Paylaş
Son 1 yıldır Türk mutfağı için yapılan tanıtım faaliyetleri takdire şayan. Bu konuda benimde önnerilerim var elbette. Özetleyecek olursam... Türk mutfağını temsil eden tutarlı ve tanınabilir bir marka oluşturulmalı. Türk yemeklerinin ve kültürünün özünü yakalayan bir logo, slogan ve pazarlama materyalleri geliştirilmeli. Şahane köy pazarlarımız var. Bu pazarlara, yerel çiftlik ve bağlara mutfak deneyimlerini öne çıkaran farklı seyahat paketleri hazırlanmalı; buralarda yemek pişirme dersleri de verilmeli. Tüm bunlar için seyahat acenteleri ve influencer’larla da işbirliği yapmalı.
SAĞLIKLI VE LEZZETLİ YÖNÜNE VURGU
Dijital kaynaklar oluşturmak da mühim. Yemek tariflerini, pişirme tekniklerini ve restoranlarımızı da içeren, Türk mutfağı hakkında bilgi veren kapsamlı bir internet sitesi veya mobil uygulama geliştirilmeli. Yerel malzemelerimizi, bitki bazlı yemeklerimizi, başka kimsede olmayan zeytinyağlı yemek kültürümüzü anlatarak sağlıklı beslenme bilincine sahip kişilerin ilgisini çekebilir; Türk mutfağının sağlıklı ve lezzetli yönüne vurgu yapabiliriz. Bu stratejilerle, İtalyan mutfağının tanıtımında elde edilen başarıya benzer şekilde, Türk mutfağına yönelik farkındalığın ve dolayısıyla beğeninin dünya çapında artması sağlanabilir.
“Yabancı şefler en çok hangi yemeklerimizden etkilenir diye sorduğumda imambayıldı, mantı, pide, meze ve tatlı çeşitleri yanıtını aldım.”
Yok, yazının buraya kadar olan kısmını ben yazmadım. Hayır, bir pazarlama uzmanının ya da gastronomi akademisyeninin önerileri de değil. Bunlar yapay zekânın önerileri... Evet, yanlış duymadınız! “Türk mutfağının dünyadaki bilinirliği için neler yapılmalı” diye sorduğumda yapay zekânın bana verdiği yanıtlar bu minvaldeydi. İkinci aşamadaysa, önerilerini Ebru Erke’nin yazı diline çevirmesini istedim ve ortaya işte en baştaki iki paragraf çıktı. Üstelik bunu 1 dakikadan daha az bir sürede yaptı. Ben okumanızı kolaylaştırmak için bazı cümleleri kısalttım sadece.
‘Bunlar hep konuşulan konular’ diye düşünüp biraz daha farklı bir veri elde etmek yani yapay zekânın zekâsını az daha zorlamak istedim. “Söyle bakalım yapay zekâ, yabancı şefler Türkiye’ye gelse en çok hangi yemeklerimizden etkilenirler” diye sordum. Mantı, imambayıldı, pide, meze ve tatlı çeşitleri yanıtını aldım. “İmambayıldıyı Japonya ve Tayland’da onların damak tadına göre uygulamak, Fransa’da ise ünlü şef Alain Ducasse’ın elinden çıkan bir tabakta denemek istiyorum” dedim. ‘Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı’ kitabındaki imambayıldı tarifini kullanarak tarifi revize eder misin” diye ekledim.
Yanıt almam 1 dakikayı biraz geçince ‘Kesin aklı karıştı, bakalım ne saçmalayacak’ diye düşünmeye başladım. Ama o başladı yine döktürmeye... Kapsamlı anlatımının özeti şöyle: İmambayıldının Japon versiyonu için Japon patlıcanı, susamyağı ve dashi (yemeğe umami katan, bir tür aromalı su) ve son olarak mitsuba (Japon maydanozu) gibi malzemeler kullanmaktan bahsetmiş. Tay versiyonunda ise Tayland patlıcanı, Tay tatlı yeşil biberi, Hindistan cevizi sütü ve kişniş gibi malzemeler önermiş. Her ikisinde de hazırlık ve pişirme aşamaları Türk usulüyle aynı...
Peki, dünyanın en tanınmış şeflerinden biri olan Alain Ducasse, Fransa’daki 3 Michelin yıldızlı restoranında bu yemeği nasıl hazırlarmış, buyurun bakın... Şefin imambayıldıdan esinlenerek hazırlayacağı bu füzyon tarifte soya sosu, mirin, pirinç sirkesi ve susam yağı da kullanılarak Japon bir dokunuş katılmış. İç harç malzemesinde su yerine yoğun bir sebze suyu tercih edilmiş. Pişirme tekniği ve sunum da Alain Ducasse’ın tarzını yansıtacak şekilde anlatılmıştı.
Hem ürkütücü hem de inanılmaz etkileyici... Teknolojiden çok anlamayan biri olarak bunları tek başıma yapmadım elbette. Bu işlerin ülkemizdeki öncüsü Tooken Ajans’ın kurucusu, sevgili Orkun Bulut’la birlikte çalıştırdık bizim yapay zekâyı. Şu an binlerce yapay zekâ programı varmış, yakında milyonlarca olacakmış. Hepsinin yaptığı işler farklı olacakmış ama... Biz, şu an en popülerlerinden olan ChatGPT-4’ü denedik.
Orkun’un dediğine göre şu an dünyada yapay zekâları kullanmak bir yetenek ama ileride herkes bunu kullanmayı mecburen öğrenmek zorunda kalacak. Gastronomi alanında şimdilik donanımlı bir şekilde kullanılmıyor. Orkun’la üzerine çalıştığımız ve ayrıntılarını ileride vereceğim bir proje, bu bağlamda umarım dünyada bir ilk olacak.
‘Ne var ki bunda, bu programa sahip herkes yapabilir bu çalışmayı’ diye düşünmeyin. Çünkü yapay zekâyı bir konuda doğru çalıştırmak için o konuyla ilgili bilgi sahibi olmanız şart. Yapay zekâ bilinmeyen bir şey üretmiyor. Bilinen şeylerle ilgili farklı bilgiler türetebiliyor, gözden kaçırabileceğiniz şeyleri önünüze seriyor. Bazen 10 kişinin 1 haftada yapacağı bir çalışmayı size birkaç dakikada yapıveriyor. Bunu duyan ben hemen sevgili yapay zekâmı Türk çayının dünyadaki tanıtımıyla ilgili çalıştırmaya başladım bile... İlginç fikirleri var bizimkinin. Bu da başka bir yazı konusu olsun o zaman, ne dersiniz?
Yapay zekâyı doğru çalıştırmak istiyorsanız o konuyla ilgili bilgi sahibi olmanız şart.
Paylaş