1- AŞIRI TERLEME
Yazın kadınları rahatsız eden sorunların başında aşırı terleme geliyor. Ter kokusu günde kaç defa duş alırsanız alın yakayı bırakmıyor. Ekstra önlem almayı gerektiriyor.
- Birinci önerim: Deodorant kullanmak, yazın da kışın da vazgeçilmez bir gereklilik. Yazın günde birkaç kez duş alındığını düşünecek olursak, her defasında deodorantı yenilemek gerekiyor. Ancak işin püf noktası, deodorantı temiz cilde uygulamak.
Tüm vücut terliyorken sadece koltuk altına deodorant sıkmak çözüm mü diyecek olursanız kısmi bir çözüm olduğunu söyleyebiliriz. Klimalı ortamlarda terleme daha az olduğundan deodorant yeterli olur. Dışarıda çok dolaşır, çok da terlerseniz, tüm vücut terlediğinden yine de rahatsız olabilirsiniz. Koltuk altında kullanılan, antiperspirant olarak adlandırılan ve içinde alüminyum tuzları olan deodorantlar terlemeyi engelleyebiliyor.
Deodorant koltuk altındaki ter kokusunu gidermeye yarıyor. Ter kokusunun oluşmasını engellemek amacıyla günde iki defa kullanılması uygundur diyebiliriz. Özellikle de banyo yaptıktan hemen sonra kullanırsanız, terin ciltten dışarı atılmasını önlemiş olursunuz.
- İkinci önerim: Terlemeyi önlemek için daha etkili yöntemlere ihtiyaç duyuyorsanız, bazı enjeksiyon ve özel ilaçlar yardımıyla koltuk altındaki ter bezlerinin salgı yapmasını geçici olarak durdurabilirsiniz. Bu sayede koltuk altı terlemesi 4-7 ay boyunca durdurulabiliyor.
Koltuk altına uygulanan bu enjeksiyonlar özellikle de bahar aylarında yapılınca tüm yazı rahat geçirmek mümkün olabiliyor.
2- SİYAH NOKTALAR
Ergenlik döneminde başlayan cilt çatlakları bacaklarda, baldırlarda, göğüslerde, kolların içlerinde ve hatta sırt bölgesinde görülebiliyor. Bundan sadece kadınlar değil erkekler de nasibini alıyor ancak onlar bu sorunu kadınlar kadar dert etmiyor. Kadınların cilt çatlakları hak-kında merak ettiği birçok nok-
ta var. Bugün bize en sık sordukları konulara değineceğim.
- ERGENLİKTE BAŞLIYOR: Cilt çatlakları aslında ergenlik döneminde başlıyor. Hızlı büyümenin de etkisiyle gerek kızlarda, gerekse erkeklerde bu sorun oluşuyor. Erkeklerde bel kenarlarında ve sırtta yoğunlaşan çatlaklar kızlarda bacağın üst ve alt kısımlarında, sırtta, göğüste, hatta kol içlerinde ortaya çıkabiliyor.
- GEBELİKTE ARTIYOR: Cilt çatlakları kadınlarda en çok gebelik döneminde görülüyor. Gebelik nedeniyle kadınlar hamileliklerinden önceki kilolarının üzerine çıkıyor. Hormonal denge tamamen değişirken cilt de bu değişiklikten nasibini alıyor. Hiç çatlak olmayan bir ciltte bile çatlaklar oluşabiliyor. Önceden önlem almak, çatlaklar için geliştirilen kremlerden yararlanmak fayda sağlayabiliyor.
- HIZLI KİLO ALIP VERMENİN BEDELİ: Ciltte oluşan çatlakların en önemli nedenlerinden bir tanesi de hızlı kilo alıp vermek. Çok hızlı kilo alan ve hızlı bir şekilde de veren kişilerde cilt, elastikiyetini kaybediyor. Bu nedenle de çatlak oluşumu hızlanıyor, kolaylaşıyor.
- VÜCUT GELİŞTİRMEK ARTIRIYOR: Vücut geliştirme sporuyla ilgilenen kişilerde de cilt çatlaklarına sık rastlanıyor. Aynı hamilelikteki gibi cildin elastikiyeti bozuluyor, kaslar normalinden fazla geliştirildiği için şişiyor, bununla birlikte cilt de geriliyor. Cilt bu olağanüstü baskının etkisiyle çatlaklara meyilli hale geliyor.
- KORTİZON CİLDİ DE ETKİLİYOR: Günümüzde kortizonun çok farklı hastalıklarda kullanımı söz konusu. Ancak her zaman ısrarla vurguladığımız gibi kortizon ilaçlarının doktor kontrolü altında kullanılması, doktora sormadan kesilmemesi gerek. Aksi takdirde birçok yan etki görülebiliyor. Kortizon ilaçlarıyla ilgili en yaygın sıkıntılar arasında kilo alımı ve ödem oluşumu var. Bu ilaçların çatlak oluşumu gibi cildin yapısını bozmaya yönelik etkileri de mevcut.
Estetik ameliyatlar insanların hassas oldukları, sonucundan endişe duydukları, operasyon öncesi, sırası ve sonrasıyla başlı başına özel bir dönemdir. Bu dönemde estetik işlemin boyutu ne olursa olsun insanlar dış görünüşleri konusunda gelecek en ufak eleştirilere karşı bile duyarlılık geliştiriyor.
Tıbbi anlamda yapılan estetik işlemin türüne, boyutuna, kişinin taşıdığı risklere, sağlık durumuna, operasyonun büyüklüğüne göre koruma önlemlerine dikkat edilmesi gerekiyor. Yapılan işlemin sonucuyla ilgili iyi beklentiler içinde olup, pozitif yaklaşımlar sergilenmesi önem taşıyor.
Bu nedenle biz estetik, plastik cerrahi hekimleri, operasyon öncesinde hastamızla ayrıntılı görüşmeler yaparız. Buradaki en önemli soru hastanın ne istediğini tüm ayrıntılarıyla anlamak, beklenti eşiğini ne kadar yükselttiğine bakmaktır. Çünkü ister küçük ister büyük bir işlem olsun, en kötüsü hastanın aşırı beklentili olması, ikna olmuş gibi gözüküp operasyon sonrasında bu aşırı beklentili halini devam ettirmesidir.
Aşırı beklenti yapılan işlem ne kadar başarılı olursa olsun hastanın olumsuz tavırları nedeniyle başarısızmış gibi görülecektir. Bu nedenle hekimler ameliyattan önce ya da muayenehane ortamında yapılan işlemlerden önce sonucun nasıl olacağına ilişkin ayrıntılı bilgi vermelidir.
KISKANÇLIK, ELEŞTİRİ DOZUNUN ARTIRABİLİR
Estetik operasyonlardan sonra yapılan bölgede bazı izler oluşabilir. Bunların derecesi hastadan hastaya, cilt yapısına, kişinin yapısının bunu ne kadar tolore edebildiğine göre değişiklik gösterir. Hastanın tıbbi anlamda da kendisini koruyabilmesi, hekimin tavsiyelerine uyabilmesi için estetik sonrası dönemi nasıl geçireceği önemlidir. Bu dönemde bizim önerimiz kişinin kendisine yapıcı yaklaşan, eleştirel tutumlar içinde olmayan, moral destek vereceği aile üyeleri ve arkadaşlarıyla beraber olmasıdır.
Özellikle de kadınlar arasındaki kıskançlık, zaman zaman eleştiri dozunun kaçmasına, ameliyat olan hastanın bu olumsuz tepkiler nedeniyle moralinin bozulmasına yol açar.
MORAL YÜKSELİRSE İYİLEŞME HIZLANIR
Kadınların günlük yaşamlarındaki konumları, dış görünüşleri, arkadaşları, vücutlarının durumu, doğumlar, erkeklerin tutumu gibi birçok etken, estetik takvimini etkiler. Dolayısıyla da bu sorunun tek bir cevabı yoktur. Sadece bu etkenlerden daha baskın olanlar vardır. Bazı kadınlar başkalarının çirkin olarak ifade ettikleri burunlarıyla mutlu olabilir. Bazı kadınlar ise uzun yıllarını beğenmedikleri özellikleriyle geçirmek zorunda kaldıktan sonra imkanını bulduklarında soluğu estetik cerrahın yanında alır.
Estetiğin zamanını belirleyen en önemli etken, kadınların dış görünüşleriyle ilgili bir düşüş olduğuna ilişkin değerlendirmelerinin yanı sıra eşleri ya da erkek arkadaşlarının olumsuz yorumları da olabiliyor.
Estetiğe götüren nedenler arasında kişinin yaşadığı sosyal çevre, bu çevrenin beklentileri, dayatmaları, aile yapısının özellikleri, ekonomik güç de etkili olabiliyor.
Kadınların iş yaşamına daha çok katılması, işyerinde daha fit bir görüntüyü de zorunlu kılıyor. Özellikle 30’lu yaşlardan itibaren kariyerde gelinen noktayı korumak adına kadınlar estetikten daha çok yardım alıyor. Ancak her estetik isteyene de ameliyat yapılmasını doğru bulmuyorum. Çok güzel bir burnu daha da güzelleştirmek uğruna, nefes alma fonksiyonundan feragat etmeyi göze almak çok mantıklı görünmüyor.
Bazı kişilerde genetik özelliklerden dolayı vücutta daha erken yaşta çöküntüler oluşabilir. Örneğin 25 yaşında olduğu halde genetik yapısı erken yaşlanmaya meyilli olan birinin yüzünde sarkmalar ortaya çıkabilir. Genetik açıdan bu tür bir yatkınlığı olan, 25 yaşındayken 40 yaşındaki kadınlarda olabilecek yüz düşüklükleri, göz çevresi kırışıklıkları görülen bir kadında, bunların oluşumunu azaltmak için koruyucu anlamda bazı tedavilerin yapılması önerilir. Yapılan işlem çoğu zaman 35-40 yaşındaki insanlara yapılan işlemler gibidir. Problemli yapısından kaynaklanan böyle bir destek tedavi sayesinde, ileriye yönelik yaşlanmanın yavaşlatılması sağlanmış olur.
Erken yaşlanmayı kolaylaştıran tek etken genetik geçişler değildir. Çevre şartları da çok değişken olarak erken yaşlanmaya neden olabilir. En önemli çevre şartı kilo alıp vermek ve sigara kullanımıdır. Zaten ailesel açıdan erken yaşlanmaya meyilli olan kişi, bu koşulların da etkisiyle aynı deri yapısına sahip diğer kişilere oranla daha hızlı biçimde bazı sorunlarla karşı karşıya kalabilir. Yıpranma ilk görüldüğü zaman başlanılan ve ofis ortamında bile uygulanabilen küçük estetik işlemler, ileride daha dinamik bir orta ve ileri yaş deneyimi hazırlayabilir. Bu işlemlerin başında son yıllarda çok talep gören botoks geliyor. Botoksun dışında deri altındaki kolajen aktivasyonunu artıran birtakım uygulamalar da yapılabiliyor.
Radyofrekans tedavisinin yanı sıra derinin üst ya da orta seviyesinde etkili olacak lazer uygulamaları da yararlı olabilir.
Yaşlılığın yanı sıra şişmanlık ya da yapısal sebeplerle de ortaya çıkabilen bu problem üç farklı yöntemle ortadan kaldırılıyor: Liposuction, botoks ve germe ameliyatı.
Kadınlar, kış ve bahar mevsiminde yaptırdıkları bazı işlemler sayesinde yaz tatillerini özgüvenleri yerinde, kendileriyle barışık bir şekilde geçirebiliyor. Ancak güzellik kavramını günümüzde artık sadece estetik yöntemlerle güzelleşmek olarak açıklamak ve algılatmak doğru bir yaklaşım değil. En önemlisi, kişinin düzenli ve dengeli beslenme kurallarını yaşam biçimi haline getirmesi, fiziksel aktivitesine dikkat etmesi, alkol, sigara gibi her türlü zararlı alışkanlıktan uzak durarak sağlıklı yaşamayı bir amaç haline getirmesidir.
Dönemsel olarak sadece estetiğe odaklanmak bir süre sonra takıntı haline dönüşür ki bu da sağlıklı bir durum değildir. O yüzden genel sağlığa da dikkat ettikten sonra estetik yöntemlerden yararlanmak önem taşır. Bu çerçevede baktığımızda, hekimin mutlaka yapılmasını önemsediği durumlar hariç, bazı ufak tefek estetik dokunuşlar da kadınları güzelleştirmeye yetebilir. Örneğin bizim küçük cerrahi girişimler içinde saydığımız “gıdı estetiği” bunlardan biridir.
Günlük yaşamda en çok göz önünde olan bölgelerimizin başında yüzümüz gelir. Ancak hayat bazılarımıza daha acımasız davranabilir. 28-30 yaşındaki genç kadınlarda bile gıdı sarkması problemi oluşabilir. Bunun sebebi çene altındaki küçük bir bölgede yağ toplanmasıdır. Kas ve yağ tabakasında deformasyon oluşur. Deri de kas ve yağ dokularının sarkmasıyla birlikte gevşer. Yaşlılığın yanı sıra şişmanlık ya da yapısal sebeplerle de ortaya çıkan bu problem üç farklı yöntemle ortadan kaldırılabilir: Liposuction, botoks ve germe ameliyatı.
- LIPOSUCTION: Sadece yağ problemi olan kişilerde “liposuction” yöntemiyle biriken fazla yağları alıyoruz. Üstelik çok da iyi sonuç elde ediyoruz. Ancak liposuction yapabilmemiz için deri esnekliğinin yeterli olması gerekiyor. İşlemin ayrıntılarına gelince: Lokal anestezi ile çene altından küçük bir delikten içeri giriyor, buradaki yağları azaltıyoruz. İşlemden sonra gıdıya elastik bir bandaj takıyoruz. Yaklaşık 4-5 gün içinde bandajı da buradan alarak ameliyatın iyileşme sürecini takip etmeye devam ediyoruz. Sadece yağ sorunu olan kişilerde bu bölgeye sadece liposuction yapmak yeterli oluyor.
- BOTOKS: Eğer hem kas tabakasında sarkma hem de fazla yağ dokusu varsa, yapılacak işlem daha karmaşık. Çünkü hem yağ tabakasını azaltmamız hem de liposuction yapmak ve açık cerrahi uygulayarak gıdıyı toparlamamız gerekiyor. Gıdı bölgesindeki kasta hafif bir düşüklük varsa, bu bölgeye botoks uygulanması iyi sonuç verebiliyor.
- GERME AMELİYATI: Gıdı bölgesinde aşırı kas ve deri gevşemesi olan, yağlanmanın da çok fazla olduğu kişilerde, hem kas tabakasını hem fazla yağları hem de üstteki sarkmış deriyi toparlamak gerekiyor. Bu durumda yapılan işlem, alt yüz germe operasyonu biçiminde oluyor. Germe ameliyatından sonra boyun hareketlerini belli bir süre kısıtlıyoruz. Bazılarında boyunluk bile kullanabiliyoruz. Boyun bir miktar hareket ettirebilir ama yan taraflardaki gerginliğin artmaması açısından çok fazla hareket ettirilmesini istemiyoruz. Yapılacak işleme göre küçük izler olabiliyor, ancak bunlar rahatsız edici izler olmuyor. Boyun germe ve alt yüz germe birlikte yapılıyorsa kulak arkasından, kulak içinden devam eden bir iz oluşabiliyor. Ama bu izin çok önemli bir belirginliği yoktur. Kadınlardan daha çok talep gören boyun estetiği işlemleri, erkekler açısından bazı dezavantajlar içeriyor. Çünkü oluşacak izler kadınlarda daha rahat saklanabilirken, erkeklerde sakallar bu konuda zorluklar çıkarabiliyor.
Yaz mevsiminin gelmesi demek, bol bol denize-havuza girebilmek, daha hafif kıyafetlerle dolaşabilmek özgürlüğü demektir. Özellikle de kışın çok kilo alınmadıysa, selülit sorunu plajda dolaşmayı engellemiyorsa, acımasız güneş ışınlarının etkisiyle güneş lekeleri kötü bir görüntü oluşturmuyorsa, kadınların özgüvenleri artar, tatil keyfe dönüşür.
Ancak güzelliğin korunması için daha kıştan itibaren cilde, saçlara, genel olarak vücuda iyi bakmak gerekiyor. Sıcakların ve beraberinde nemin de artması, terleme sorununu, etrafa kötü kokular yaymayı kaçınılmaz kılabiliyor. Kokuların oluşmasını önlemenin birinci yolu da, istenmeyen tüylerden etkili ve doğru yöntemlerle kurtulmaktan geçiyor. Tüm bunları yaşamamak için de lazer epilasyon kadınların imdadına yetişiyor.
Lazer epilasyon kış mevsiminde uygulanmaya başlandığında yaza kadar epeyce bir yol katedilmiş oluyor. Lazer uygulaması yapıldıktan sonra güneşe çıkılmaması, havuz ve denize girilmemesi, lazer uygulanan bölgenin ıslanmaması gerektiğinden, ideali kış mevsiminde yaptırmaktır. Ancak uygun şekilde korunulması, cildin güneşe maruz bırakılmaması halinde kış mevsimi dışında da uygulanabilir.
Burada vurgulamak istediğimiz en önemli nokta, lazer ışınları bronzlaşmış ciltteki tüyleri göremeyeceğinden, bronzlaşılmaması gerektiğidir. Aksi takdirde harcanan tüm emek boşa gidecektir.
Bunlara dikkat edin
Lazer epilasyon yıllardır vücuttaki istenmeyen tüylerden kurtulunması amacıyla uygulanan bir yöntem olduğundan güvenilirdir, rahatlıkla uygulanabilir. Lazer epilasyonda tercih edilen bölgeler koltuk altı başta olmak üzere, genital bölge, bacaklar, yüz, kol, sırt, çene gibi alanlardır.
Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte açık renk tüyler için farklı, kalın ve koyu renk tüyler için ise farklı lazer cihazları kullanılmaktadır.
Erkeklerin ve kadınların elleri birbirinden farklı nedenlerle yıpranır, ancak kadınların cilt yapısı daha narin olduğundan dış faktörlerden etkilenme yüzdesi de daha fazladır.
Ellerin deterjanla sık temas etmesi, güneşin zararlı ışınları derken bu yıpranma her geçen gün daha da artar. Ve kadınlar bu koşturmacanın içinde ellerini bakımlı tutmak için mücadele ederler. Bu mücadelede kadınlara bazı kozmetik kremler, lazer uygulamaları, vücut yağından ve dolgu malzemelerinden destek alınarak yapılan gençleştirme işlemleri yardımcı olabilir.
Aslında ellerdeki sorunları iki bölüme ayırmak daha doğru... Çünkü ellerde bir doğumsal kaynaklı sorunlar, bir de sonradan oluşan problemler var. Doğuştan oluşanların başında parmakların yapışık olması, her iki elde ya da tek elde fazladan parmak bulunması gibi sorunlar yer alıyor. Bunlar cerrahi yöntemler kullanılarak erken yaşlarda giderilebiliyor.
Doğuştan değil de sonradan oluşan sorunları ise şöyle sıralayabilmemiz mümkün: Kırışıklıklar, güneş lekeleri, el derisinin incelmiş gibi görünmesi ve damarların çok yüzeyde olması... Bu durum, cilt altındaki özel dokunun zamanla azalmasından kaynaklanıyor. Koruyucu destek dokusu azaldığından, damarlar ele yukarıdan bakınca apaçık görülebiliyor. Bu durum rahatsızlık verici bir boyuta ulaşabiliyor. Bu yüzden de kadın hastalarımız el estetiği yaptırmak istiyor. Ellerde sonradan oluşan problemlerin giderilmesinde ilaçlar, krem tedavileri, ND Yag Lazer, Fraksiyonel Lazer kullanılıyor. Ancak ellerde oluşan çok ince varislerde lazer çok fazla tercih edilmiyor. Deri altındaki yağ dokusunun erimesi halinde ise ya hastanın kendi yağ dokusunu kullanıyoruz ya da hyaluronik asitle ellere dolgu yapıyoruz. Hyaluronik asit elde dolgu olarak kullanıldığında, bir veya bir buçuk sene kalabiliyor.
El estetiğinde hastanın kendi yağ dokusunu daha çok tercih ediyoruz.
Elin cildinde kırışıklıklar oluştuysa peeling öneriyoruz. Peeling uygulamalarında çeşitli yöntemler kullanılıyor. Bu yöntemler arasında “enzim peeling” de bulunuyor. Cilt lekeleri derinin rengini oluşturan pigment miktarının aşırı artmasından kaynaklandığı için, bu yöntemle pigment oluşmasını sağlayan bir enzimin baskılanması sağlanıyor. Enzim baskılanınca da lekeli bölgelerde melanin oluşumu azalıyor ve renk açılıyor.
Güneş koruyucu kullanın
Enzim peeling yapılan kişi aynı gün işine dönebiliyor. Ancak yöntemi uygulattıktan sonra güneş koruyucuyu düzenli bir şekilde kullanmak gerekiyor. Güneş koruyucular, elleri yazın da kışın da güneşin zararlı etkilerinden, soğuktan koruyor.
Her insan farklıdır. Genetik olarak hepimiz farklı özelliklerle donatıldığımızdan cildimizin esnekliği, yaşlanma hızımız ve şeklimiz, terleme yoğunluğumuz bile birbirinden farklı özellikler gösteriyor. Eğer doğuştan getirdiğimiz özelliklerimiz bizim için günlük hayatımızda bir sorun yaratmıyorsa, normal yaşantımıza devam edebiliyoruz. Ancak biz her mevsim çok terliyorsak, bu terleme nedeniyle sosyal hayatımızda bile sorunlar ortaya çıktığını düşünüyorsak, bu soruna karşı çare aramanın zamanı gelmiş de geçiyordur bile.
Yaz mevsiminde güneşin etkisiyle terleme de kaçınılmaz oluyor. Bazı insanlar güneşe rağmen daha az terlerken, bazıları kışın bile terle mücadele ediyor. Oysa aşırı terleme bir kader olarak kabul edilmemesi gereken bir sorun.
Oturduğu yerde elinden sular damlayan, kışın kar yağdığında bile terleyen, insanlarla el sıkışmaktan korkan, yaz kış kıyafetleri sırılsıklam gezmek zorunda kalanların hastalığı olan aşırı terleme (hiperhidroz), her bin kişiden üçünde görülüyor. Aşırı terleme hastaları yılın dört mevsiminde kontrolsüz ve aşırı miktarda terlemeden şikayet ederken, sosyal yaşamlarında da kısıtlamalarla karşı karşıya kalıyor. Günümüzde terleme hastalığının tedavisinde etkili yöntemler arasında botoks ve ETS (Endoskopik Torakal Sempatektomi) operasyonuyla terlemeyi yöneten sinire klips takılması geliyor.
Terlemeyi sağlayan ter bezleri en çok avuç içleri, ayak tabanları ve koltuk altlarında yer alıyor. Böylece aşırı terleme problemlerini de en çok bu bölgelerde görüyoruz. Aşırı terleme, ter bezlerinin çalışmasını sağlayan sinir sistemi bölümünün aşırı çalışmasından ileri geliyor. Aşırı terlemede ter bezleri normalden en az 10 kat daha fazla çalışıyor.
Başta ellerde olmak üzere ayak tabanları, yüz, koltuk altları ve gövde de aşırı terleme görülebiliyor. İkincil bir hastalığa bağlı (aşırı şişmanlık, menopoz gibi) olarak ortaya çıkan terlemelerde ise ana hastalığın tedavisi terlemeyi azaltıyor.
BOTOK VE ETS EN ETKİLİ YÖNTEMLER
Terlemeye karşı uygulanan çeşitli tedavi yöntemler var. Bu yöntemleri şöyle sıralayabiliriz: Deodorantlar, çok aşırı olmayan terlemelerde faydalı... Bunun dışında “iyontoforez” tedavisiyle, elektrik akımından yararlanarak aşırı terlemenin önlenmesine çalışılıyor. Ancak bu yöntemde de uzun vadeli iyi sonuçlar elde edilmesi nadir bir durum.