Boş bir İstanbul ve sultanlar...

Fi tarihinden beri bahsini açasım var; olamadı gitti... Basiret bazen böyle bağlanıyor.

Bayramın da etkisiyle midir nedir (Sizin cumartesi okuduğunuz bu satırlar çarşamba günü yazılıyor efen’im. Bayramın son günü yani... Bu arada biraz geç oldu ama geç olsun güç olmasın: Geçmiş Şeker Bayramınız kutlu olsun.) bu hafta, yerimiz de dar olmasına rağmen, Sultanlar Aşkına hakkında yazmaya karar vermiş bulunuyorum.

Bayramın etkisi derken; tenhalık sayesinde, "Ha, bu da böyle bir şehirdi di mi?" idrakı geliyor bünyeye; ondan bahsediyorum. İstanbul, İstanbul olmaktan çıkıyor, daha doğrusu tam da kendine geliyor ya bayramlarda. Bu sene durum tavan yaptı. Şehir, nötron bombası yemiş gibi. Yollar öylesine boş ki, trafik niyetine Fatih’in gemilerini Barbaros Bulvarı’ndan geçirmeniz bile mümkün... Tıkır tıkır yürürler valla... Geniş geniş, ferah ferah... (Evet, lafı bir yerlerden Can Atilla’nın klibine getirmek için perende attığımı kabul ederim...)

Can Atilla’dan bahsetmek için hakikaten yerimiz dar. Zira kendilerinin, "69 doğumlu biri kariyerine bunları nasıl sığdırır" diye düşündüren pırıl pırıl CV’sinin tamamını buraya almaya kalksak, ilansız bir sayfa gerekir.

Ferhunde Hanımlar, Bizim Evin Halleri, Şaşıfelek Çıkmazı benzeri 40’a yakın dizinin, Gayriresmi Hürrem, Kuvayı Milliye Destanı, Yer Demir Gök Bakır gibi bir o kadar da tiyatro oyununun, Atatürk ile Tanrıların Tahtı Nemrut’un da aralarında bulunduğu daha da çok sayıda belgeselin, Sır Çocukları, Bir Erkeğin Anatomisi, Kuruluş-Osmancık gibi birçok sinema filminin müziklerini yapmış bir müzisyenden söz ediyoruz.

98 Avni Dilligil Tiyatro Ödülü, 2002 Sanat Kurumu Yılın Sanatçısı Ödülü, 2004 Afife Jale Ödülü sahibi bir müzisyenden söz ediyoruz.

Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı, yüksek lisans, yaylı sazlar bölümünden mezun olduktan sonra iki sezon Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda görev yapmış, ’92 yılında yayınlanan Bilinçaltı’ndan bugüne, yurtiçinde ve yurtdışında Hollanda, İngiltere, Almanya, Fransa, Polonya, Rusya, ABD, Norveç, Kanada gibi ülkelerde toplam 11 albüme imza atmış bir müzisyenden söz ediyoruz.

HEP TATİL OLSA

Ki şimdilerde, müzik kanallarında, kendilerinin Cariyeler ve Geceler ile başlayan, Anadolu tarihini anlatmayı hedefleyen bir üçlemenin ikinci ayağı olduğunu söylediği "1453- Sultanlar Aşkına" albümüyle aynı adı taşıyan şarkısının klibini izliyoruz.

Sultanlar Aşkına’nın klibi de öncekiler gibi bir animasyon klip ve İstanbul’un fetih aşamasını anlatıyor. Vokalde Ayça Dönmez tarafından seslendirilen çok güzel bir şarkı eşliğinde...

Demem o ki, nasılsa Can Atilla’nın "müzikal yolculuk" hikáyesi devam edecek. Üçlemenin ilerleyen ayaklarında bilahare görüşürüz. Şimdilik teaser vermiş olalım. Daha yol uzun, bir sonraki klipte, Allah’ın izniyle İstanbul’u fethedeceğiz.

Bendeniz yarın itibarıyla İstanbul’u fethedecek İstanbulluları düşünmekteyim daha ziyade. Çıkıp son bir kez şöyle uzun uzun bomboş yollara bakayım diyorum. Biraz hüzünlü bir havası da oluyor olmasına ya, tatil dönemlerinde İstanbul’a bayılıyorum...
Yazarın Tüm Yazıları