Bugün dersimiz aşk; ey okur... Yine... Çıkarın káğıtları, yazılı yapacağım. Kendini bilirkişi zanneden kendini bilmez sıfatıyla...
Sınavdan geçer not alanlar, şu-şu-şu hattan, bu-bu-bu numaraya SMS mesajı atsınlar. Aralarında yaptığım çekilişle, şanslı katılımcılara ‘aşk ehliyeti’ vereceğim.
‘Cezai ehliyeti yoktur çünkü yazık, delidir ama bak, bir aşık olur, parmaklarınla birlikte kafayı da yersin’ manasında...
Tamam, biliyorum, saçmalıyorum. Ama aşk dediğinizin salt fikriyatı bile kafayı sıyırmak için yeterli azizim.
Ve pardon yani; piyasada yapılan şarkıların yüzde 99,9’u aşk üzerineyse bu naçar kulunuz ne yapsın?
Daha önce de üzerine hayıflanmış olduğum üzre, pazar günleri aşk yazan gazeteci erkek türünün cumartesi günleri aşk yazan gazeteci kadın versiyonu gibi bir şeye dönüştük.
Cumartesi eki için klip yazmak gerekiyor ve durumumuz da budur; o kadar. Konu aşktan geçiyor. İmza; işte bildiğiniz Hıdır...
Pamela Spence’in Şehir Rehberi albümünden klibi çekilen ikinci şarkı olarak Aşk Sevgiden Beter geldi huzura.
E, hazır olay da takside geçiyor; ben sırf transportasyon aracıdır hesabına bu dolmuşa binmez miyim? Binerim.
Albüme methiyemizi önceden döşenmişliğimiz var zaten; dolayısıyla o kısımdan vazcayalım, yokgeçelim.
Şarkı, albümün, İstanbul bir tarafta dursun, bence en güzel şarkısı.
Taş gibi gerçek: ‘Aşk sevgiden beter; düşman aslında tüm sevenler! / Gönül hep yok etmek ister; ölmek bir ömür boyu mu sürer?’
Nakarata gel...
Bodoz dalalım: Konu takside geçiyor.
Eh, bir şehir albümünden, yani Şehir Rehberi isimli bir albümün içinden bir taksi geçmeseydi, ayıp olurdu zaten.
Bu aralar Rıza Çalımbay’a yapılan ayıp üzerine yazılanlar her bünyenin istiap haddini aşar, en azından benimkini aştı; şu ayıp mevzuunun da üzerine gitmeyelim oldu olacak.
Aşk Sevgiden Beter’de Pamela Spence, bir taksi şoförünü canlandırıyor. Bir neşeli kalabalık; bir nev’i ‘duyan deli binmiş’ háli ki müşteri olarak rol alan kadronun çoğunluğu, Pamela Spence’in de kadrosunda yer aldığı Mucizeler Komedisi’nin oyuncularından oluşuyor:
Bunların yanında Şafak Ongan, Pamela Spence’in ilk klibinde de rol alan kardeşi, Ankara Devlet Opera ve Balesi baletlerinden Oliver Spence, modacı Ümit Ünal’a benzettiğimiz ama emin olamadığımız ve kim olduğuna uyanamadığımız birkaç kişi daha var.
Sözler fakat, Schopenhauer’ın parmak kaldırmış bir şekilde mezarından fırlayıp, ‘Affedersiniz, benim de bir sorum olacaktı!’ şeklinde dile gelmesine neden olabilecek türden:
‘Ya bende sevdiğin şeyden dolayı benden nefret ediyorsan? / Kimyasal bir sebepten ötürü, beni sevdiğini söylüyorsan? / Yaşam gücümün çokluğuna şaşırıp her an benle yarışıyorsan? / Tüm bunları düşünmekten korkup ‘Erkeğim erkek!’ diyorsan? / Beni beni, beni beni, bu tip düşünceler baştan bitirdi / Beni beni, beni beni, korktuklarım hep başa geldi...’