Siyaset ve kurumlar, güç kavgası yüzünden hukuksuzlukla şike soruşturmasını arapsaçına çevirdi.
Şimdi de kendilerine vereceği zararı azaltma telaşındalar. Fenerbahçe’ye yaptıkları adaletsizliği gidermek amacıyla değil, paçalarını ve rantlarını kurtarmak için. Ne komik ki kurban olarak yine Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım’ı seçiyorlar.
UEFA ile Nyon’da kurulan meze masaları İstanbul’a taşındı.
Başbakan ile görüşüp, kongre açılışını yaptıran Platini, basın toplantısında dalga geçer gibi “siyaset bulaşmasın” dedi.
Sion davasıyla canı sıkılan, CAS davası ile sinirleri oynayan Platini, yaz aylarında Avrupa Birliği kapılarında yatıp, UEFA’ya “daha fazla özerklik ve koruma” istedi.
Yani hukuki yolları iyice tıkamak, neredeyse tamamen dokunulmaz olmak için.
Gerçek UEFA sopası , “futbola siyaset karıştırma”, kırılıp atılıyor. Bizzat Platini tarafından. Temmuz - Ağustos’ta TFF ve UEFA’nın men sürecine müdahale edip, usül hatasını önlemesi gereken Şenes Erzik de o toplantılarda.
Başbakan ile Platini neler konuştu, bilemiyoruz. Ama CAS davasını geri çektirtme dedikoduları dolaşırken, masaya 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası sürüldü. Olimpiyatlar zaten orada! Diyor ki Platini “Türkiye'ye oy vereceğim, bence İstanbul'da oynanmalı.” Karşılığında?
Infantino “UEFA’nın işi değil şampiyonu belirlemek”, “UEFA’nın kendi organizasyonlarında bir sey yaşanırsa müdahale eder, gerisi yerel federasyonların işidir” diyor ama patronuyla beraber CAS için parmak sallıyor: “Mahkemeye yolumuzun düsmesinden memnun değiliz”
CAS davasının görülmesi bile UEFA’nın sorgulanmasına sebeptir. İkinci Bosman olayı yaşamayı, kandırdıkları diğer takımların uyanmasını istemezler. Porto işinde sarsıldılar, Sion’un inadıyla İsviçre yerel mahkemelerine çağrılmaları bile tarihi idi.
Marttaki CAS davasının neden Mayıs ayına, hem kongre hem de TFF’ye karar aldırma takviminin sonuna ertelendiğini anladınız mı? Tek dertleri “bizi bu işten çıkarın, TFF ile aranızda halledin”.
Ermeni tasarıları yüzünden Fransa’yı boykot etmeye davet edilen ülkem el pençe divan, bir yabancı kurumun TFF’ye ve ülkeye yaptığı baskıyı alkışlıyor. Platini ve Infantino’nun kuyruğunda dolaşıp, jurnalcilik yapıyor. Sahi Mehmet Ali Aydınlar federasyonu da 2. Lig kulüplerine oy karşılığı para teklifinde bulunmuştu değil mi? İnkar edildi ama soruşturma başlatıldı mı?
Platini alışkın. Temmuz ayında da Yunanistan’a çıkarma yapmıştı. Akabinde federasyon alelacele karar açıkladı. Her konuşmasında bahis çetesi, maç bağlama konularında ne kadar radikal olduğunu vurguladı. Elbette Yunanistan veya Türkiye, onun icraatlerini somutlaştırması adına fırsattı. Yunan federasyonu Volou ve Kavala’ya ceza keserken benzer delilleri Olympiakos için yeterli görmedi. Platini’nin umurunda değildi. Tek istediği karardı. Şüphelerle Volou’yu eleme turunda ihraç etti. Ama şüpheli takımı Avrupa Kupalarına gönderdiği için Yunan federasyonuna 8 yıl men vermedi. Belki bu zihniyet, Infantino’nun yazdığı hukuk dışı, skandal mektubu da açıklar.
Silivri, medyanın merkezden yönetiliyormuş tadındaki tek taraflı yayınları, UEFA’ya gönderilenı haberlerin çoğunun yalan çıkması, ek klasörlerlerde yatan gerçekler, yargısız infaz ve soruşturmanın siyasi olması umurunda bile değil Platini’nin.
Sahi, perde arkası gerçekleri onlara veya yabancı basına anlattı mı Fenerbahçe Spor Kulübü? Şu artık resmiyet kazandı: CAS davası, Fenerbahçe mücadelesinin temel direği, onuru. Yüzde yüz haklı ama aleyhine de sonuçlanabilir. Geri çekme hukuken mümkün değil. Çekerse UEFA’nın eline 2. kez kendisine ceza verme hakkını sunmuş olur. Ama CAS davası sonrası UEFA Fenerbahçe’yi tekrar cezalandıramaz.
Fenerbahçe Kulübü, soruşturmada tüm kozlar elinde olmasına rağmen gücü yeterince kullanamadı. Savunmada kalmasına gerek yok, çünkü haklı. Aksine, saldıranları kendilerini savunmak zorunda bırakacak 9 aylık arşiv ve gerçekler var.
İlerde Cornu’dan Infantino’ya, Lütfi Arıboğan’dan İlhan Helvacı’ya, Mehmet Ali Aydınlar’dan kurul üyelerine kadar herkese yerel ve uluslararası mahkemelerde davalar açılabilir. Açılacaktır herhalde. Kurumlara da. Manevi tazminatı olduğu kadar zarar gören borsası, reklam gelirleri, mahrum kalınan TFF ve UEFA gelirleri, silinen UEFA puanları da var.
Fenerbahçe, sermaye gücüne ve global düzen bekçilerine karşı tek başına. Kurumlar, medya ve fırsatçı kulüpler müstemleke gibi hizmet etti. İktidar partisindeki gizli çekişmenin ortasında kaldılar. Başladığı işi bitirmek isteyen kesim, “Başkanını içerde tutmak elimizde pazarlığa razı ol” “başkanını ver, kurtul” “Fenerbahçe’yi bırak kurtul” mesajı gönderiyor. Düğüm noktası CAS ve Fenerbahçelilerin direnişi. 9 aydır masumiyetini ispatlamaya uğraşan, geri adım atmayan başkanlarını terketmeyecekler. Siyasi otoritede Aziz Yıldırım’sız çözüm üretmeyi düşünenler varsa son 9 aydan hiçbir şey anlamamışlar ve toplumdan uzaklar demektir ki bir politikacı için en büyük hatadır.
Bu kargaşa devam ederken, Aziz Yıldırım, İlhan Ekşioğlu ve Tamer Yelkovan hala tutuklu. Kimse niye tutuksuz yargılanmadıklarını hala açıklayamıyor.
Ve Fenerbahçe’nin mayıs kongresine eller uzanmaya devam ediyor. Gri renk yok. Her tazminat davasında uzlaşma görüşmeleri olur. CAS da farklı değil. Ama UEFA ile Türkiye, Ağustostaki gibi Fenerbahçe’yi mağdur edecek pazarlığa girişemez. Fenerbahçe kendisini Super Ligden dışarı çektiği an tüm harici gelirler (reklam, sponsorluk, naklen yayın,hasılat, vb) büyük oranda azalır, 2020 evsahipliği masal olur. En güçlü takımın rekabeti olmadıkça, diğer kulüpler uluslararası kupalarda ayakta kalacak seviyeye erişmek için itici gücü kaybeder. Bir de Financial Fair Play var ki kulüpler hakkında nasıl yanıltıcı bilgiler servis edildiğini ilk fırsatta yazacağız.