Dedelerinden aldıkları bayrağı zirveye taşıdılar

Bu haftaki röportaj konuğum 1955 Yılında kurulan Madenci Kahve’nin Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Madenci.

Haberin Devamı

 Dedelerinden aldıkları bayrağı zirveye taşıdılarFotoğraf: Sude UÇAROĞLU (DHA)

 

Bu haftaki röportaj konuğum 1955 Yılında kurulan Madenci Kahve’nin Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Madenci.

İlkokul yıllarında çalışmaya başlamış. Öyle zorlamalarla filan değil, baya baya isteyerek… Hem çalışmış hem de okumuş. Babasının tek istediği “Okuyun ama Adana olsun…” 4 kardeş de babalarının bu isteğini geri çevirmiyor. Hem okuyup hem çalışıyorlar.

 

Biri Gıda Mühendisliğinden, ikisi İşletme Fakültesi’nden, erkek kardeş de Makine Mühendisliği’nden mezun oluyorlar ama hepsi de Çukurova Üniversitesi’ni kazanıyorlar, mezuniyetten sonra da işlerinin başına geçiyorlar.

Haberin Devamı

Baba Nurullah Madenci rahmetli olmadan önce de iş dağılımı yapıyor. Rahmetli olduktan sonra da anne Işıl Madenci Yönetim Kurulu Başkanı olarak devam ediyor.

Şimdi bir fabrikaları, “Madenci Kahve” olarak 3 şubeleri ve kahvenin dışında üretim yaptıkları ürün çeşitleriyle yollarına devam…

 

Hikâye dede Mehmet Madenci ile başlıyor… 5 Ocak Meydanı’nda küçücük bir dükkânda av malzemeleri satıyor. Babaanne de kahve kavuruyor, satıyorlar. Tam da o yıllarda Türkiye’de Türk Kahvesi satışında sıkıntı oluyor, Tekel getirmiyor. Babaanne ortaya çuvalları çıkarıyor… Ve marka ortaya çıkıyor.

Buyurun birlikte devam edelim…

 

 

Zeynep Madenci kimdir biraz sizi tanıyalım?

1980 Adana doğumluyum. İlkokuldan itibaren de çalışıyorum.

Çok erken yaşta?

Evet ama eğitimimi de tamamladım. Çukurova Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. Hatta tek tercih yaptım, o da geldi.

Neden?

Birincisi hem çalışıp hem de okumak istiyordum. Gerçi sadece ben değil, kardeşlerim de tek tercih yazdı. Çukurova Üniversitesi olacak, işle ilgili bir bölüm olacak aynı zamanda ikinci öğretim olacak ki gündüz çalışabilelim, akşam da okula gidebilelim diye.

Haberin Devamı

Bu şartların sebebi ne peki?

Babam bu işle tek başına ilgileniyordu, markayı da bugünlere hani getirmiş, emek vermiş. E bizden başka da ona yardımcı olabilecek kimse yoktu. Bütün kardeşler olarak işimizi de seviyoruz, ailemizi de. Bu şekilde biz de destek olmuş olduk. Beni ilkokuldan sonra yanına aldı zaten. Mecburiyet olarak hissettirmedi, bana işi sevdirdi.

En küçük siz misiniz peki?

Hayır, en büyük kardeş benim. 4 kardeşiz. Üç kız, bir erkek kardeşiz. Zümrüt Madenci, Gıda Mühendisliği okudu. Sedef Madenci, işletme mezunu. Muhammet Madenci, Makine Mühendisi.

Herkes şimdi bu şirkette mi?

Anneniz de Yönetim Kurulu Başkanız mı?

Aynen, annemiz Işıl Madenci başımızda, büyük patroniçemiz o. (Gülüyor)

Haberin Devamı

Aslen nerelisiniz?

Adanalıyız.

Madenci kahvenin hikâyesi nasıl başlıyor?

Kurucumuz Mehmet Madenci, dedemiz. Babam da Nurullah Madenci. Maalesef 8 sene önce kaybettik. En başa dönersek, 1955 yılında av malzemesiyle bizimkiler işe başlamışlar.

Nerede?

5 Ocak Meydanı’nda. Hilal Han İş Merkezi var, kuruluş yerimiz orası. Daha sonra markete çeviriyor, Babaannem evde kahve kavururmuş. Dedem de dükkâna götürür satarmış. Bir personel ve bir dükkân düşünün. O personelimiz çocukken başlamış çalışmaya ve hala da bizde çalışır. İşte babam askerden geldikten sonra dedem vefat ediyor, belediye o zamanlar dükkânın olduğu yeri de yıkıyor, babam da bu dükkânı alıyor. (Çakmak caddesi girişi) Buradan sonra da işler alıyor başını gidiyor.

Kaç şube var?

Üç şube.

Haberin Devamı

Tamam, av malzemeleri var ama patlama noktası ne?

Türkiye’de kahve bulunamadığı zaman oluyor. O yıllarda kahveyi Tekel getiriyormuş. Bir dönem devletin izlediği politikadan dolayı getirmemiş. Ülkede kahve yok! O dönemlerde de dedem “Ne satsak, nasıl yapsak?” diye düşünürken, babaannem dolabı bir açıyor 2-3 çuval kahve! Eski zaman kadını işte, her kavurmada bir fincan kahve köşeye ayırmış. Dedem bunu çıkarıyor, herkese paylaştırarak satıyor.

Nasıl yani?

Her müşteriye 50 gramdan fazla satmıyor.

Ne yapıyor peki zamlı mı satıyor?

Hayır, fiyat da aynı.

Ne kadar süre idare etmiş kahve satışı?

Çok fazla değil, 1-2 gün kadar satmışlar. Zannediyorum şehirde duyulmamız da o sırada başlıyor.

Haberin Devamı

Yani marka olmanın ilk adımı mı?

Aynen. Bir de kahveye hile karıştırmamasının etkisi de var.

O yıllarda içecek alternatifi de yok. Evde yapılan limonata, ayran, çay varmış. Değil mi?

Aynen! Gazoz varmış bir de.

Sohbetimiz sırasında logonuzdan bahsetmiştiniz. Detay alabilir miyim?

Taaaa o yıllarda düşünün, 1955 yılında logomuz varmış bizim! Küçücük bir bakkal dükkânının logosunun olması büyük bir şey bence...

Peki o logo ile devam mı yoksa yenilendi mi?

5 sene öncesine kadar o logo kullanılıyordu. Şimdi biraz değiştirdik. Logomuzda bir dede figürü var. O dede de bizim ilk çalışanımızın resmi. Yeni logoda da değiştirmedik. Evden, dükkâna at arabasıyla kahveyi taşıyan ilk çalışanımız, Halo Dayı. Mesela dedem logoyu, babam da ambalajı düşünmüş ve yaptırmış. Ki ambalaj yoğunluk olarak ulusal markalarda olurdu. Babam da bunda adım atmış.

Demek ki dede de babanın da ufku açıkmış?

Aynen! Babam da Ticaret Lisesi mezunuymuş. Risk alabilen bir insandı.

Dedelerinden aldıkları bayrağı zirveye taşıdılar

Küçük yaşta işe başlamışsınız. Var mıydı hayaller?

Vardı tabii. Mesela lisedeyken Capital dergisini okurdum. “İlerde bu derginin kapağına çıkacağım” derdim.

Çıktınız mı?

(Gülüyor) Ekinde çıktım. Firmayı ulusal yapma hedefimiz var, inşallah olur.

Şimdi fabrikanız var değil mi?

Evet, Ceyhan yolu üzerinde.

Sadece kahve mi üretiyorsunuz?

Hayır. Kahve, baharat, nar ekşisi, un grubu, pasta malzemeleri, limon sosu... Üçü bir arada, sahlep…

Sizin çocuklar da başladı mı çalışmaya?

Henüz küçükler. (Gülüyor) Ama hepsi fabrikaya da, dükkâna da geliyorlar. Ben mesela doğum yaptım bir hafta sonra çarşıdaki dükkâna çocuğu alıp geldim.

İşi devam ettiren kaçıncı kuşaksınız?

Üçüncü kuşak.

Babanızı tanımlayın desem?

Ben gerçekten baba aşığı bir insanım. O kadar özel bir insandı ki. Rahmetli olmadan önce iş dağılımı yaptı. Rahmetli olduktan sonra da işle alakalı hiçbir şey aksamadı. Sanki varmış gibi işler güzelce devam etti. Bir şey sorardım, “Ne yaparsan yap” derdi. Sonrasında da sormazdı. Yetkileri sonuna kadar verirdi. Çok ani vefat etti, 46 yaşındaydı ve ilk kalp krizinde aramızdan ayrıldı.

Düşünsenize herkesin güzel anlarındasınız? Dertleşirken, kız istemede… Her şeyde!

(Gülüyor) Evet.

Anne geliyor mu?

Evet, inanılmaz güçlü bir kadın. Finans işlerimizle ilgileniyor.

Şubelerinizden biri de kafe şeklinde öyle mi?

Evet, Gazipaşa Mado sokağındaki şubemiz. Gelen giden “Miss gibi kahve kokuyor, ne var kahve yapsanız” dediler. Tamam o zaman dedik. Tepsi şahsa özel hazırlanıyor. Küçük bir tabela var “Sude Hanımın kahvesi” diye geliyor, içinde minik bir kâğıtta falı var. Böyle bir sunum sayesinde sağolsun sosyal medyada inanılmaz öne çıktı. Mesela Foursquare’da 6 masamızla birinci çıkmışız! Ki gerçekten ticari beklentimiz, kaygımız yoktu. Ama şimdi katkısı büyük…

Şimdi hedefiniz ne?

Bir anca açılalım, bir anda büyüyelim diye hırslarımız yok. Yavaş büyüyoruz belki ama sağlam adımlarla ilerliyoruz.

Son olarak eklemek istedikleriniz?

İnşallah 2017, 2016’nın zorluğunu unutturan güzel bir yıl olur. 

Yazarın Tüm Yazıları