Türkiye’de sağlık ve güvenlik standartları için uyanış çağrısı

4dk okuma

Türkiye’nin gözde tatil bölgelerinden Bolu’da yaşanan korkunç yangın, aileleri ve genç tatilcileri derinden sarsarak büyük bir trajediye yol açtı.

Haberin Devamı

Huzurlu bir tatil olması beklenen anlar, alevlerin bir tatil kompleksini sarıp can kayıplarına, yaralanmalara ve geri dönülmez hasarlara neden olmasıyla bir kâbusa dönüştü. Bu olay, yalnızca yangın güvenliği tedbirlerindeki ciddi eksiklikleri ortaya koymakla kalmadı, aynı zamanda Türkiye’nin sağlık ve güvenlik düzenlemelerine yaklaşımını da sorgulattı. Özellikle Avrupa ülkelerinin sıkı standartlarıyla karşılaştırıldığında, Türkiye’nin eksiklikleri daha da gözler önüne serildi.

KAYBEDİLEN HAYATLAR YIKILAN GELECEKLER

Yangın, sabahın erken saatlerinde aileler ve genç maceracılar arasında popüler olan butik bir tatil kompleksinde çıktı. Görgü tanıklarına göre, alevler hızla yayıldı ve tahliye için çok az zaman tanıdı. Aileler can havliyle kaçarken bazıları yalnızca pencerelerden atlayarak kurtulabildi. Ancak, ne yazık ki herkes bu kadar şanslı değildi. İlk bulgular, yangının eski ve sorunlu elektrik tesisatından kaynaklanmış olabileceğini işaret ediyor. Ancak durumu daha da kötüleştiren, işlevsel duman alarmlarının, erişilebilir yangın söndürücülerin ve açıkça işaretlenmiş kaçış yollarının olmayışıydı. Acil durum ekipleri ise yetersiz ulaşım yolları nedeniyle olay yerine geç ulaştı ve bu durum altyapı ve kriz hazırlığı konusundaki sorunları bir kez daha ortaya çıkardı. Birçok kişi için bu yalnızca maddi kayıp değil, aynı zamanda telafisi mümkün olmayan hayatların kaybı anlamına geliyor. Bir kurtulan, gözyaşları içinde kardeşini kaybettiğini anlatırken şunları söyledi: “Buraya anılar biriktirmeye gelmiştik, ama şimdi elimde sadece pişmanlıklar kaldı.”

Haberin Devamı

Türkiye’de sağlık ve güvenlik standartları için uyanış çağrısı

KARANLIK BİR TABLO

Bolu’daki yangın, Türkiye genelinde sağlık ve güvenlik yönetmeliklerine ilişkin endişe verici bir ihmal zincirini bir kez daha gündeme taşıdı. İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde yangın güvenliği alanında bazı ilerlemeler kaydedilmiş olsa da kırsal ve yarı-kentsel bölgeler genellikle geride kalıyor. Yönetmeliklerin zayıf uygulanışı ve genel bir rahatlık kültürü, bu bölgelerdeki temel sorunları oluşturuyor. Bolu’daki trajediye ilişkin yapılan incelemeler, korkunç ihlalleri ortaya koydu:

Haberin Devamı

Yangın önleme eksiklikleri: Tatil kompleksinde işlevsel duman dedektörleri ve yangın alarmları yoktu.

Yetersiz acil çıkışlar: Birçok çıkış engellenmiş veya yetersiz işaretlenmiş durumdaydı ve bu durum mağdurları yangının içine hapsetti.

Bakım ihmali: Kompleksin rutin güvenlik denetimlerinden geçmediği, eski ve tehlikeli elektrik sistemlerine sahip olduğu bildirildi.

Bu tür ihmaller, Türkiye’nin konaklama sektöründe ne yazık ki yaygın bir durum. Mevcut mevzuat düzenli güvenlik kontrolleri yapılmasını zorunlu kılsa da, uygulama zayıf ve birçok işletme, maliyetleri düşürmek için bu gereklilikleri göz ardı ediyor.

AVRUPA’DAKİ SAĞLIK VE GÜVENLİK STANDARTLARI

Haberin Devamı

Bolu’daki yangın, Avrupa ülkelerindeki güvenlik standartlarıyla çarpıcı bir tezat oluşturuyor. Almanya ve Birleşik Krallık gibi ülkelerde, yangın güvenliği bina tasarımından işletme aşamasına kadar her adımda gözetiliyor. Avrupa ile Türkiye arasındaki başlıca farklar şunlardır:

Proaktif denetimler: Avrupa’daki yetkililer, ticari işletmeleri düzenli olarak denetleyerek yönetmeliklere uyumu sağlıyor.

Gelişmiş teknolojiler: Sprinkler sistemleri ve otomatik yangın kapıları gibi yangın önleme sistemleri birçok Avrupa binasında zorunlu tutuluyor.

Halkın bilinçlendirilmesi: Avrupa’da vatandaşlara tahliye prosedürlerinden temel ilk yardıma kadar yangın güvenliği konusunda eğitim veriliyor.
Avrupa Birliği’nde, güvenlik standartlarını ihlal edenlere ağır cezalar uygulanıyor ve bu durum ihmali caydırıyor. Türkiye ise Avrupa’da yaygın olan bu güvenlik kültürüne ve yaptırım mekanizmalarına sahip değil.

Haberin Devamı

TÜRKİYE İÇİN DERSLER: İLERİYE BAKIŞ

Bolu’daki trajedi, Türkiye’nin sağlık ve güvenlik sistemini reforme etmesi gerektiğine dair bir uyarı olmalı. Geçmişi geri döndürmek mümkün olmasa da benzer olayların yaşanmasını önlemek için atılabilecek somut adımlar var.

1-Yönetmeliklerin güçlendirilmesi: Mevcut güvenlik kodları, uluslararası standartlarla uyumlu hale getirilmeli. Tüm ticari tesislerde duman alarmları, sprinkler sistemleri ve açıkça işaretlenmiş yangın çıkışlarının zorunlu tutulması gerekiyor.

2-Sıkı denetimler: Düzenli ve habersiz denetimler yapılmalı. İhlalde bulunanlara ağır cezalar verilmeli, yolsuzluğa veya hoşgörüye izin verilmemeli.

3-Halkı bilinçlendirme kampanyaları: Ülke çapında kampanyalarla vatandaşlara yangın güvenliği uygulamaları, tahliye tatbikatları ve acil durum yanıtları öğretilmeli.

Haberin Devamı

4-İlk müdahale ekiplerinin eğitimi: Kırsal ve yarı-kentsel bölgelerdeki itfaiye birimleri, modern ekipmanlarla donatılmalı ve acil durumlara hızlı müdahale edebilmek için eğitilmeli.

5-Avrupa’dan öğrenmek: Türkiye, sağlık ve güvenlik konusunda en iyi uygulamaları öğrenmek için Avrupa ülkeleriyle iş birliği yapabilir. Denetçiler, mühendisler ve politika yapıcılar için değişim programları bu alandaki uzmanlık açığını kapatabilir.

6-Mülk sahiplerini sorumlu tutmak: İşletme sahipleri, tesislerinin güvenliğinden doğrudan sorumlu olmalı. Sigorta şirketleri ve yerel yetkililer, işletme ruhsatı verilmesi için güvenlik uygunluk belgelerini şart koşmalı.

İHMALİN İNSAN MALİYETİ

Bolu’daki yangın, sağlık ve güvenlik ihmalinin insan hayatına mal olduğunu acı bir şekilde hatırlatıyor. Her istatistik, kaybedilen veya sonsuza dek değişen bir hayatı temsil ediyor. Türkiye, doğu ve batı arasında bir köprü olmakla övünüyor, ancak sağlık ve güvenlik söz konusu olduğunda geride kalma riskiyle karşı karşıya. Sevdiklerini kaybeden aileler için adalet, yalnızca sorumluların hesap vermesiyle sağlanabilir. Türkiye için gerçek adalet ise bu tür trajedilere artık izin verilmediği gün gelecek. Sağlık ve güvenlik reformlarına öncelik vererek, Türkiye Bolu’daki kurbanları onurlandırabilir ve bu kayıpların, vatandaşları için daha güvenli bir gelecek inşa etmek adına bir dönüm noktası olmasını sağlayabilir. Şimdi soru şu: Yetkililer bu zorlukla yüzleşecek mi, yoksa Bolu’nun dersleri göz ardı mı edilecek? Bolu’daki trajedi, ihmalin korkunç sonuçlarını hatırlatan acı bir ders niteliğinde. Aileler yas tutarken ve kurtulanlar travmalarıyla baş etmeye çalışırken, Türkiye’nin bu felaketi mümkün kılan sistematik başarısızlıklarla yüzleşmesi gerekiyor. Avrupa standartlarını benimsemek ve bir güvenlik kültürü geliştirmek, gelecekte bu tür trajedileri önleyebilir.

Günün Sözü: “Eğitimin hedeflerinden biri, yaşamın değerliliğini öğretmek olmalıdır.” (Abraham Maslow)

EĞİTİMDEN, BİLİMDEN, BAŞÖĞRETMENİN İZİNDEN AYRILMADIĞINIZ AYDINLIK GÜNLERİNİZ OLSUN.

 

Yazarın Tüm Yazıları