Kaya Çilingiroğlu’nun espri anlayışına hastayım. ‘Hastayım’ derken, hakikaten hasta ediyor, baygınlık geçirtiyor mánásında yani...
‘Boşandığım karımla çıktığımız tatilde horultu kaydettim de cep telefonundan magazincilere dinlettim’ faslının ardından yeni ‘şaka’sının ne olduğunu herhálde okumuşsunuzdur.
Kendileri, hükümetin İstanbul trafiğini çözmek adına geliştirdiği 166 ‘çözüm’ projesine ‘şakayla karışık’ bir 167’nciyle katkıda bulunmuşlar.
Bir fikir ki ampulun icadından beri bu denli aydınlatıcısına rastlamış değiliz.
‘Kadınların şoförlüğü iyi değil, trafiğe belli saatlerde çıksınlar.’
Hülya Avşar da kötü şoförmüş, bunu da herkes biliyormuş.
Hülya Avşar’ın iyi şoför mü kötü şoför mü olduğunu şahsen bilemeyeceğim.
Fakat iyi bir sinema oyuncusu olmasına karşın, kare, kare, kare, saniyede 24 kare izlediğimiz ‘özel hayat’ filmini biraz ‘kekeme-geveze’ bir senariste teslim ettiği muhakkak.
Kaya Çilingiroğlu, trafiği, kadınları trafiğe belli saatlerde çıkmasını önererek çözecek. Gelin görün ki, şu işe bakın ki bu önerisini dillendirirken bile boşandığı karısının varlığından nemalanıyor.
İlginç, değil mi?..
Hülya Avşar da ona bir cevap verir, geçinir gideriz işte...
Kim senarist, kim oyuncu belli olmayan bir filmin, interaktif seyircileri olarak...
Erkeklerin kadınların şoförlüğünden şikáyet etmesi, trafik hadisesinin klásiklerindendir bildiğiniz gibi.
Nedendir dersiniz?
Emniyet şeridinde gazlayan VIP’lerin kadın olduğuna hiç rastlamadım ben meselá.
Trafikte kendi şeridinde giden kadınları sıkıştıran kamyon şoförleri arasında da hiç kadın görmüşlüğüm yok meselá.
Kadınlar zira, ‘can sıkacak’ derecede kurallara uyarlar. Trafikte yani, medeniyet çerçevesinde, yeşil ışık yanıyorsa geçerler, kırmızıda dururlar.
Yayaları da kollarlar. Karşıdan karşıya geçen çocuklara, çocukken önce sola, sonra sağa, sonra tekrar sola bakmayı onlar öğrettiği için ve çocukların buna rağmen sabırsız davranabileceğini bildikleri için belki.
Bu ülkede kırmızıda durmayan şoförler olduğunu bildikleri gibi...
Kadınsı şeyler işte; basit şeyler...
Hayatın karmakarışıklığı kadar basit.
Taktı mı takıyor obsesif bünye...
Bu aralar; bu aralar dediğim, ona bir ömür diyelim; erkeklerin, kadınları hakir görmelerine fena hálde takmış vaziyetteyim.
Benim de Kaya Çilingiroğlu’na ufak bir önerim olacak, naçizane 167,5. mánásında:
Kadınların trafikten çekilmesi hálinde, İstanbul’un trafiği muhtemelen slalom pistine döneceği için, İstanbul trafiğini lunapark ilán edelim.
Erkekler, orada çarpışan otomobillere binsinler, öyle tatlı tatlı oyalansınlar.
Kadınlar da bu arada, bir yandan evde, bir yandan işte, bir yandan oynaşta var olabilmek için ışınlanmanın formülünü filan bulsunlar.
Hem bilim erbabı, hem de kaşif ruhu yani. Yakışır...