği sürece kadar hisselerindeki hareketler incelendi mi? Herhangi bir anormallik tespit edildi mi?
Paylaş