Müzik kanalları podyuma döndü yine. Hayır; Serdar Ortaç, Arto gibi şarkıcıların bol mankenli kliplerinden bahsetmiyoruz.
Magazin haberlerinde isimleri, önünde "emektar manken" sıfatı olduğu hálde geçen, yumurta "e mankenlik ve fotomodellik de bir yaşa kadar" idrakinin kapısına gelip dayandığında, sanki dünyanın, herkesin yapabileceği en kolay işiymiş gibi şarkıcı olmaya karar veren hanımefendilerden söz ediyoruz.
Hayır anlamıyorum yani; Nazan Öncel’in Aynı Nakarat adlı şarkısında demiş olduğu gibi: "Görüntü var ses yok" işte; bu azimle terennüm edip beton delme gayreti niye?..
Bu hanımlar, bayi toplantılarında üç-beş şarkı söyleyip yolunu bulmayı hedefliyorsa -ki bereketli bir piyasa anladığımız kadarıyla- şarkı söylemeseler de, meselá "fıkra repertuvarlarını" geliştirseler; maksat bacak-dekolte sergileme marifetiyle ekmeğini kazanmaksa, işte meydan, işte mikrofon, işte sahne... Anılarını anlat, fıkra anlat, eski sevgililerini anlat, podyum dünyasının arka perdesini anlat; anlat işte bir şeyler...
Şarkı söylemeyiver yani; olmuyor mu?..
Bu aralar, tıknaz ve bol kameralı plajlara helikopter filan indiren "hafif" sonradan görme bir playboyumsu var hani; Hakan Tankut diye, işte onun sevgililiğiyle iştigál eden Aysu Baceoğlu’nun da yine sevgilisinin büyük desteğiyle, arkasında güllerden "Sahnelerin Sultanı" yazan bir kitsch abidesinin önünde tanıtımını yaptığı nurtopu bir albümü oldu geçenlerde. Allah playboyu sultanına, sultanı da playboyuna bağışlasın. Kendileri çalar, kendileri dinlerler artık... Ki kendilerinin varsa eğer, henüz kliplerini görmediğim için kendimi şanslı addediyor, şansımın báki kalmasını diliyorum.
KIZ ŞAMAN OLMUŞ HABERİMİZ YOK!
Konunun içinden klip geçmesi gerektiği için, Kam adlı bir albüm çıkaran Gizem Özdilli’den dem vuralım bari...
Gizem Özdilli, son aylarda ne zaman kendisini görsek, ekranda bir muhabire, çıkartmış olduğu Kam adlı albümle ilgili nasıl da hiçbir fedakárlıktan kaçınmadığını anlatıyor.
Bir de albümün ismiyle ilgili yaran beyanatları var, onlar ayrı: "Ben Şaman değilim. Herkes öyle zannediyor. Elhamdülillah Müslüman’ım. Şamanizm dininde ibadet eden bayanlara Kam deniliyor. Davulla dans ederek, şarkı söyleyerek kötü ruhları defetmek ve yenilik habercisi olarak görmüş eskiler. Benim de hoşuma gitti!"
İki senedir şan dersleri alıyormuş. (Bu elemanlara şan dersi veren o meçhul şan öğretmenini bulursam, ona da edecek bir çift lafım var yani!) 12 yıllık birikimini bu albüme yatırmış. Albüm lansmanında hep çıkmayı hayal ettiği Günay’ı bir geceliğine kiralamak için 30 bin dolar bayılmış. Blazer cipini satmış. Teee altı aydır, pahalı restoranlara gitmiyormuş, yurt dışına çıkmıyormuş, lüzumsuz alışveriş yapmıyormuş; onun yerine şarkı satın alıyormuş.
Öyle böyle değil annesi, çoook ama çok çalışıyormuş.
Şöyle söyleyeyim; Gülşen nasıl ki beher klibi için üçer ay kick-box, flamenko, dans, ıvır kıvır dersi alıyor ve nihayetinde figür babında sadece kameraya seksi seksi bakıp, elleriyle "Bak mallar taş gibi" modelinde bedenini gösteriyorsa, yani dans mans edemiyorsa; kusura bakmasın ama Gizem Özdilli hanımefendi de onca şan dersine rağmen işte ancak o derece şarkı söyleyebiliyor.
ARADIĞINIZ AŞKA ULAŞILAMIYOR
Diyor ki: "Ses güzelliği göreceli bir kavram. Kişiden kişiye değişir. Önemli olan şarkıyı doğru okumak, detone olmamak. Ben de çalışarak iyi bir okuyucu olacağıma inanıyorum. Doğuştan bize Allah tarafından kulak, ekstra bir özellik olarak veriliyor. Kiminin kulağı kötüdür, ritmi doğru alamaz."
Tabii bunun yanında, albümden önce meselá saz ekibinden okumalara kadar her konuda Sibel Can’a danıştığını, ondan destek aldığını, Gülben Ergen’in, Bülent Ersoy’un akıl hocası olduğunu filan da söylüyordu. Sonradan Sibel Can kendisi için "Tanımam etmem, ne alákası var canım?" filan dedi.
Neyse işte... Demem o ki, Allah Gizem Özdilli’ye ekstra kulak konusunda pek cömert davranmamış. Ses deseniz, hiç yok. Kanallarda klibi dönen sözleri Hakkı Yalçın’a, müziği Gökhan Tepe’ye ait olan şarkıya kaç papel bayıldı bilemiyorum ama umarım cipini bu şarkı için satmamıştır. (Şarkının içinden "Aradığın aşka ulaşılamıyor" şeklinde dahiyane sözler var!)
DUALARIMIZ GİZEM ÖZDİLLİ İÇİN
Klipte bir yandan dekolteli kadın, bir yandan siyah blazerli ve gözlüklü, benim başta patronun sevgilisi olup da sepetlenince karısına ihbar mail’i atan sekreter zannettiğim, ancak haberlerini okuyunca ajan olduğunu anladığım iki ayrı rolde izliyoruz Gizem Özdilli’yi. Bu mankenlerin bir de nedense ajanlık tripleri oluyor. Ayşe Hatun Önal da koskoca ünlü Ayşe Hatun Önal olmasa, ajan olmak isteyeceğini söyler durur biliyorsunuz. Buradan muhterem MİT yetkililerine sesleniyorum: Yok mu şöyle marjinal işsizlik yaratacakları kabarık kadro boşluğu filan? Bakın siz ilgilenmiyorsunuz diye sonra şarkı söylüyorlar. Lütfen yani, bu da bir nev’i vatani hizmet sayılır; sizleri sorumluluğa davet ediyorum...
Özdilli, tırnaklarının ucuyla bilgisayar klavyesi tokmakladığı klip rolüne hazırlanmak için ayrıca bilgisayar dersi aldı mı bilemiyoruz ama en azından böyle bir iddiada bulunmadığı için kendisine minnet besliyoruz. (Bir onu yapmadılar yani!)
Şarkı söylemekten vazgeçerse, kendilerini geceleri uykudan önce ettiğimiz dualara da katmaya söz veriyoruz. Davullarla, ateşin etrafında şaman duası bilem ederiz gerekirse...