Yalvarıyorum! Çocuklarınıza ‘annecim, babacım’ demeyin

Çünkü onlar sizin çocuklarınız ve gelişmekte olan beyinleri, kavramları/kimlikleri oluşturmaya çalışırken; yarattığınız bu kavram kargaşası ileride kendisini son derece üstün gören bir nesil yetişmesine sebep oluyor.

Haberin Devamı

 

Yalvarıyorum Çocuklarınıza  ‘annecim, babacım’ demeyin
Belki de ergenlik döneminde altından kalkmakta zorlandığınız lafları işitme sebebiniz budur. Sizin üzerinizde üstünlük kurma çabası, ileride hayatlarında her yere sirayet ediyor ve tabii bu tavır onaylanmayınca da dış dünyadaki hayal kırıklıkları başlamış oluyor. Şöyle düşünün: İngiliz bir çocuk annesine sesleniyor: “Mommmm...” Ve anne cevap veriyor: “Yes mom...” Bu diyalog kulağınıza nasıl geliyorsa, aslında bizim dilimizde de o kadar anlamsız olmalı. Fakat kültürel olarak biz bu tabirlerin altını öyle güzel doldurduk hatta hepimiz alıştık ki artık tamamen rasyonalize etmiş bulunmaktayız. Hatta bu artık tüm akrabalar için de geçerli. Çocuk sesleniyor: “Teyzeee...” Cevap: “Efendim teyzecim...”
“Acaba ben de mi alışsam, rasyonalize etsem kafamda” diye pes etmeden önce yine de gidip bir bilene sormak istedim. Ve sordum. Cevabı, Uzman Psikolojik Danışman ve Aile Danışmanı Elvan Ucur’dan aldım.

1) Aslında anne-baba-çocuk üçgeninde roller değiştiği için hitaplar da değişti. Çocuğuyla arkadaş gibi olmaya çalışan, aile içinde çocuğunun biricikliğine hayranlık duyan ya da aşırı koruyan ve çevreleyen anne ve baba, hitaplarıyla beraber tutumlarıyla da rollerin değişimini onaylar hâle geldi. Kızım, oğlum, çocuğum ya da çocuğun kendi ismi yerine, aile içindeki rollerini kimi zaman üstün bir konuma sokan kimi zaman da ebeveyne bağımlı kılan hitaplar sıkça kullanılmaya başlandı. “Prensesim, paşam, annecim, babacım, aşkım...” gibi hitaplar belki önce sevgi ve şefkat ifadeleriyken, kendini üstün gören bir nesil yetişmesine neden olabilecek konuma kadar geldi.
2) Hitapların doğruluğu ya da yanlışlığı üzerinde tartışılabilir ama çocuğun kişilik gelişimi ve ruhsal dünyası açısından olumsuz bir etkilenmeyi ön görüyorsak, bu hitapların altını dolduran tutum ve davranışları fark etmek daha önemlidir. “Paşam...” diye sevilen bir çocuğa evde gerçekten “paşa” gibi davranılması, “annecim...” diye karşılık verilen bir çocuğa yetişkin rolü yüklenmesi ise söz konusu olan, hitaplardan çok o hitapların altını dolduran duygular ve düşünceler daha fazla konuşulmalıdır.
3) Çocuğu aile içi ilişkilerde kavram karmaşasına sokan, anne ve babaya bağımlı kılan ya da çocuğa üstünlük duygusu aşılayan şeyler sadece kelimeler olabilir mi? O kelimeler kendilerini somut hâle döndüren tutumlarla hayat bulabilir ancak.

Hımmm... Biraz aklıma yattı gibi, yani uzmanımız der ki: “Hadi bu hitapları kullandınız bir de altını tutumlarınız ile doldurursanız yandınız.”Lakin şuradan sıyrılamıyorum! Neden bu sadece Türkçe’de az da olsa rasyonalize olabiliyor da başka hiçbir dilde açıklanamayacak kadar absürd duruyor? Başka bir örnek. Çocuk babasına Almanca sesleniyor: “Papaaaa...” Ve cevap: “Ja papa...” Acaba olmayacak bir şeyi oldurmaya mı çalışıyoruz? Yok ben yine işin içinden çıkamadım. Sizin yorumlarınızı bekliyorum, bana yazın.

Haberin Devamı

Yalvarıyorum Çocuklarınıza  ‘annecim, babacım’ demeyin

Haberin Devamı

SİZİN BİR MENTORUNUZ VAR MI?

Dünyada o kadar önemli bir kavram ki bu ve gitgide daha da önemseniyor. Bizde yeni oluşan bu kavram aslında farklı isimler ile vardı. Örnek alınan kişi, idolüm, akıl hocam gibi. Lakin mentor aslında o kadar önemli bir roldür ki bu sebepten daha ciddiye alınmaya başlandı ve yurt dışında artık gençler kendilerine mentor’ler seçip, onlara özel mektuplar ile yalvarıyorlar, “yol göstericim olur musunuz?” diye. Önce mentor kim, tam bir kavrayalım.
Bilgi ve tecrübesi ile yol gösteren, rehberlik eden, akıl hocalığı yapan kişi mentor, bu desteği alan kişi ise menti’dir. Lakin bu öyle “çay içerken gel oğlum sana anılarımı anlatayım, kendimi öveyim” tadında sohbet olmaktan çoktan çıktı ve mentor’ler sistematik ve son derece profesyonel bir şekilde bu görüşmeleri periyodik olarak yapıyorlar. Gençlere buradan tavsiyem, hemen kendilerine başarılı olmak istedikleri alanda başarılı olmuş, aynı zamanda da ahlaki değerlerini koruyabilmiş mentor arayışına girsinler. Ve o kişilere güzel bir mektup hazırlayıp göndersinler, “mentor’um olur musunuz?” diye. Bu hem kalbe dokunan bir tekliftir hem de saygı duyulacak bir hamledir. Ret alma ihtimaliniz bu sebepten düşüktür. 5 tanesine gönderseniz 1 tanesinden “evet” gelse, hayatınız tamamen değişir ve yolunuz aydınlanır.

Haberin Devamı

Yalvarıyorum Çocuklarınıza  ‘annecim, babacım’ demeyin

BAŞARININ ÇALIŞMAKTAN ÖNCE GELDİĞİ TEK YER SÖZLÜKTÜR

Hayat maalesef sonuç odaklıdır. Süreçte ne yaşadığınız ile kimse ilgilenmez hatta küçümseme eğilimi bile gösterirler. “Aman canım zaten zengin bir aileden gelmişti”, “Oxford vardı da biz mi okumadık” gibi söylemler, “tembelliğimi süslüyorum”dan başka bir şey değildir. Varsın kimse geçtiğiniz yolların zorluğunu, azminizi, çalışkanlığınızı görmesin. Varsın sonuca odaklansınlar ama siz asla ve asla çalışmaktan vazgeçmeyin. Yolculuğun kendisine zaten hayat diyoruz siz tadını çıkarın o mücadelenin, kan ter içinde kaldığınız günlerin. Sonunda da zaten evren hareketi alkışlar sözcüklerin, bahanelerin, sızlanmaların hiçbir önemi yoktur. Başarı için yapılması gerekenler -bana göre- şunlar:

Haberin Devamı

1)Sürdürülebilirlik
2) İstikrar
3) Dayanıklılık
4) İnatçılık
5) Uzatmamak (Sevinici de, üzüntüyü de, başarısızlığın verdiği moral bozukluğunu da uzatmayacaksın! Hemen kalk, yola devam...)

Yalvarıyorum Çocuklarınıza  ‘annecim, babacım’ demeyin

HANGİ KUŞAK HANGİ İLETİŞİM FORMUNU TERCİH EDİYOR

X KUŞAĞI: (1965 ve 1980 yılları arasında doğanlar) Yüz yüze ve telefon aramaları
Y KUŞAGI: (1980-1999 yılları arasında doğanlar) E-mail ve telefonlaşma
Z KUŞAĞI: (2000-2018 yılları arası doğanlar) Telefon, e-mail ve mesajlaşma.
Üstelik kuşaklar geçtikçe mesajlaşma hızı da mesajların hemen alınma isteği de artıyor.

EĞİTİMDEN, BİLİMDEN, BAŞÖĞRETMEN’İN İZİNDEN AYRILMADIĞINIZ AYDINLIK GÜNLERİNİZ OLSUN.

Günün Sözü: Başarının yolu konuşmayı bırakmak ve yapmaya başlamaktır.
(Walt Disney)

Yazarın Tüm Yazıları