İki afacan kız, iki zırtapoz oğlan etti mi size 4 Yüz

Geçenlerde yine basından ’bi’ kısım medya, Cezayir’de oturmuş zıkkımlanıyoruz. Mümkün mertebe birbirimizle, en çok da kendimizle dalgamızı geçmecesine geyiğin dibine vuruyoruz.

Sizden psikopat olmasın, güzel olduğu kadar sıyrık bir arkadaşımız, haftalık gündem toplantısındaki ahvalini faş etti.

Şimdiii, söz konusu zat, erkekten yana, iştahı yerinde, ağzının tadını da bilen bir kankamızdır. Bu aralar Eric Bana’ya takmış durumda. Eline geçirse, ekmek (çarşaf) arasına koyup kıtır kıtır yiyecek.

Son toplantıdaki vaziyeti şuymuş: Önündeki deftere habire kalpler çizip içine "Eric Bana aşık!" yazıyormuş! Yanlış anlaşılma da olmasın. Bu arkadaş stajyer falan değil. Benimle yaşıt; önümüzdeki hafta kendi tabiriyle 35’lik rakı olacak. Üstelik işinde son derece ehil, özellikle kriminal haberlerle muhatap olan, katillerle matillerle uğraşan bir hanımefendisanatçıgazetecimiz.

Ama nedir? Konu toplantısında çiçek-böcek-kalp motifleri içine Allah’ın Hollywood yıldızına olan aşkını nakşediyor.

GÜZELE BAKMAK SEVAPTIR/images/100/0x0/55eb55b9f018fbb8f8baa0be

Gerçi onun dinine sövüyoruz ya, biz de bu konuda pek Müslüman sayılmayız; ayrı... Haftada bir, bilgisayara indirdiğim bir başka John Cassavetes fotosunu monitörün ekranına poster yapıyorum meselá. Her hafta bir başka ifadesiyle göz göze hayallere dalıyorum. Üstelik benimki sadece Hollywood şöhreti değil, bir de üstüne ölü!

Ha, ayrıca Robert Downey Jr.’dı, Adrian Brody’ydi, Baryshnikov’du, Patrick Dempsey’di, şuydu buydu, boş vakitlerimizde bu gibi elemanların fotoları arasında sörf yapmıyor da değiliz; onu da itiraf edeyim...

Neyse işte... Söylemeye çalıştığım şey şu ki: Bu vaziyet geçmez kardeşim. Güzele bakmak sevaptır. Stara bakmak, düpedüz zaaftır...

Ve bu zaaf insanı çocuk yaşta saçından yakalar, ergenlik boyunca yerlerde sürükler... Büyüyünce de yukarıda da belirttiğimiz üzre, geçmez ama çok şükür ki ayakları yere basar, azalır...

Bu sebeple, pek çok sektörde olduğu gibi, müzik, daha doğrusu pop áleminde de esas hedef kitlesi, ergenden de geçtim, çocuklardır...

Yine bu sebeple, pop piyasasında çocuklar için oltalık "proce" gruplar ve yıldızlar üretilir.

Yine yeni yeniden bu sebeple, bu aralar huzura 4 Yüz isimli bir grup gelmiş bulunuyor. Ki ergenliğini atlatmış ve yemişim içindeki çocuğu da dışındaki çocuğu da diye düşünen yetişkinler için şimdi de kötü haberler: Hepsi kadar infial yaratmaları kuvvetle muhtemel.

Allah analarına babalarına ve birbirlerine bağışlasın, 4 Yüz, basın bültene bakacak olursak, "hepsi birbirinden yetenekli dört genç"ten oluşuyor.

Bizim kendilerini ilk kez Powerturk’ün ödül gecesinde sahnede izleyip birbirimize "Kim bunlar yahu?" diye sormuşluğumuz var. Grubun lansmanını o gece yapmışlar meğer. Mültifonksiyonel bir yaklaşım...

Efendim, bu arkadaşları, yani Didem, Onur, Gülnur ve İlkay’ı (Bu teeny-band elemanlarına da hep bir soyadları yokmuş muamelesi çekilir.) altı aylık bir arama-tarama gayreti sonucunda bulup seçip bir araya getirmişler. Bu kardeşlerimiz de bir senelik bir çalışma süreci nihayetinde tabii ki grupla aynı adı taşıyan ilk albümlerine kavuşabilmişler.

Benim ilgincime giden, bültende, 4 Yüz projesinin "en önemli yanının hedef kitlesinin 7’den 70’e tüm müzikseverler" olduğunun altının çizilmesi oldu. Ki o işte, biraz zor demek isterim naçizane...

Ben albümden birkaç şarkının ismini vereyim, siz anlayın: Kız Kıza, Vah Vah, Salla, Çat Pat veee klibi müzik kanallarında dönen, albümün çıkış şarkısı: Dandini...

Projenin, klişe tabiriyle mimarları Temel Zümrüt ve Süleyman Yüksel... Ki kendileri bildiğiniz üzre, reklam jingle’ları ve dizi müzikleriyle tanıyoruz. Süleyman Yüksel, aynı zamanda televizyonda yönetmenlik de yapan bir şahıs. Hepsi’nin klibini çekmişlikleri de var; takdir edersiniz... Ayrıca Dandini’nin söz ve müziğini de kendileri yazmışlar. Projesine her açıdan sahip çıkan bir beyefendi.

Klipte, bu güzide 4 Yüz’ü, kapağı açılan bir masal kitapından pörtlerken izliyoruz. Fonda büyük bir müsamere prodüksiyonu olduğu hálde, meşhur masallardan sahneler canlandırıyorlar. Rapunzel desen var, Kırmızı Başlıklı Kız desen var, Harikalar Diyarı’ndaki Alice desen var, Külkedisi desen var, Beyaz Atlı Prens desen var; Hint diyarlarından esintiler var... Yok yok anlayacağınız...

ÇOCUKLAR BAYILACAK

Klip ve masal, bu kardeşlerimizin "Masal kahramanı olduğumuz kadar genç ve popçu tipleriz, son model hırpani kıyafetlerimizle sahnede performans sergilediğimizde ahaliyi galeyana getiririz" mesajıyla son buluyor. Ve kitabın kapağı kapanıyor.

Böyleyken böyle...

Şimdiii, zannetmeyin ki proceyi küçümsüyoruz. Bilákis... Muhtemelen önümüzdeki yazın en çok iş yapan projelerinden biri olacaktır. Çocuklar, 4 Yüz’e bayılacaktır.

Benimki, ben almayayayım, alana da mani olmayayım durumu...

Yani, hálá gönlüne göre star gördü mü ağzını toplayamayanlar tayfasından olabiliriz ama müsaadenizle, ilkokul talebesi de değiliz...
Yazarın Tüm Yazıları