Zaman kendine tur bindirdi

Geçen gün Ayça’yla (Şen) olağan uğraşmalarımızdan biri vuku bulmakta.

(Hem uğra’şıyoruz, hem uğraş’ıyoruz, hoş bir uğraş oluyor.) Bizimki, ortamların bir numaralı maniği olarak tüm reddiyelerime ve dalga geçişlerime rağmen "eser"lerinden birini seslendiriyor.

Kendileri bir süredir iki günde bir şarkı sözü attırıyor. Her Allah’ın günü aynı şey: "Bak bugün de bunu yazdım" diye geliyor.

Neyse efen’im; geçen gün yine geldi. Eserini "tahrif etmek" istemeyeceğim için tam sözü yazmayayım şimdi ama ilk satırda "Kulağımda walkman’im" kalıbı geçiyor.

"Süper" dedim; "Kalan Plakçılık’ı ara... Onların eskilerden kalma unutulmuş eserleri gün yüzüne çıkarmak gibi bir misyonları da var biliyorsun. Taş plaklarla birlikte, seninkini de ’Mal yeni ama muhteviyat onbinyıllanmış’ şeklinde bir değer olarak piyasaya sürerler belki."

Neye itiraz ettiğimi anlamadı bir an için.

"O’lum" dedim; "Yeryüzünde walkman mi kaldı? Bizden 10 yaş küçük kardeşlerimiz, ki onların bile 24 yaşlarını sürmekte olduğunu hatırlatırım, en nostaljik bağlamda hatırlasa hatırlasa discman’leri filan hatırlıyordur. ’I-pod’um kulağımda’ filan yap bari şunu..."

Büyük itiraz etti. Walkman bir kere Orkid gibi bir şeymiş. Zaman ve marka fark etmezmiş. Nasıl ki Türk insanı ped yerine Orkid dermiş, walkman de yürürken müzik dinlemeye yarayan cihazların tümünün atası olarak bir başlık, bir isim olarak sayılabilirmiş.

Sonra o gitti; ben, standart, bir göz bilgisayarda, bir göz gazetelerde tempoma döndüm. Vatan’ın arka sayfasında bir haber, "En akıllı evcil hayvan"ın icadını müjdeliyor.

Efendim, "Dünya, Pleo fırtınasına hazırlanıyor"muş... Pleo adı verilen ve sadece 2 kg. çeken robot dinozorun tam 38 yerinde sesi, hareketi ve görüntüyü algılayan sensörleri varmış. Yeni teknoloji sayesinde robot gibi kesik kesik değil, bir evcil hayvan gibi yürüyormuş. Sahibinin sesini ve yüzünü tanıyormuş. Ve çok hareket edince yoruluyormuş.

Evindeki evcil hayvanın mıymıntılığından şikáyetçi kaç kişi sırf "yapay zeká"ya sahip diye çok hareket edince yorulmasını çok "gerçek" ve sevimli bulduğu için bu oyuncaklardan edinir dersiniz

Bundan birkaç yıl önce de besleyip büyüttüğünüz bir tür "game-watch canlısı" olan Tamagotchi’nin, köpek tepkileri verdiği öne sürülen, esasta çift parende atan, hoplayan köpek robot Poo-chi’lerin nasıl bir kısa dönem furyası olduğunu düşününce, e, bu da iş yapar herhálde? Sonra, daha gelişmiş sensörleri olan, daha hafif çeken mamutlar, işte, neanderthal manita bebekler... Bekliyoruz, elbet onlar da gelecekler... İllá ki gelecektirler...

Yine geçen hafta, iki genç kadının "aşk derdinde" muhabbetine kulak misafiri oldum meselá. (Tamam, peki, evet, kimse davet filan etmedi. Gazete okuyor gibi yaparken resmen kulak kabarttım.) Hanımefendilerden biri diğerine, gerçek hayatta da görüşüyorlar mı yoksa sadece sanal manitası mı bilemeyeceğim; kendisini pattadanak terk etmiş beyefendiyle ilgili şöyle bir cümle kurdu: "Hayır, anlamıyorum ki?.. Nette birbirimize sonunda smiley (O meşhur gülen surat) olmayan bir tek cümle kurmuşluğumuz bile yok!"

Bakalım yorgun kulaklarımız daha neler duyacak. Hayır, kendim için bir şey istiyorsam namerdim. Ayça’ya dertleniyorum. Neymiş; kalkıp bu saatte, "Kulağımda walkman’im" diye en naifinden şarkı yapacak. Millet kıçıyla smiley’ler maazallah...
Yazarın Tüm Yazıları