Paylaş
Cumhuriyet’imizin 100’üncü yaşını; minnet, bağlılık ve coşkuyla kutluyoruz ve bu kutlamalarımızı çok güzel bir ünvanla taçlandırdık.
Mustafa Kemal Atatürk’e; ilim, bilim, edebiyat ve sanatta İngiltere Warnborough Üniversitesi’nden profesörlük ünvanı verildi. Atatürk’ün, “Yurtta sulh, cihanda (dünyada) sulh” ilkesi ile devrimleri, sanata, bilime ve ilime verdiği önemli örnek bir kişilik olduğu ve bu ünvanı vermekten onur duyduklarını belirttiler.
Nice 100 yıllara... Yolunda devam Ata’m.
GÖZDEN KAÇAN DEHB TANILARININ TÜRKİYE VE DİĞER ÜLKELERDEKİ ÖĞRENCİLER ÜZERİNDEKİ GİZLİ ETKİSİ
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), milyonlarca öğrenciyi etkileyen dünya çapında bir sorundur. DEHB’nin yönetilmesinde erken tanı ve uygun müdahale kritik öneme sahip olsa da birçok vakaya tanı konulamamakta ve eğitim yolculuğuna gölge düşmektedir. Gelin küresel ölçekte gözden kaçan DEHB tanısı sorununa, bunun eğitimdeki yansımalarına ve Türkiye’deki öğrencilerin yaşamlarını nasıl etkilediğine daha yakından bakalım.
DEHB, küresel bir olgu yani sınır tanımıyor, ulusal sınırları aşarak dünyanın her yerindeki öğrencileri etkiliyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), dünya çapında çocukların yaklaşık yüzde 5’inin ve yetişkinlerin yüzde 2,5’inin DEHB’ye sahip olduğunu tahmin etmektedir. Ancak bu rakamlar, tanı kriterleri ve kültürel algılardaki farklılıklar nedeniyle bir ülkeden diğerine önemli ölçüde farklılık gösterebilir.
Dünyanın her neresinde olursa olsun erken teşhisin önemi büyüktür. Erken tanı etkili DEHB yönetiminin temel taşıdır. Bununla birlikte, çocuğun gelişim yıllarında önemli sayıda vakaya tanı konulamamaktadır. Amerikan Pediatri Akademisi (AAP), çocukların yıllık kontrolleri sırasında DEHB açısından taranmasını önermektedir.
ÖĞRENCİLERİN YAŞAMLARINA ETKİLERİ
Teşhis edilmemiş veya yanlış teşhis edilmiş DEHB’nin etkisi, özellikle eğitim bağlamında derin olabilir:
1. AKADEMİK MÜCADELELER: Teşhis edilmemiş DEHB’li öğrenciler genellikle konsantre olmayı ve görevlerini organize etmeyi zor buluyor, bu da akademik başarısızlığa yol açıyor.
2. SOSYAL İZOLASYON: DEHB’nin dürtüsellik ve hiperaktivite gibi davranışsal belirtileri sosyal zorluklara yol açarak öğrencilerin arkadaşlık kurmasını ve okul yaşamının karmaşık dinamikleri arasında gezinmesini zorlaştırabilir.
3. BENLİK SAYGISI SORUNLARI: Öğretmenlerden ve akranlardan gelen sürekli olumsuz geri bildirimler, öğrencinin öz saygısını ve öz değerini aşındırıyor.
4. RUH SAĞLIĞI KOMPLİKASYONLARI: Tedavi edilmeyen DEHB, kaygı ve depresyon gibi zihinsel sağlık sorunlarının ortaya çıkma riskini artırabilir ve öğrencinin yaşamını daha da karmaşık hale getirebilir.
KÜRESEL GERÇEKLER VE RAKAMLAR
Sorunun küresel doğasını vurgulamak için farklı bölgelerden bazı gerçekleri ve rakamları inceleyelim:
* AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ: Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’ne (CDC) göre 2019 yılında yaklaşık 6,1 milyon çocuğa DEHB tanısı konuldu. Bununla birlikte, birçok vakanın teşhis edilememesi muhtemeldir.
* AVRUPA: DEHB tanı oranları Avrupa ülkeleri arasında önemli ölçüde farklılık göstermektedir. Örneğin, Danimarka en yüksek tanı oranlarından birine sahipken, bazı Doğu Avrupa ülkeleri bu durumu daha az sıklıkla fark ediyor.
* AVUSTRALYA: Avustralya DEHB Uzmanları Derneği (AAPA), okul çağındaki çocukların yaklaşık yüzde 7,2’sinin DEHB’ye sahip olduğunu tahmin etmektedir. Daha iyi sonuçlar için erken teşhis ve müdahalenin önemini vurguluyorlar.
KAÇIRILAN TEŞHİSLER TÜRKİYE’DEKİ ÖĞRENCİLERİ NASIL ETKİLİYOR?
Toplumda eğitimin özel bir yere sahip olduğu Türkiye’de atlanan DEHB tanılarının kendine özgü etkileri olabiliyor:
* AKADEMİK BASKI: Türk öğrenciler sıklıkla sıkı eğitim talepleriyle karşı karşıyadır ve tanı konmamış DEHB, akademik baskıları daha da artırabilmektedir.
* DAMGALAMA: DEHB de dahil olmak üzere ruh sağlığı sorunları Türk toplumunda damgalanmaya neden olabilir ve potansiyel olarak tanı ve desteği geciktirebilir.
* SINIRLI KAYNAKLAR: Türkiye’de özellikle çocukların ruh sağlığı hizmetlerine erişimi bazı bölgelerde sınırlı olabiliyor ve bu da erken tanıyı daha da zorlaştırıyor.
* KÜLTÜREL FAKTÖRLER: Eğitim ve disipline yönelik kültürel tutumlar DEHB semptomlarının tanınmasını etkileyebilir.
ÇÖZÜM YOLLARI NELER OLMALI?
Gözden kaçan DEHB tanıları sorununu çözmeye yönelik çabalar kapsamlı ve çok yönlü olmalıdır:
* FARKINDALIK KAMPANYALARI: Türkiye’deki hükümetler ve kuruluşlar, damgalanmayı azaltmak ve ebeveynleri DEHB’den şüpheleniyorlarsa çocukları için yardım almaya teşvik etmek için kamuoyunu bilinçlendirme kampanyaları düzenlemelidir.
* ÖĞRETMEN EĞİTİMİ: Eğitimcilerin DEHB belirtilerini tanımak ve etkilenen öğrencileri desteklemek için stratejiler uygulamak için eğitime ihtiyaçları vardır.
* SAĞLIK HİZMETLERİNE ERİŞİMİN ARTTIRILMASI: Türk hükümeti ve sağlık sistemleri, çocukların DEHB değerlendirmelerine ve tedavisine zamanında ve doğru şekilde erişebilmelerini sağlamak için çalışmalıdır.
* EBEVEYN KATILIMI: Ebeveynleri, endişelerini sağlık uzmanları ve öğretmenlerle tartışmada proaktif olmaya teşvik etmek, DEHB’nin gözden kaçırılmamasını sağlamaya yardımcı olabilir.
Erken eğitimde atlanan DEHB tanıları küresel bir sorundur ve yalnızca Türkiye’deki değil dünya çapındaki öğrencileri etkilemektedir. İstatistikler, sorunun boyutunu ölçerken, anlatıya derinlik katan bireysel öykülerdir. DEHB teşhis oranlarını ve destek sistemlerini iyileştirme yolculuğu zorlu ama bir o kadar da gereklidir. Toplum olarak DEHB’li çocukların erken tespit edilmesini, uygun müdahalelerin yapılmasını ve eğitim yolculuklarında başarılı olma fırsatı verilmesini sağlamalıyız. Böylece hem Türkiye’de hem de dünyada bu öğrencilerin karşılaştığı zorlukları hafifletebilir ve DEHB ile yaşayanlara daha parlak bir gelecek sağlayabiliriz.
GÜNÜN SÖZÜ: “Büyük keşifler ve gelişmeler, her zaman birçok zekânın iş birliğini gerektirir.” (Alexander Graham Bell)
EĞİTİMDEN, BİLİMDEN, BAŞÖĞRETMEN’İN İZİNDEN AYRILMADIĞINIZ AYDINLIK GÜNLERİNİZ OLSUN.
Paylaş