Senenin ilk günü kafayı yastıktan kaldırıp da gazete okumaya mecali olan herkese selam çaktıktan sonra sormak isterim: Başınız ne durumda bakiim? Ya mide, ya mide?..
Ben henüz buna cevap verebilecek durumda değilim zira bu yazı, yılbaşı dolayısıyla öne çekilen program sağolsun, perşembe bile değil, çarşamba günü yazılıyor.
Programa Yeni Yıl ekinin yazısı da eklenince demek oluyor ki Ebru Çapa Köşekotaj Atölyesi, günde iki yazı attırıyor.
Yeni yıla girerken özgüven cilalamak adına kendi omzumuzu şöyle bir sıvazlayıp, ‘Afferin sana çalışkan yumurcak’ diyelim ve hatta cılkını çıkartalım: Bu şişko kendiyle gurur duyuyor!
Neyse işte... Akşam yatmadan evvel alka-seltzer’inizi içmiş olduğunuzu umalım. Sabah içmek kifayetsiz bir durum. Ben şu anda sadece o gece bunu yapabilecek derecede şuur sahibi olabilmeyi umabiliyorum.
İlaveten, şu önümüzdeki cümlemiz için şahane bir sene olur diye de umalım, konuyu umuda boğmuş bir şekilde kapatalım.
Yeni yıl adeti olduğu üzre, geçtiğimiz yıla dair bir değerlendirme yapmaya karar vermiştim ki Tolga’nın da aynı şeyi yaptığını gördüm. Bir sayfaya iki top listesi fazla gelir, topluğun álemi yok diye vazcaydım.
Yine de söylemeden geçemeyeceğim, ‘Yılın En İyi 10 Albümü’ listesi yapmak gerekse, şahsi listemde ilk üç sıraya Mor ve Ötesi’nin Dünya Yalan Söylüyor’unu yerleştirirdim.
Evladiyelik albüm bu mudur; budur...
Bir albümden hiç mi bıkılmaz; bıktırmayan Mor ve Ötesi bıktırmıyor kardeşim.
Mor ve Ötesi’nin, Cambaz ve Fikret Kızılok cover’ı Sevda Çiçeği’nin ardından klibi yayınlanmaya başlayan üçünücü şarkısı, Bir Derdim Var oldu ki çok da iyi oldu.
Çağan Irmak’ın ilk sinema filmi Mustafa Hakkında Her Şey’in soundtrack’inde de yer alan ve 41. Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Şarkı ödülünü kazanan Bir Derdim Var, bana sorarsanız, filme dair en iyi şeydi.
Klibin yönetmenliğini, Sevda Çiçeği’ni de çekmiş olan Murad Küçük üstlenmiş. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde yapılan ve iki gün süren çekimlerde fizik laboratuvarları fon olarak kullanılmış.
Ve 35 mm’lik kamera ile yapılan çekimlerde grubun performansı, iki ve dört kat hızlı çalınarak çekilmiş.
Bu kadar teknik bilgi herhalde yeterlidir, dalağını yarmanın da lüzumu yok.
Şarkıya gelince, bilenler biliyor, Mor ve Ötesi’ni takip eden kitle, her konserde şarkıyı koro hálinde söylüyor:
‘Bir derdim var, artık tutamam içimde / Gitsem nereye kadar? / Kalsam neye yarar? / Hiç anlatamadım, hiç anlamadılar / Herkes neden düşman? / Herkes neden düşman? / Unuttuk hepsini, Nuh’un nefesini / Gelme yanıma, sen başkasın ben başka / Bak bu son perde, oyun yok bundan sonra / Işık yok, hiçbir şey yok / Bir derdim var, tutamam içimde.’
Dertsiz bir yıl olsun be... Bu yıl Noel Baba’dan dileğim budur: İki satır iç huzuru...
Mor ve Ötesi’nin Az Çok’ta dediği gibi:
‘Su damlası gibi hayat, özgürüm / Islak, çıplak, pırıl pırıl bir damla içimde / Uzak bir ışık, bir çığlık gibi / Çağırıyor beni / Biliyorsun az çok / Görüyorsun her şeyi / Az çoktur.’
Az olsun, bizim olsun. Şebnem Ferah’ın demiş olduğu gibi ‘Damlalarda yüzmek gibisi yok’tur.
Dertsiz bir yıl dilerim:
Yeni yılın ilk gününde anarak canınızı sıkmaktan imtina ettiğim her türlü feláketten çok uzak yerlere düşen güneşli bir akşamüstü gibi...
Gülücüklü bir dost muhabbeti gibi...
Bu arada... İki arada bir derede...
Sidik yarışına dönüşmeyen bir dilim aşk da fena olmazdı tabii...