Paylaş
Son zamanlarda önüm arkam, sağım solum her yerde avokado. Antalya’da üretiminin artması ve fiyatının düşmesiyle, bir anda avokadosuz yaşayamaz olduk. Hepimiz pek bir sevdik nötr tattaki, tereyağımsı dokudaki bu meyveyi. Bodrum’da birkaç hafta önce sadece avokadolu yemek servis eden ‘Avocado Queen’ (Avokado Kraliçesi) adlı bir restoran açıldığını duyunca “Tamam” dedim. Avokado domatesin tahtına göz dikti.
“Yok canım!” demeyin. Çünkü domates de mutfağımıza çok geç girmiş olmasına rağmen, mutfak kültürümüzü o kadar derinden etkilemiş ve damak tadımızın değişim yolculuğunda öyle büyük bir rol almış ki neredeyse içine domates ya da salçası girmeyen yemek ‘tatsız-tuzsuz’ sınıfında sayılmaya başlamış. Oysaki domatesten önce yemeklerimizi tatlandıran şeyler türlü çeşit baharat ve yemeklerde eriyene kadar pişen kuru meyvelermiş.
Aslında sadece domates değil; patates, yeşilbiber, fasulye, kırmızıbiber, yerelması, sakızkabağı, balkabağı, mısır, karnabahar, vanilya ve kakao gibi Amerika kıtasına özgü bitkiler, 16’ncı yüzyıldan sonra eski kıtalara ulaşmış ve zaman içinde Avrupa, Asya ve Afrika’nın mutfak kültürlerine uyum sağlamış. İstanbul’da tüketimi de 19’uncu yüzyılda yaygınlaşmış. 19’uncu yüzyılın başlarından itibarense hem kırmızı hem de yeşil domatesin Osmanlı saray mutfaklarının muhasebe defterlerinde yer almaya başladığını görmekteyiz. Yeşil domates daha ziyade ekşi yemeklerde ve turşuda kullanılırken, kırmızı domatesin şiş kebap, domatesli koyun yahnisi, domatesli pilav, sebze türlüsü ve domates salatasında kullanıldığını görmekteyiz.
Avokado püre üstü yahni...
1850’lerden itibaren saraya ait bostan ve bahçelerde de üretimi yapılan domates, 1883’te yayımlanmış ‘Ev Kadını’ adlı yemek kitabındaki birçok tarifte yer almakta. 800’den fazla tarifin olduğu bu yemek kitabında domates, 40’ı aşkın çorba, dolma, musakka, sebze tarifinde bir malzeme olarak karşımıza çıkmakta. Domates ve salçasının Türk mutfağındaki kullanımıysa 20. yüzyılda, özellikle de savaş ve yokluk dönemlerinde artmış. Hatta 1919’da yayımlanmış olan ‘Etsiz, Yağsız Tecrübeli Yemekler’ isimli yemek kitabında etsiz ve yağsız pişirilen sebze yemeklerini lezzetlendirmek için bu yemeklere bol miktarda soğan ve domates katılması öneriliyor.
Belki bizler göremeyeceğiz ama bundan 80-90 yıl sonra torunlarımızın torunları kahvaltıya avokadosuz oturmayacak ya da beyaz etli yahnileri altında avokado püresi olmadan yemeyecekler. Kim bilir...
‘Avokado Kraliçesi’nden özel tarifler, püf noktaları...
Bodrum Yalıkavak Marina içerisinde açılan Avocado Queen’in menüsünde içecekten ana yemeğe, başlangıçtan tatlıya aklınıza gelen her şey avokadolu. Her damak tadına uygun avokadolu bir yemek bulmak mümkün. Restoranın marka şefi Glen Ballis avokado üzerine iştah kabartan önerilerini bizimle paylaştı...
- Avokado deniz mahsulleriyle çok yakışıyor. Restoranda avokadoyu hafifçe ızgara edip Hollandez sos eşliğinde yengeç eti ve poşe yumurtayla sunuyorlar.Avokado yatağında karides
- Avokadoyu wasabi ile püre yapıp ızgara somonun altında veya somon tartarla birlikte veriyorlar.
- Geleneksel crème brulée tarifine avokado ekliyorlar, sonuç inanılmaz.
- Avokado vegan tatlılarda önemli bir role sahip. Belirgin bir tadı olmadığı için de hemen her malzemeyle uyum sağlıyor. Mesela kakao, erimiş çikolata, biraz tuz ve balla çektiğiniz avokadoyla nefis bir vegan mus hazırlayabilirsiniz.
- Bir de humusa eklemeyi deneyin; nohut, limon suyu, tahin ve zeytinyağını mutfak robotunda çekin. Ardından küp küp doğranmış avokado ekleyip aynı işlemi tekrar yapın.Avokadolu humus
- Avokadonun en meşhur kullanım alanı guacamole. Lime, kırmızı soğan, taze kişniş ve domatesle hazırlanan guacamole en bilindik versiyonudur ancak bunun türevlerini dip sos olarak, avokado tost için ekmek üzerine de kullanabilirsiniz.Guacamole
Paylaş