Paylaş
Savu(r)ma
Bİr insan, ‘‘Kendimi savunacağım’’ derken, savurursa ne olur?.. Komik olur...
Misal mi?.. Aynen aşağıdaki gibi...
Hani, ön koltukları perdeyle burun buruna olan, filmin önüne dakikalarca reklam alan sinema var ya, işte, onun patronu iki sayfa cevap yazısı göndermiş. Plaza Cinemas'ın patronlarından Can Okan'dan bahsediyorum. Üşenmeyip yazmış da yazmış...
Beyefendi, ‘‘Sinemada Kabus’’ başlıklı yazımı üzülerek okuduğundan bahsediyor. Sadede gelmeden önce, muhtereme şunu söylemek isterim. Tabi ki, üzüleceksiniz... Ben o yazıyı, göbek atmanız için değil, üzülmeniz için yazdım zaten...
SAVUNMASI VAR
Bir de, evlere şenlik savunması var beyefendinin. Buyuruyor ki; ‘‘Sinemamıza reklam verilmesinin sebebi, izleyicilerimizin reklam verenin hedef kitlesine uygunluğudur.’’
Aslında, demek istediği kısaca şu; ‘‘Reklamda hedef para kazanmaktır. Öyleyse, bizde o uğurda seyirciyi esirgemeyiz.’’
Amaaaa, şunun farkında değiller. Televizyon izleyicisi reklam başladığında, isterse kanal değiştirebilir. Ya sinemadaki seyirci?.. Dışarı çıkma imkanı var mı?.. Yapacağı tek şey, gözlerini kapatıp, kulağını tıkamak... Bu durumda, karanlığa ve koltuğa mahkum ettiğiniz birine, zorla reklam izlettirmek doğru mu?.. Yani, kuzu kuzu gelir, paşa paşa seyrederler mantığını soruyorum. Tabi ki yanlış...
CEVABINI VERİYOR
Zat-ı muhteremin yazısının satır araları itiraflarla dolu... ‘‘Filmlerin başlangıcındaki reklamların çokluğundan, halkın haklı olarak şikayetçi olduğunu üzüntüyle müşahade ediyoruz’’ diyor.
Eeee, peki, bu gerçeği biliyorsunuz da, o zaman niçin reklamları uzattıkça uzatıyorsunuz?..
Onun cevabını yine kendi veriyor;
‘‘İstanbul, Ankara ve İzmir'de bilet fiyatları 4-6 milyon bizde 1-2 milyon.’’
Türkçe-meal-i; reklam almaz isek, bizde de 6 milyon olur.
Üşünmedik, o konuyu araştırdık. Üstelik, araştırırken, İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya'da aynı filmi oynatan sinemalar olmasına dikkat ettik. Gladyatör filminin gösterimde olduğu İstanbul Maltepe'deki Grandhaus Sineması'na sorduk. Bilet fiyatınız nedir dedik... 2 milyonmuş... Sonra telefonu İzmir'e, İzmir Sineması'na yönlendirdik... O ise 2 milyon 250 dedi... Bir de Ankara'dan Batı Sineması'nı aradık. 2 milyon lira demez mi... Ya, bizimkinde durum nedir diye baktık. Reklam alıyor ya... O yüzden bileti ucuza satıyor ya... Neyse, İstanbul ve Ankara'da 2, İzmir'de 2.250 ise bizim Plaza da sudan ucuz olmalı diye düşündük. Ve, cevabımızı aldık; 2 milyon Törkiş lira...
KOLTUKLAR YAKIN
Gelelim bir diğer meseleye... Koltukların perdeye yakınlığına... Bu konuda ise bakın ne diyor; ‘‘.. Bazı kişilere yakın gelebilir. Sinemamızın devamlı müşterileri zaten tercih ettikleri yerleri bilet alırken, hatta telefonla rezervasyon yaparken bildirmektedir.’’
Yani... Türkçe-meal; Eğer, sinemaya ilk defa gidiyorsanız, kaderinize razı olacaksınız...
Can Okan beyefendinin yazısında, bana garip gelen bir de teklifi var. Şöyle ki; ‘‘Bizim bilgimiz dışında sinemamızda karşılaşmış olduğunuz bir durum var ise, lütfen, bunu da tarafımıza iletin, telafi etmek için gayret edelim.’’
Açıkça, ‘‘Yahu, bizimle bir sorunun varsa halledelim. Perdenin yakınlığını, reklamların uzunluğunu ne diye kurcalıyorsun’’ demiyor da, meseleye böyle diplomatik dille yaklaşıyor.
Vah ki, vah...
Ben, hiçbir şahsi meselemi bu köşeye taşımadım. Eğer, bu sorunu çözmek istiyorsanız tekrar tekrar söylüyorum.
O ön koltukları kaldırın, reklamı da azaltın...
Şimdilik THE END...
Neydi acaba?
Soru, Marshall Bölge Müdürü Kamber Akkurt'tan geldi;
‘‘Satıcının, paket yaparken, ‘İnşallah kullanmak nasip olmaz' dediği, alıcının da, ‘Amin' diyerek karşılık verdiği oldukça pahalı aletin adı nedir?’’
Evet, nedir?..
Ben düşündüm, taşındım bulamadım. Sevgili Kamber'den yalvar, yakar öğrendim. Onun için, benden hemen cevap beklemeyin.
Bir dahaki yazıda, belki...
O da ısrar ederseniz...
Ünlü sözler
‘‘Orkestrayı yönetmek isteyen kalabalığa sırtını döner.’’
James Crook
dgundogdu@hurriyet.com.tr
TELEFON: (0242) 340 38 38
Paylaş