Paylaş
Küçükken çok tutumluydum. Her konuda... Mesela kardeşimle bana getirilen çikolataları o anında hüpletir, bense buzdolabına koyar, lokma lokma yerdim bitmesin diye. Ve çoğunlukla bir iki ısırıktan sonrasını görmezdim. Birkaç yaş küçük erkek kardeşim pişkin pişkin “Yemesem bozulacaktı n’apayım” der, bu durum da bizimkilerin hoşuna gider, kahkahalarla gülerlerdi. Çocukluğumdaki kara deliklerden birinin hep bu olduğuna inandım. Çünkü büyüyünce aşırı eliaçık olmanın yanında her köşede gizli saklı çikolata yiyen bir insana dönüştüm.
Mayrlife doktorlarından psikoterapist Immanuel Fruhmann ile yaptığım seanslara kadar kendi teşhisimi kendim koymuştum. Diyorum ya, bu merkezde sizi ruhunuzla ve bedeninizle birlikte ele alıyorlar. Fazla konsantre olabilen bir insan değilim, buna rağmen zihinsel olarak epeyce derinlere inebildiğim birkaç seans yaptık.
Tamamını yazsam birkaç köşe yazısı çıkar. Ama şöyle özetleyeyim: Birkaç saat süren diyaloglu seansın ardından yazarak dikey ve yatay davranışla temel ihtiyaç analiz çizelgesi çıkardık. Beni ben yapan huylarımdan girdik, korkularımdan çıktık. Sonuç olarak vesveselerimin bana kazandırdığı nur topu gibi ‘koşullu tepkiler’le yüzleştim. Bu altta yatan psikolojik nedenleri anlamak, gizli yeme davranışlarımı ilk kez ciddiyetle ele almanın yanında aslında gıdayla daha sağlıklı bir ilişki kurmama da vesile oldu.
Evet, gelelim buradaki diğer uygulamalara... Bir kere yemek yemenin bir ritüel olması gerektiğini beyninize iyice kazıyorlar. Acele etmeden, yemeğinizin tadını çıkararak yemeniz, ağzınızda 40 kez çiğnemeniz öğütleniyor. Çiğneme kısmı biraz zor görünüyor, değil mi? Ama bu bir alışkanlık. Bu alışkanlığı kazanmak için de yemeklerde mutlaka sert bir karabuğday veya glütensiz yulaf ekmeği veya sebze cipsleriyle çiğneme egzersizi öneriyorlar. Ne kadar çok çiğnersek besinleri o kadar çok parçalıyoruz, böylece ağzın içindeki mukozadan da faydalı bakteriler çıkarken besinler daha fazla hazmettirici sıvı, enzim ve mide asidine maruz kalıyor. Besin değerleri vücudumuz tarafından daha fazla emiliyor.
ÖĞLEDEN SONRA ÇİĞ YEME!
Sindirimle alakalı önerilen bir diğer önemli şey de yemeklerden 30 dakika önce ve sonra ve yemek esnasında su içmemek. Çünkü yemek sırasında içilen yüksek miktarda su, sindirim sıvılarının seyrelmesine sebep oluyor. Ha bir de öğleden sonra çiğ gıda tüketmiyoruz. Çiğ olan her şey sistemimiz için çok yorucu bir sindirim işlemi demek. Bağırsaklar ve sindirim sisteminizin üzerine titreniyor burada. Çünkü Mayrlife felsefesine göre ne yersek o değiliz, ‘ne sindirirsek oyuz’. Modern Mayr tıbbında bağırsaklar, çağımızda rastlanan hastalıkların ana kaynağı olarak görülüyor ve iyileşmek için bağırsakların temizlenmesi, yeniden canlandırılması gerektiğine inanılıyor. Yapılan araştırmalara göre bağırsakların, beyinden daha aktif çalıştığını da unutmayalım.
Bağırsağınıza dost gurme önerileri hem yemek kurslarında hem de her gün yaptığınız doktor kontrollerinde veriyorlar size. Mesela artık yemek yaparken çok fazla malzemeden kaçınıyorum. Fazlaca şişkin olduğum zamanlarda soğan yerine kök rezene kullanıyorum. Tuzu fazla azaltamıyorum ama mutlaka yüksek mineralli doğal kayatuzu kullanıyorum. Hamur işine dadanmamak ve damağımı oyalamak için önüme gelen sebzeyi incecik dilimleyip, fırında düşük ısıda kurutup cipsini yapıyorum.
Hamur işine dadanmamak için önüme gelen sebzeyi incecik dilimleyip, fırında kurutup cipsini yapıyorum.
Midemin boş kalması artık eskisi kadar ürkütücü gelmiyor. Bazı akşamları sadece sebze suyu veya hafif bir çorbayla geçiriyorum. Ama yanında üç yemek kaşığı soğuk sıkım ve omega 3 içeren bir çeşit yağ içiyorum. Patates yemekten eskisi kadar korkmuyorum. Soyulmuş patatesleri kullanmadan önce 3-4 saat suda bekletip haşlıyor veya fırınlıyorum. Patates kalın bağırsaktaki bakteriyel bozulmaları tedavi ediyormuş.
Bu arada Mayrlife’ta ufak bir isim değişikliği olduğunun altını çizeyim. Önceden Vivamayr olan ve sağlık kürlerine meraklı Türkler arasında pek bir popüler Avusturya Altaussee’deki bu klinik bir süre önce diğeriyle yollarını ayırıp etkileyici yenilikleri bünyesine dahil ederek Dr. Dieter Resch önderliğinde Mayrlife adıyla yoluna devam ediyor.
Artık günlük programlarınızı aplikasyondan takip edebiliyorsunuz, buna bayıldım. Bir de Mayrlife doktorları artık Türkiye’deki hastalarını ziyarete gelecekler, bu da beslenme disiplininizi bir uzman eşliğinde devam ettirmeniz için çok önemli.
Paylaş