Memleketin mülkiyetinin "büyük hissedar"larından (!) Danıştay saldırısı faili, "meczup" Alparslan Arslan’ın sapkın "adalet duygusu", meş’um saldırıda yaralanan Danıştay üyelerinden Ayfer Özdemir’i, bu kez ruhunu delip geçmek suretiyle bir kez daha yaralamayı becerdi bildiğiniz gibi.
Saldırıyı "Hedef alınanlar arasında Ayfer Hanım da var. Saldırgan bu karara (Malûm türban kararı...) imza atanlara karşı eylem yapmayı düşünmüşse, o karara muhalif kalan birine silahını boşaltmaması gerekir" sözleriyle "eleştiren" TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın üslubundan mı demeli artık, mantığından (!) mı, nesindense osundan da etkilendiğini tahmin ettiğimiz Alparslan’ın nedamet getiresi tuttu:
"Ben o iki hakimi (Ayfer Özdemir ve Tetkik Hakimi Ahmet Çobanoğlu) kesinlikle hedef almadım ki... Bunların türban davasındaki kararda imzaları yoktur; onlardan özür diliyorum. Onların da bana birer tane mermi atmaları gerektiğini düşünüyorum."
Sanki herifçioğluyla düşünmek kelimesi aynı cümle içinde geçebilirmiş, geçmesi mümkünmüş gibi...
Saldırıda el bileğinden yaralanan Ayfer Özdemir, taburcu edilirken yaptığı açıklamada; mealen, "Bu ülkede akıl-izan-vicdan doğrultusunda hukuka ve demokrasiye uygun olduğunu düşündüğün bir karar vermeyegör, cezasız kalması mümkün değil" gibilerinden dile geldi:
"Kararda kullandığım azlık oyunu bazı siyasi çevrelerin çarpıtarak kendi çıkarları doğrultusunda kullanmalarından rahatsızlık duyuyorum. Oyum, türban taraftarı olduğum anlamını asla taşımıyor. Hele Cumhuriyet düşmanları asla beni kendilerinden tarafmışım gibi göstermesinler. Attıkları kurşun beni öldürmedi ama bu beni öldürür."
Ne kadar hazin, değil mi...
Dini siyasi çıkarlarına alet eden insanların artniyetine hizmet ediyor gibi hissetmemek için, isteyenin işine giderken, yolda türban takma özgürlüğüne saygı duyma hakkını bile savunamıyorsun.
Hazzetsen de hazzetmesen de varlığının gerekliliğine inansan da inanmasan da illa ki bir yerde durmak, bir tribünden bağırmak zorundasın ya; misál hükümetin politikalarına karşı YÖK gibi bir kurumu savunmak durumunda kalabiliyorsun.
Dön dolaş, hep o malum, vahim klişelere varıyor: Bu ülkeye demokrasi bol gelir; şu bu...
Bu ne hazin bir döngüdür yahu?
Yakında, hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi savunduğu için vicdan azabı duymaya, bu konuda nedamet getirme gereği hissetmeye kadar varmaz işler inşallah.
ÇOK ÖNEMLİ NOT: Çocuk Esirgeme Kurumu Ankara Yenimahalle Görme Engelliler Rehabilitasyon Merkezi, görme engellilere tüm masrafları kurumca karşılanan ve beş buçuk ay süren dönemlerle eğitim sunuyor. Her dönem, sekiz-10 yetişkin birey, burada bilgisayar eğitimi alıyor. Kurumda şu anda dört bilgisayar mevcut fakat daha fazla bilgisayara ihtiyaçları var. Bilgisayarını değiştirdiği için eski bilgisayarını bağışlamak ya da kuruma bilgisayar hediye ederek yardımda bulunmak isteyenler;
SHÇEK Y. Mahalle, Görme Özürlüler Rehabilitasyon Merkezi Müdürlüğü;İvedik Caddesi No:21Ankara adresine başvurabilir ya da (0312) 315 08 21 no’lu telefondan Atila Kutlutaş’ı arayabilirler.