Paylaş
Hepinizin çocukları akıllı değildir. Yani ‘bizim çocuk çok değişik hocam acayip zeki’ söylemlerini istisnasız hepinizden duyarız. Hepinizden duymamız demek dünya üzerinde her çocuğun zehir gibi akıllı olduğuna inanmak demektir. Bu söylemleri şöyle değiştirmek lazım; ‘hepinizin çocuğu muhteşem bir zekâya sahip değildir ama hepsi özeldir ve mutlak surette bir becerisi vardır.’ Yani hepinizin çocukları beceriklidir. Nelere yatkın, hangi becerilerde parlar, hangi mesleği seçmeli, nerede eksikleri var ve bu eksikleri nasıl artıya çeviririz bunlara bakmak lazım. Kim yapacak bunu? Öncelikle aile izleyecek sonra eğitimciler, danışmanlar. Kendinize ve çocuğunuza eğitim yolculuğunuzda doğru yol arkadaşları seçerseniz işte o zaman her çocuk farklı zekâ seviyeleri olsa da başarılı olacaktır. Bir örnek; dünya üzerinde o kadar çok ünlü oyuncu var ki disleksi olan isimleri yazsam inanamazsınız. Hikâyelerinde hep bir hoca var, çocuğun velisine ‘drama derslerine yazdırın orada parlayacaktır’ demiş ve veli de çocuğu tiyatroya yönlendirmiş. Alın size öğrenme bozukluğu olduğu halde hayat başarısında oskarı almış, ipi göğüslemiş insanlar. Yani şimdi bu çocukların bir eksiği mi vardı? Hayır becerileri farklı yöndeydi o kadar. Size bu yazımda tek tek öğrenme bozukluklarının ne olduğunu yazacağım ve lütfen evlatlarınızda da bunların olabileceğine, onları bu konuda desteklemeniz gerektiğine ve onların becerilerini bulup ona göre yönlendirmeniz gerektiğine inancınız olsun.
DİSLEKSİ NEDİR?
Zekâsı normal ya da normalin üstünde olan bireylerin, standart testlere göre yaş, zekâ düzeyi ve aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda okuma, konuşma, akıl yürütme, matematik ve yazılı anlatım düzeyinin beklenenin önemli ölçüde altında olmasıyla tanısı konulan bir bozukluktur.
*Harfleri ve onlara ait olan sesleri karıştırabilirler.
*Yeni kelimeleri öğrenmekte gecikebilirler.
*Konuşmada gecikebilirler.
*Uzun kelimeleri doğru şekilde telaffuz edemeyebilirler.
*Kopyalama ya da boyama da zayıf olabilirler.
*Ünlü oyuncular mesela senaryoları altını çizerek okurlarmış göz ile takip zor olduğu için. Sonuç; yine de oskarlar alınmış.
DİSGRAFİ NEDİR?
Yazma güçlüğü çeken çocukları ifade etmek için kullanılan tıbbi bir terimdir. Yazım bozukluğu olarak tanınır. Çoğu zaman disleksiye eşlik eder. Yazma, heceleme ve fikirleri organize etmekte zorluklara sebep olur. Harfleri eksik veya ters yazma gibi durumlar gözlemlenir. Kalem ve defter tutuş bu bireylerde genelde hatalıdır. Kalemi sıkı, dört parmak veya ağrılı tutuş sergileyebilirler. Yazım, okunabilinirlik, kelime aralığı ve boyutlandırma, ifade dahil yazma sürecinin tüm yönlerini etkiler. Yazarken cümle yapısında ve gramerinde sorunlar olabilmektedir.
*Hatalı kalem tutarlar.
*Düz bir hat üzerinden kalemle geçmekte zorlanırlar.
*Şekilleri ters çizebilirler.
*Boyamalarda taşırma yaparlar.
*Basit şekilleri kopyalamakta zorlanırlar.
*Defter düzenleri bozuktur.
*Yetişkinler form doldurmakta zorlanırlar.
DİSKALKULİ NEDİR?
Daha önceki yazılarımdan birinde bahsetmiştim, diskalkuli aritmetik bozukluğudur. Matematiksel işlemleri kavrama, hesaplama, sayısal sembolleri tanıma ve kullanma gibi durumlarda ortaya çıkan güçlük veya yetersizlik olarak tanımlayabiliriz.
*İşlem yaparken sürekli parmaklarını kullanırlar.
*Temel matematik işlemlerini çok yavaş veya zor çözerler.
*Toplama ve çarpma işlemlerinde zorlanırlar.
*Gün, hafta, ay ve mevsimleri anlamada zorlanırlar.
*Matematiksel sembolleri karıştırırlar.
ÖĞRENME GÜÇLÜKLERİ İLE EVDE NASIL BAŞ EDİLİR?
Bence bu konudaki en önemli anahtar, çocuklarınızı başka çocuklar ile kıyaslamamanız olacaktır. Gerekli çaba ve yardım ile becerilerini geliştireceğine inancınız tam olmalıdır. Daha önce de belirtmiştim çocuğunuzun çabası ödüllendirilmesi gereken bir emektir. Çaba sonuçtan daha kıymetlidir bunu ona hissettirmeniz gerekir. Okul, öğretmen ve ebeveyn, bunlar çok önemli bir takım oluşturmalıdır. Çocuğun gelişiminin takibi mutlak surette birlikte yapılmalıdır. Okul becerisi ve hayat becerisinin birbirinden çok farklı sonuçlar verebileceğini asla unutmayınız. Okulda ortalama performans gösteren çocuk bin tane personeli olan bir fabrikanın sahibi olabilir öbür taraftan okul birincisi çocuğun girdiği şirkette ilk yıl insan ilişkilerinde becerikli olmadığı için işine son verilebilir. Hayat dengede güzeldir. Her çocuk okul birincisi olamaz ve buna gerekte yoktur.
Günün Sözü: “Hata değil, çare bulun.” (Henry Ford)
EĞİTİMDEN, BİLİMDEN, BAŞÖĞRETMENİN İZİNDEN AYRILMADIĞINIZ AYDINLIK GÜNLERİNİZ OLSUN.
Paylaş