Hadi lafa arşivlerden iki küçük alıntıyla girelim:
"Türkiye’de ünlü aktör George Clooney’e benzetilen ve bu nedenle de ’Clooney’nin Anadolu versiyonu’ olarak adlandırılan Abdullah Gül, kendinden emin bir şekilde, ’Avrupa Birliği tarafından 2001 yılında Kopenhag’da belirlenen kriterlere hálihazırda ulaştıklarını’ söylüyor." (700 bin tirajlı İtalyan Panaroma dergisinin 13 Ekim 2003 tarihli sayısında yer alan, Simonetta della Seta imzalı bir söyleşiden alıntı.)
"Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, diplomasi çevrelerinde, aktör George Clooney’e hayli benzetildiğini Hürriyet’e itiraf etti. ABD’ye resmi bir ziyareti sırasında ilk kez Amerikalı yetkililerin böyle bir benzetmeyi gündeme getirdiğini belirten Gül, daha sonra Brüksel’deki Dışişleri Bakanları toplantılarında yinelendiğini, yabancı meslektaşlarının da kendisini Amerikalı aktöre hayli benzettiklerini söyledi. Gül, George Clooney’i yakışıklı olduğu kadar kibar ve yetenekli bulduğunu da belirterek, bazı filmlerini izlediğini anlattı." (12 Kasım 2003 tarihli Hürriyet’in Dünya sayfasında, imzasız bir haber.)
Gelelim bu günlere...
Bildiğiniz üzre, Pazartesi günkü Kelebek’te yayınlanan Reha Erus röportajı sayesinde, George Clooney’nin "bir ikizi olduğuna" pek şaşırdığını öğrendik.
Şöyle ki:
ERUS’UN SORUSU: Bizim Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile benzerliğiniz hep konuşulur. Benzerlik dikkatinizi çekti mi?
CLOONEY’NİN CEVAP: Doğru mu bu? Merak ettim. Adını lütfen yazın, internetten fotoğrafına bakayım. Boşuna her insanın bir ikizi var dememişler, ilginç...
Adam o sırada nerden bilsin, üşenmeyip de hakikaten internete girip baktıysa, hayatında "ilginç" mefhumunun yepisssyeni, bammmbaşka bir anlam kazanmanın arifesinde olduğunu?!. Oturup senaryonun "şov biz"le harmanlandığı yeni bir bilimkurgusal siyasi gerilim bile çekebilir valla; öyle bir ilham gelmiş olsa gerek bünyeye.
Kendileri yönetmen olarak bu tarzlara aláka gösteriyor malûmunuz. Hani "Tehlikeli Bir Aklın İtirafları", "Solaris", "İyi Geceler, İyi Şanslar" ve "Syriana" kırması tadında, ortaya karışık bir şey.
Bir nev’i Clooney toparlaması ama Anatolyan vörjın, pardon, Anatolian version, yine pardon, Anadolu versiyonu...
Panaroma diliyle söyleyecek olursak, bildiğiniz Abdullah Gül (!).
Bu aralar "İyi Geceler, İyi Şanslar" ile En İyi Yönetmen ve En İyi Özgün Senaryo dallarında, Syriana ile de En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar adayı olan Clooney, bu filmlerle, sadece Akademi Ödülleri’nde değil, birçok festivalde en çok konuşulan isim.
Farklı dallarda üç adaylıkla, Akademi Ödülleri tarihine, hatırı sayılır bir başarı abidesi olarak düşüleceği şimdiden kesin ya, büyük ihtimalle hiçbirini kazanamayacak.
Akademi, yiğitliğe halel sürülmesin diye, demokratız ayaklarına, böyle, bu denli ve bu açıdan (ABD’nin işine gelmeyen açıdan) siyasi filmlere prim verir(miş gibi yapar) ama öyle kolay kolay ödül vermez zira.
George Clooney, şaşıradursun, bizde malûm, bu George Clooney-Abdullah Gül benzetmesi, pek eğlenceli bir film olarak taaaaaaaaa ne zamandır vizyonda.
Ne denir?.. "Allah benzetmesin" mi, "Allah bir gün onu da nasip eder inşallah" mı?
Hadi diyelim ki dedik... Hadi hatta, diyelim.
Biz lafı ortaya salalım. Artık kim üstüne alınırsa, alınsın... (Sormayın, büyüyünce siyaseten doğrucu olacağım! Bir ben, Gwyneth Paltrow, o kıvam!!!)