Sözün bittiği yerdeyiz. Memleketin ahvali, Tanrı Kent filmini aratmaz olmuş, çocuk çeteleri, okulda şiddet almış başını yürümüş, kapkaç çetelerinde kullanmaktan şantajla pornoya zorlamaya, tecavüzden işkenceye kadar her türden çocuk suistimali ayyuka çıkmış, peşpeşe çocuk intiharları yaşanır olmuş...
Ülkenin Milli Eğitim Bakanı’nın ede ede ettiği lafa gel: "Büyütmemek lázım!"
Sistemli bir şekilde bize kafayı mı yedirtmeye çalışıyorlar, yoksa onların kafası için mi endişelenmemiz gerekir, karar vermekte inanın güçlük çekiyorum.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’e soracak olursanız, yine olan biten ne varsa, suçlusu medya. Muğla’da dile geldiğinde şöyle buyurageldi: "Okullarda yaşanan bir-iki olayı büyütmemek gerekir. Şiddet olaylarına medyada büyütülerek yer veriliyor. Öğrencinin gazetede manşet olması, sayfa sayfa resimlerinin yayınlanması, o insanları teşvik eder. Olaylar artacak."
Oturduğunuz yerde öyle gef gef gerinerek oturur, olaylar artınca da; "Bakın, biz demiştik; medya büyüttü, olaylar arttı" filan dersiniz. Yaparsınız siz... Öngörü sahibi bir sorumluluktan muaf muktedir olarak, haklı gururunuzla, gerim gerim gerinirsiniz. Hatta Allah bilir, haklı çıktınız diye sevinirsiniz...
Nedir bu yaşadıklarımız; şaka olabilir mi, şakaya gelir mi?
Türk Eğitim-Sen’in ülke genelinde 7 ve 8. sınıftan 1136 öğrenciyle uyguladığı ankete göre, öğreciler arasındaki sözlü, fiziksel ve cinsel taciz oranı yüzde 92!
Sadece yılbaşından bu yana, yani hepi topu üç ayda yaşanan hadiseleri, kabasından birkaç örnek vermek amacıyla arşivleri şöyle bir tarayalım mı:
11 Ocak: Konya’nın Meram ilçesinde, iki çocuk arasında çıkan silahlı kavgada ağır yaralanan V.K. (14) kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
16 Ocak: Adana’da 6. sınıf öğrencisi M.Ü. (11) ve V.E. (16) kendilerini odalarının tavanına, Batman’da 5. sınıf öğrencisi N.Ş. (13) merdiven boşluğuna bağladığı iple asarak intihar ettiler.
13 Şubat: Bursa’da kız arkadaşlarıyla Kültürpark’ta oturan iki lise öğrencisi, yanlarından geçerken laf attıkları gerekçesiyle tartıştıkları öğrenciler tarafından bıçaklanarak yaralandı.
22 Şubat: Samsun’da bir lisede öğrenciler arasında çıkan kavgada, bir öğrenci, bıçakla bacağından yaralandı.
23 Şubat: İzmir’in Boğaziçi semtinde, çok sayıda kapkaçtan sabıkalı 12 yaşındaki zanlı, Mimar Sinan İlköğretim Müdürü ve güvenlik görevlisini bıçakla yaraladı.
4 Mart: Adana’da bir kız çocuğu, parkta gezdirdiği köpeğini izinsiz sevdiği gerekçesiyle yaşıtı kızı bıçakla yaraladı.
6 Mart: Bursa’nın Osmangazi’de 6. sınıf öğrencisi, aynı okulda bir çocuk tarafından bıçaklandı. Ankara’da futbol topu yüzünden lise öğrencileri arasında çıkan kavgada dört öğrenci bıçakla yaralandı. Adana’da Milli Eğitim Bakanlığı’nca düzenlenen Futbol Yıldızlar ve Gençler İl Birinciliği müsabakalarının ardından çıkan kavgalarda iki öğrenci bıçakla yaralandı.
8 Mart: Konya’da bir ilköğretim okulunun bahçesinde dört öğrenci arasında çıkan bıçaklı kavgada iki öğrenci yaralandı.
10 Mart: Adana’da bir öğrenci, sokakta karşılaştığı okul arkadaşını "ters bakma meselesi" yüzünden bıçakla yaraladı.
12 Mart: Adana, Kozan’a ilköğretim 8. sınıf öğrencisi T.D. eniştesinin tabancayla intihar etti.
16 Mart: Erzurum’da bir lise önünde iki öğrenci grubu arasında çıkan kavgada üç öğrenci yaralandı.
17 Mart: Adana’da bir ilköğretim okulu öğrencisi futbol maçı sırasında tartıştığı arkadaşları tarafından bıçaklandı.
20 Mart: Bingöl’de 48 saat içinde, yaşları 9-19 arasında değişen ikisi genç kız beş çocuk intihar etti. 9 yaşındaki H.K. ile 14 yaşındaki H.B. av tüfeğiyle kendini vurarak, 18’lik S.Ç. tavana bağladığı iple kendini asarak, 19 yaşındaki M.S. Murak Nehri’ne, 17 yaşındaki F.B. ise Zerik Gölü’ne atlayarak hayatlarına son verdi.
22 Mart: İstanbul Beşiktaş’taki bir ilköğretim okulunda bir öğrenci, tartıştığı bir başka öğrenci tarafından bıçakla kalbinden yaralandı.
Geçen hafta Milliyet Gazetesi’nde yayınlanan Ümran Avcı ve Burcum Devrez imzalı Okul ve Şiddet dosyasında öğrencilerin ağzından manzara şöyle aktarılıyordu:
R.G. (16): Kapının önünde polis bekliyor. Ama polis bir şey yapamaz ki. Boğazına bıçağı dayarsın, gider. Şimdi siz buradasınız diye bizi buradan uzaklaştırmaya çalışıyorlar.
Lise son öğrencisi Mamigo lakaplı A.Y.: Bana okulda kimse karışamaz. Dört yıldır bu okuldayım. Eee, háliyle bir ağırlığımız var. Kimse yolumu kesemez.
Bir öğrenciyi bıçakla yaralayan 14 yaşındaki M.K.: Arkadaşım ’Sen kızlara niye karışıyorsun?’ dedi. Ben de karışmadığımı söyledim. Sonra ikinci defa sınıfa girip ’Seni döverim’ dedi. O anda kavga çıktı. Arkadaşımın bende bir bıçağı vardı. Bir anda gözüm karardı ve bıçağı çıkartıp üzerine yürüdüm. O sırada bir kargaşa oldu. Karşıma başka bir arkadaşım çıktı. Bıçak ona saplandı. Sonra bıçak yere düştü. O anki sinirimle elimde silah olsa kafasına sıkardım.
Ama nedir? Büyütülecek bir şey yok. Abartmayın.
Bu çocuklar büyüyüp üreyecek. Bu ülkenin geleceğini belirleyecek. Kendilerine uygulanan, birbirlerine uyguladıkları şiddeti, bir sonraki nesle geçirecek.
Ama nedir? Büyütülecek bir şey yok. Abartmayın.
Bu gidişata bir an önce, acilen, ivedilikle, hemmen, hatta dün, bir çare bulunmalı. Bu da okulların kapısına sivil polis yığarak, her çocuğun kuyruğuna bir polis takarak yapılmamalı.
Hazır günah keçisi bulduk hesabına, "Kurtlar Vadisi’ni izliyorlar, böyle oluyor" kolaycılığına kaçılmamalı.
Medya olayı büyütüyor gibi, artık sıfatlara sığmaz sığlıkta yanıtlar vermeyen, koltuğunu basen çevresinin genişliğiyle değil, hakkıyla dolduran, ar damarı olan yetkililer bulunmalı.
Ve medya olmasa gümrükleri, medya olmasa maliyeyi, medya olmasa iç ve dış ilişkileri, medya olmasa sanayiyi, medya olmasa ulaştırmayı, medya olmasa kültürü ve turizmi, medya olmasa şunu bunu, medya olmasa memleketi, ah ne güzel, ah ne şahane, ah vallahi de cillop gibi idare edecek, pek bi’ sayın hükümet yetkilileri, madem ki gazetelerde okuduklarından pek hoşlanmıyorlar, gidip uzuuun uzun aynaya bakmalı.
Orada görecekleri de başka bir şey olmayacak; ayrı...
İDŞP
(İlahi Dedirten Şuursuzlar Partisi)
Başkan Adayı
Düzenli aralıklarla Tuğba Özay’dan bahis açmayacağıma dair kendi kendime söz veriyor, yeminler ediyorum ve fakat her seferinde tövbemi bozuyorum. Ama Allah aşkına, insan böyle bir şeye nasıl kayıtsız kalabilir?..
Kaçıranlar kaçırmayanlara anlatsın: Solculuğu kendinden menkul en bi’ CHP’li Tuğba Özay Hanımefendi, tv8’deki Yavuz Seçkin ve ekibinin hazırladığı Joker programında, arkadaşı Vatan Şaşmaz’ın da yardımıyla fena ebelendi.
Ekip, CHP’nin şimal yıldızı ya, yeni kurulan GİP (Güzel İnsanlar Partisi)’e transfer etmek için Özay’a teklif götürdü.
Özay’ı GİP İstanbul binasına çağırıp, "90-60-90 bir Türkiye" sloganıyla yola çıktıklarını ve onu direkt genel başkan yardımcılığına getireceklerini söylediler. Beş yıl içinde genel başkan, 10 yıl içinde de başbakanlığın garantisini verdiler ve bilin bakalım: Tabii ki Özay, teklif oltasına 90-60-90 ölçülerinde bir sazan misali atladı.
ÜSTELİK: O da gelecekte DİP (Dayanışan İnsanlar Partisi) diye bir parti kurmayı düşünüyormuş. Dolayısıyla bu teklif, hayatının en önemli tesadüflerinden biri olmuş!!! Parti yetkililerine teşekkür üzerine teşekkür eden Özay, bu şerefli vazife için kendisini uygun görmelerinden büyük onur duymuş. Aktif siyasete daha ilerki yıllarda atılmak istediği hálde gördüğü ilgi ve organizasyonun büyüklüğünden etkilendiği için böyle bir teklifi asla kaçırmak istemezmiş. O kadar etkilenmiş ki parti yetkilileriyle birlikte parti marşını bile söylemiş!!!
Hadise başlı başına bir nev’i fıkra olduğu ve her zamanki gibi sayesinde nutkum tutulduğu için ben başka bir şey söyleyemiyorum. Allah’tan kendilerine bir nebze içgörü niyaz eylemesini diliyorum.