Paylaş
İlan olunur AF çıktı...
Mahkumlar mutlu, can yaktıkları ve onların yakınları hüzünlüydü. Bir de, bu affın gözardı edilen başka yönü vardı. Onu da geçen gün gazeteler yazınca eksik tamamlandı. Cezaevlerinde işler yarım kalmıştı... En yakın misal; Antalya E Tipi Yarıaçık Cezaevi... Cezaevindeki seralar bakımsız, atölyeler sessiz, yarım bırakılmış işler orta yerde, adliyedeki çay ocakları bile çalışamaz durumda. Çünkü, içeride bu işleri yapacak mahkum kalmadı.
Peki, şimdi ne olacak?
Yarın birgün, gazete sayfalarında Adalet Bakanlığı tarafından verilmiş şöyle bir ilan görebilirsiniz;
MAHKUM ARANIYOR
‘‘Antalya Cezaevi'nde karın tokluğuna çalışacak, seracılıktan anlayan, domates, biber, patlıcanlara gözü gibi bakacak mahkumlar aranıyor.’’
Veya, şu türden başka ilanlar da gözünüze çarpabilir;
‘‘Olası bir erken seçim için seçim sandığı yapacak mahkumlar, Antalya Cezaevi sizi bekliyor.’’
Eğer, bir başka cezaevinde mahkumsanız, münhal kadrolara yatay geçiş yapmanız mümkün. Yok, dışarda iseniz, üstelik işiniz gücünüz yoksa ve ilan da ilginizi çektiyse potansiyel bir adaysınız demektir. Cinayet işleyerek ilk adımı atın. Aman dikkat!.. Cinayette kullanacağınız aletler sizin ileride cezaevindeki iş pozisyonunuzu belirleyecektir. Sakın unutmayın...
Nasıl mı?..
Diyelim ki, birini öldürürken çapa, sulama hortumu, tarım ilacı kullandınız. Cezaevine düştükten sonra, gardiyan tarafından size verilen başvuru formundaki, ‘‘Becerileriniz’’ bölümüne rahatlıkla seracılığı yazabilirsiniz.
BAŞVURU FORMLARI
Misal, cinayet aleti olarak keser, çekiç, testere, tornavida, çivi, kalas kullandınız. Başvuru formundaki, ‘‘Marangozhane’’ bölümünü işaretlediğinizde işiniz hazır demektir. Seçim sandığı, okul sırası yapmaya aday mahkumlar arasından mutlaka sizi tercih edeceklerdir. Önemli not... Cinayet işlemeden önce, lütfen cezaevlerini arayıp açık bulunan iş kadrolarını öğreniniz... Ve, cinayette kullanacağınız aleti ona göre seçiniz. Aksi halde, bazı dallardaki kadro fazlalığı nedeniyle cezaevinde işsiz, güçsüz kalabilirsiniz. Örneğin, bu sıralar, mafyavari cinayetlere, terör olaylarına fazla karışmayın... O dallarda kadro şişkinliği olduğundan cezaevinde de işsiz kalmanız mümkün...
İlgilenenlere ilanen duyurulur.
İmza; T.C. Adalet Bakanı H.S.T.
Hayati bir not: İsimdeki kısaltmada verilen noktaların yerini sakın doldurmayın. Eğer, yanlış yaparsanız F Tipi'ne düşmekten sizi ben bile kurtaramam.
dgundogdu@hurriyet.com.tr
TELEFON: (0242) 340 38 38
Topkapı kuşatması
Bayramda Kundu'daki Topkapı'daydım.
Ne havuza girebildim, ne denize... Yağmur soluk aldırmadı. Paltolara sarılıp akşamı bekledik. Daha doğrusu Candan Erçetin'i... ‘‘Elbette’’ parçasıyla yılın starı seçilen sanatçıyı... Gerçi, 2000'de verdiği üç konsere de gittim. İlki Ally'deydi... Gençlerle birlikte izledim. İkincisini halkla birlikte Konyaaltı Açık Hava'da... Üçüncüsünü turizmcilerle Adora'da...
CANDAN COŞTURDU
En keyif aldığım Konyaaltı'ndaki konserdi... Üstelik aynı parçaları söylemesine rağmen... Çünkü, o gün bir başkaydı Candan Erçetin... Gerçek sevenleri, daha doğrusu hayranları vardı orada... Onunla birlikte söyledik tüm parçaları... Sanatçı bu... İzleyenlerden aldığı olumlu tepki, sıcaklık sahnede bir başka yapıyor. Kıpır, kıpır yerinde duramadı o gece...
Aynı Candan Erçetin, bu kez Topkapı'da hop oturup hop kalktı. İnanılmaz enerji dolu biri... Fransızca söylerken ağır kıyafetler seçmişti... İş, bizim bildik parçalara gelince kıyafetini de değiştirdi, hareketlerini de...
Adora'da turizmcilere, bir zamanlar, rehberlik yaparak para kazandığını söyleyen sanatçı, Topkapı'daki tatilcilere ise bir geleneği nasıl yıktığını anlatırken buruktu... Çünkü, ailesinden uzakta ilk kez bayram geçiriyormuş. Ve, ilk kez bir bayramda sahne alıyormuş. ‘‘Biz Arnavutlar buna dikkat ederiz ama bu kez böyle oldu’’ dedi...
Buruktu ama mutluydu o gece...
Hem de çocuklara rağmen... Çevresinden bir türlü ayrılmayan minikler, sonunda ona, ‘‘Değil şarkı söylemek, nefes aldırmıyorsunuz’’ bile dedirtti...
SAHNENİN ORTASINA
Fakat, hiçbir tatilci ana-baba buna aldırış etmedi. Kıllarını bile kıpırdatmadılar. Hatta, çocuklarını getirip getirip sahnenin ortasına bıraktılar.
Düğün salonuna çevirdiler orta yeri...
Bir tek gelinle damat eksikti o gece...
Anlayacağınız, Topkapı, Topkapı olalı böyle kuşatma görmedi...
Yazık, çok yazık...
Evlilik ve zaman
Tansel Tercan, e-mail topuna tutuyor beni... Ne zaman elektronik postaya baksam, birkaç tanesi ondan...
Bir tane geçmiş ki bunu sizlerle paylaşayım istedim.
Misal; evlendiniz... Aradan 6 hafta, sonra 6 ay ve nihayet 6 yıl geçti... Zamanla eşinizle olan diyaloğunuz nasıl değişiyor onu anlatıyor e-mail...
İşte ilki;
6'ncı hafta: Sevgilim, Ayşe telefonda
6'ncı ay : Seni arıyorlar
6'nı yıl : Telefoooon!
İkincisi tatil üzerine;
6'ncı hafta: Bu yaz seni Venedik'e götüreceğim
6'ncı ay : Tatilde Ankara'ya gitsek ne olur?
6'ncı yıl : Niye, evin suyu mu çıktı?
Üçüncüsü ev hali;
6'ncı hafta: Zahmet etme hayatım kapıyı ben açarım
6'ncı ay : Ben açayım mı kapıyı?
6'ncı yıl : Yahu, şu kapıya baksanıza
Ünlü sözler
‘‘Dünyanın en yoksul insanı paradan başka bir şeyi olmayandır.’’
Schaferau
Paylaş