Ümit bir sokak adı(ydı)

Adnan Menderes Havaalanı’ndan, İzmir’e, şehir merkezine doğru ilerliyoruz.

Ne zaman bir sokağın adres tabelasını görüyorum, memlekete ulaştığımı ancak o zaman tam anlamıyla idrak edebiliyorum: Binyediyüzbilmemkaç sokak...

Biz İzmirliler’in ‘Siz simite gevrek, ayçekirdeğine çiğdem diyormuşsunuz, öyle mi?’, ‘Boyoz, kumruyla aynı şey mi?’, ‘Niye bütün mankenler İzmirli?’ gibi sorularla birlikte en sık karşılaştığımız, tabiri caizse klásiklerdendir: ‘İzmir’de sokak adı diye bir şey yokmuş, öyle mi?’

Öyle...

Bizde küçük tefek istisnaları saymazsanız, sokak adı diye bir şey yoktur. Caddeler isimlerle anılır, sokaklarınsa numaraları vardır.

Çocukken ve başka şehirlerden insanlarla mektuplaşırken, benim mektup, atıyorum, Mustafa Mazhar Bey Sokak’a giderdi, gönderen adresinde ise 1699 Sokak yazardı.

Mustafa Mazhar Bey Sokak’ı ‘atmamın’ da bir sebebi var. 1990’da üniversite için taşındığım İstanbul’daki ilk ikamet adresimdir Mustafa Mazhar Bey Sokak.

Allah biliyor ya, bu konuda çok da yırtınmadım ama ‘Kimdir bu Mustafa Mazhar Bey?’ diye birkaç kez soruşturduğumu, bakındığımı biliyorum.

Sonuç hep, kinayeli bir göndermeyle şey ettirecek olursak; ‘Vefa İstanbul’da bir semt adıdır’ gibi bir şeye varıyordu.

Mustafa Mazhar Bey de, ‘kim’den ziyade bir ‘ne’ idi artık: Kendileri, Kadıköy yakasında, Selamiçeşme’de bir sokaktı...

Bildiğiniz üzre, Ankara Belediye Meclisi üyeleri, -her ne kadar kendisi bundan rahatsızlık duysa da- Hasan Pulur’un bir yazısından aldıkları ihbarla (!) ‘Bu milleti adam etmek için Batı’dan damızlık erkek getirmek gerek’ dediği iddia edilen ‘vatan haini’ Dr. Abdullah Cevdet’in adını, Ankara’daki bir sokaktan sildi.

Abdullah Cevdet, bu sözleri hakikaten sarf etti mi, etmedi mi tartışıladursun, Büyükşehir Belediye Başkanvekili Seyfi Saltoğlu’nun açıklamasına göre, başkentteki sokak ve caddelere isimleri verilen zatların şecerelerini araştırmak üzere bir tarihçi timi kurdu bile.

Bu sayede bütün tukaka tarihi figürlerin hayaleti, Ankara’nın sokaklarından jiletle kazınacak.

Bütün bu hikáyede, benim merakımı gıdıklayan şey, Abdullah Cevdet’in adının silindiği sokağa, Ermeni meselesi konusunda yaptığı çalışmalar nedeniyle takdir gören Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu’nun adının verilecek olması oldu.

Tüm Meclis Üyeleri arasında uygulamaya muhalefet eden yegáne kişi olan CHP Grup Başkanvekili Yaşar Çatak gibi düşünüyorum naçizane: ‘Ayrıca yaşayan bir kimsenin isminin de bir sokağa verilmesini doğru bulmuyorum. Sokak isimleri önemli şahsiyetlerin isminin yaşatılması amacı ile kullanılmalıdır.’

Aman yanlış anlaşılmasın. Bir sabah uyanıp isminin bir sokağa verildiğini öğrenen ve ilk olarak bunun nereden icap ettiğini soran Prof. Yusuf Halaçoğlu’nun ‘önemli’ biri olduğunu düşünmediğimizden değil yani; ne haddimize de...

Hani yakın bir tarihte futbolcu/rapçi Ümit Davala’nın başına gelenleri düşününce?..

Hatırlarsanız, A Milli Futbol Takımı’nın Dünya Kupası’nda kazandığı başarı üzerine, Davala’nın ismi, Narlıdere Sahilevler’de, villasının bulunduğu sokağa verilmişti. Neden sonra, Davala kendisini görüntüleyen bir magazin muhabirine arkadaşlarıyla birlikte meydan dayağı atınca, ismini taşıyan tabela, anında görüntü, yerinden sökülüvermişti.

Prof. Yusuf Halaçoğlu’na kazasız belásız en az bir 40 yıl dileriz...
Yazarın Tüm Yazıları