Paylaş
BURNU KAF DAĞINDA
Olmuyor, olmuyor, olmuyor... Günaç efendi, kaş yapayım derken, göz çıkarmaya devam ediyor. Günaç Gürkaynak, şu ‘SKAL’dal kulübün başkanı... Gazetecilerin, ‘‘Olup olmadık!’’ turizmcilerle görüşüp haber yapmasına kızan ve valiye, ‘‘Gazetecilerin uyarılması için’’ dilekçe yazan zat-ı muhterem...
Ben, burnu kaf dağında bu beyefendinin yaptığını eleştirdim ya, ‘‘Madem öyle, al sana da bir tane’’ deyip bana da dilekçe göndermiş. Güya, aklı sıra benimle dalga geçecek. Misal, benim köşeden bahsederken, ‘‘Eğlence sayfasında yayınlanan yazınız’’ diyor. Yazlık sinemalarda satılan eğlencelik çekirdekten bahseder gibi...
AYIBI ANTALYA'YI AŞTI
Satır arasında ise itirafları var. Yaptığı ayıp aslında Antalya'yı da aşmış. Valiye gönderdiği şikayet dilekçesini, Başbakanlık, Turizm Bakanlığı başta olmak üzere bir sürü kurum ve kuruluşa da postalamış.
Bir de utanmadan, ‘‘Bunda bir hata var mı?’’ diye soruyor.
Ve, inceden inceye bir dalga daha geçiyor. ‘‘Sizin iyi bir gazeteci olduğunuzu söylüyorlar’’ diye... Yani, ‘‘Söylüyorlar’’ ın altında yatan, aslında, ‘‘Varsayım’’... Güya, muhterem turizmle ilgili bir kulübün başkanı... Ama, gazeteciliğimle ilgili net bilgisi yok. Sadece, bir yerlerden birşeyler duymuş... Ondan da tam emin değil...
Bunları yazdıktan sonra beni, kulübün, ‘‘Turizm ve Basın’’ konulu toplantısına çağırıyor... ‘‘İlişkileri pekiştirmek için’’ diye cümlenin altını çize çize... Okuyan da, bir ilişki var da, pekiştirecekler zanneder.
Benim gibi eğlence sayfasında yazan, iyi gazeteci olduğu varsayılan birini, hangi akla hizmetle, kulübün ‘‘Turizm ve Basın’’ konulu toplantısına çağırıyor anlamadım.
Yine de bu nazik davetinize teşekkür ediyorum.
Kumbul'un ağzı yanmış
Bekir Kumbul, kendine göre iyi bir yöntem geliştirdi. Bir konuyu kafasında şekillendirdikten sonra, gelebilecek olası tepkilere karşı önceden basının tansiyonunu ölçüyor.
Geçenlerde cümbür cemaat Dedeman'da yemekteydik. Başkan, bizim gazeteci tayfasına yapacaklarını anlatırken, sıra çöplük alanına geldi. Orasını kaldıracağını söyledi. Ama, yerine ne yapacağını dillendirirken, sanki, ‘‘Söylesem mi, söylemesem mi?’’ tereddütü yaşar gibiydi... Sonunda, baklayı da ağzından çıkardı. ‘‘Ben oraya golf alanı düşünüyorum’’ deyiverdi.
Bizim tayfanın suratına baktım. Hiç birinde tepki yok... Ne olumlu, ne olumsuz... Başkan, bizimkilerin yüz ifadelerine bakıp, tepki almaya çalıştı ama nafile...
Kumbul'un, hayallerini önce bize anlatıp fikir alması güzel... Ama, golf gibi, Lara'ya yapılması düşünülen park alanı gibi projelerde, ‘‘Ne dersiniz?’’ demesi hoş değil... Bunlara kim, ne için karşı çıkabilir ki...
BASIN TAYFASI BİLE
Anlaşılan Kumbul'un, MNG'nin Kundu'ya yapacağı golf sahasının izni meselesinde ağzı çok yanmış. Belki de onun için, yoğurdu üfleyerek yemek istiyor. Fakat, ben başkana şunu öneriyorum... İyi proje ve cesur bir yüreğin karşısında kimse duramaz.
Hep olası bir engel olarak görülen bazı basın tayfası bile...
Fazıl geliyor
Ben Kadir Dursun'a ne zaman, ‘‘Muhteşemsin’’ desem, kızarıyor... Hem de kulaklarına kadar... Yahu, nasıl demem... Adam, yine bir ilke imza atmaya hazırlanıyor. Piyano virtüozu Fazıl Say'ı Antalya'ya getiriyor. Hem de Aspendos'a... Fazıl Say, ömrü uçakta geçen bir deha... O ülke senin, bu ülke benim dolaşıyor.
Bizim Kadir'in, onu Antalya'ya getirmeye kafayı koyduğu günü biliyorum. Fikret Otyam'dan, ‘‘Baba, ne olur, bu işe bir el at’’ diye yardım istediği günü de... Fazıl Say, gelip gelmeme konusunda mırın kırın edince, Kadir'in aklına Fikret baba gelmiş. Babanın, Fazıl Say'ın babası ile olan muhabbetini nereden duyduysa artık... O da kıramadı Kadir'i, aradı baba Say'ı ve bu iş oldu, bitti...
Ve, Fazıl Say, Antalyalı ile randevuyu 2 Eylül'e verdi. O gün, eğer bir aksilik olmazsa, Aspendos'ta olacağım. Aksilik olmazsa diyorum, çünkü, o gün benim doğum günüm...
Avukata öneriler
Antalya Baro Bülteni'nde, ‘‘Avukatlara pratik öneriler’’ başlıklı bir yazı okudum. Avukat Ali Koç kaleme almış. Son ayların tartışma konusu olan avukatların cezaevine girişte aranmasına duyulan tepkiyi dile getirmiş. Meslektaşlarına, X-RY cihazını kandırmanın ya da aranmadan içeri girmenin yollarını alaycı bir üslupta bakın nasıl anlatıyor;
Kemer yerine pantolonları ip ile bağlamalı Mahkumlara götürülen ve cihazdan geçmeyen beyaz eşyalar içinde geçmeli. (Örneğin buzdolabı içinde)
Kader kurbanlarına gönderilen halılara sarılarak girmeli Ünlü sihirbaz David'den alınacak yardımla cep telefonu veya tabanca şekline bürünerek girmeli Metal gözlük çerçevesi yerine, kemik, porselen ya da plastik gözlük çerçevesi kullanmalı Metal tokalı ayakkabı yerine spor ayakkabı tercih etmeli Metal Türk paralarının tedavülden kaldırılması için girişimde bulunmalı
dgundogdu@hurriyet.com.tr
TELEFON: (0242) 340 38 38
Paylaş