Hadi gözümüz aydın; ya da geçmiş olsun mu demeliydik; bir 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü daha idrak etmiş bulunuyoruz.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliklerini duyuran sayısız e-posta arasından alelade seçilmiş bir tanesine buyrun meselá:
Efen’im; Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği Müzik Direktörü Gökhan Şen, bu müstesna (!) günümüzü kutlayan "armağan"ını internet yoluyla ulaştırmış, sağolsun.
Diyor ki:
"8 Mart Dünya Kadınlar Haftası’nda armağan etmeniz için bir şarkı hazırladım. ’Kadınlar Günü Kutlu Olsun’ isimli bu eserin sözü ve müziği bana ait olup, yine tarafımdan seslendirildi."
Müziği buradan duyurmak mümkün değil ki bu konuda kendinizi şanslı da addedebilirsiniz- ama sözler şöyle:
"Bugün kadınlar günü / Unutmadık o günü / Kağnı çeken nineyi / Süngüdeki Ayşe’yi / Ve sen canım kadınım / Vefakárım, cefakarım / Dünyam seninle güzel / Benim gizli kahramanım..."
Şimdi diyeceksiniz ki: Daha ne istiyorsun nankör kadın.
Yaaa, sormayın. Biz kadınlar böyleyizdir. Ver, ver, ver; almalara doymayız, huyumuz kurusun...
Benim Kadınlar Günü dolmuşundan indiğim tarih, bundan beş-altı yıl öncesine uzanır. Kadınlar Günü kutlamalarının yeni yeni harlandığı, basın ve medya organlarında geniş yer bulmaya başladığı seneler... Bir vali mi artık belediye başkanı mı; o çeşit bir büyük baş, 8 Mart’ta, dairenin kadın çalışanlarından birini koltuğuna oturtmuştu!!! Öylesine "şirin", teşbihte hata olmaz, bir nev’i 23 Nisan güzelliği ki her 8 Mart’ta gözümün önüne gelir.
Geçenlerde kulüp işleten bir tanışla laflıyoruz. Kadınlar Günü programı için düşündüğü "şıklık"tan dem vurdu. Efendim, o gün içeri sadece kadınlar alınacakmış. Veee sıkı durun, ortamda bir erkek striptizci bulunacakmış!!!
"Şahane" dedim, "yalnız bence gündüz matinesi yap, tam altın günü modeli olsun. Hem erkek striptizci yerine de zenne filan getirt ki hadise cinsiyetten biraz daha sıyrılsın."
Nesini beğendiremedik, dercesine baktı suratıma... Ben onun suratına nasıl baktım bilemiyorum ama: "Yahu," dedim, "gece hayatı dediğin, her cinsin birbiriyle tanışmasına, kaynaşmasına olanak tanıması gereken bir sosyalleşme ortamıdır; değil midir? Ayrıca senenin diğer günleri kulübünde kadın soyuyorsan, onun yanında bir tane de erkek soymalısın... Biz sormaktan yıldık, siz ’şıklık’tan yılmadınız: Abicim, senenin geri kalan günleri nereden senin oluyor; tapusunu mu aldın?"
Özetle; daha önce de muhtelif seferler, bıktırıcı seferler dediğim gibi, başta makam koltuğunu bir günlüğüne "armağan" eden büyüklerimiz (!) olmak üzere, alın o "müstesna" gününüzü, onunla bıyığınızı mıyığınızı tarayın derim.