Nilüfer’e bir müze daha

Güçlü devletler, teknoloji ve sanayiye yatırım yaparken, kültür alanını es geçmezler, kültürü silah gibi kullanırlar... Kültür emperyalizminin toplumlar üzerindeki etkisi, atom bombasından daha fazladır. 
* 
- Gelelim, Bursa’ya... 
- Gelelim Bursa Unesco Derneğine 
- Gelelim Nilüfer Belediyesine... 
Türk kültürü için değerli bir adım atıyorlar. 
Bursa Unesco Derneği, ‘somut olmayan kültürel miras alanları’ konusunda, SOKÜM Müzesi oluşturacak. Unesco Milli Komitesi ve Nilüfer Belediyesi ile çalışma yürütüyor. 

MİSİ’YE YAKIŞACAK 

Proje, Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem‘i de heyecanlandırıyor. 
Hafta içerisinde, daha önce Nilüfer Belediyesi tarafından restore edilen Misi‘deki 3 katlı tarihi yapı imzalanan protokolle 10 yıllığına Bursa UNESCO Derneği’ne tahsis edildi. 
Tarihi ve doğal güzellikleriyle, kültürel yapısıyla sanat köyü olma yolunda ilerleyen Misi’de Fotoğraf ve Edebiyat müzeleri de bulunuyor. 
* 
Türkiye’nin ikinci “Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi” Nilüfer’de ziyarete açılacak. 
Nilüfer Belediyesi Halk Evi’ndeki törene Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, Bursa UNESCO Derneği Başkanı İlker Özaslan ve yönetim kurulu üyeleri katıldılar.  
İşbirliğinden dolayı mutlu olduğunu belirten Bursa UNESCO Derneği Başkanı İlker Özaslan, Başkan Turgay Erdem ve emeği geçenlere teşekkür etti. Özaslan, “Bursa’ya çok önemli bir eser kazandırıyoruz. Ankara’dan sonra Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi olarak Türkiye’nin ikinci müzesi Bursa’da, Nilüfer Misi’de kapılarını açacak. İlkine göre daha nitelikli olacak bu mekanda çok özel ve etkili çalışmalar yapacağız. Burası müzenin yanı sıra daha işlevsel olarak yaşayacak. Nilüfer Belediyesi’nin verdiği bu destek çok değerli. Bizler de bize olan güveni ve iyi niyeti boşa çıkarmayacağız” dedi. 
*
Başkan Turgay Erdem de, “Tarihi yapıya yönelik geçmişte yaptığımız çalışmalar Bursa UNESCO Derneği ile farklı bir anlam kazanacak. Misi çok önemsediğimiz, değer verdiğimiz bir bölge. Yapılan çalışmalar bölgenin değerini de arttıracaktır. Tarihi doğal güzellikleriyle bezenen Misi’nin kültür sanat merkezi olma hedefine sizlerin de desteği olacak. Bende bu projeye emek ve gönül veren herkesi kutluyorum” diye konuştu. 

TÜRK KÜLTÜRÜNE KATKI 

SOKÜM Müzesi’nin uygulama alanlarında gösteri, el sanatları atölyeleri, muhabbet, gelin, sünnet, masal, oyun odaları bulunacak. Tahtasız Derslikler - Okul Dışı Öğrenme Ortamlarının Kullanımı projeleriyle okullar çalışmalara katılacaklar.  
* 
İpekböceğinin ipeğe yolculuğu, dokuma, ebru sanatı, baskı, karagöz Hacivat, kukla gösterimleri, halk mutfağı yemek uygulamaları, geleneklerin sözlü aktarımları, geleneksel çocuk oyunları, köy seyirlik oyunları, Türk masal anlatımları, geleneksel sohbet ve eğlence toplantıları ‘gezekler’ müzenin ana konuları olacak.  
Müze, öğrenci gruplarına, kent içinden ve dışından gelecek her kesimden ziyaretçiye Bursa ve yöre kültürünü yansıtacak.  
Binlerce ziyaretçi hedefleyen müzenin ayrıca üniversitelerimizin el sanatları, edebiyat, folkloru ile diğer kültürel öğretimlerine katkı vereceği, Türk Halk Bilimiyle ilgili yeni bölümlerin açılmasına neden olacağı, öğrencilerin staj yapabilecekleri bir müze olması yönüyle de işlev üstlenecek. 
* 
Bursa’nın doğusunda, Cumalıkızık köyünü dünyaya tanıtan Bursa Unesco Derneği şimdi de batısında, Misi köyünde önemli bir hizmeti hayata geçirecek. 
Belediyemizi ve derneğimizi tebrik ediyorum. 

 BURSALININ SAHRA HASTANESİ NEREDE? 

28 ülke, deprem bölgesinde 30 sahra hastanesi kurmuş.  
Hepsine teşekkür ediyoruz. 
Bölgede, Sağlık Bakanlığı ve TSK’nın da seyyar hastaneleri var. 
Bir siyasi partimizin de seyyar hastane kurduğunu, tabip milletvekillerinin burada görev yaptıklarını gördük. 
Allah razı olsun. 
*  
Bursa Sağlık Müdürlüğü’nün devasa büyüklükteki Sahra Hastanesi bölgeye gitti mi?  
2003 yılının sonunda, Bursa İl Sağlık Müdürlüğü görevini bıraktığımda, Arabayatağı’nda ki Sağlık Bakanlığı Bölge Tamirhane depolarında sahra hastanesi muhafaza ediliyordu. 
Olası Bursa depremini konuşurken hem Bursa için, hem de ülkemiz için şans olan sahra tipi seyyar hastanesinden bahsedelim;  
Ameliyathaneleri, poliklinikleri, klinikleri, laboratuvarları, röntgen ve ultrasonografi cihazları, enerji kaynakları (bir adet 500 kW ve 5-6 tane daha farklı güçteki jeneratörleriyle), hepa filtreleri, klimaları, kömür sobaları ve bir hastane için gerekli tüm donanımıyla eksiksiz olan, Bursa Sağlık Müdürlüğü’nün futbol sahası büyüklüğündeki 150 yatak kapasiteli sahra hastanesi Bursa’ya nasıl geldi? 
*
1999 Düzce depreminde İsviçre Kızılhaç’ı bölgede sahra hastanesini kurar. Hayat normale dönünce de Sağlık Bakanlığına hibe eder.  
Deprem bölgesinde gördüğüm bu hastaneyi, ileride lazım olur düşüncesiyle dönemin Sağlık Bakanı merhum, Osman Durmuş beyden talep ettim. 2000 yılında Bursa’ya getirerek, depoya kaldırdım. 
Yılda bir kez havalandırıp, kurdurup, bakım yaptırarak yeniden toplardık. 
Sanırım 2006 yılına kadar böyle devam etmiş. 
Sonrasını bilmiyorum. 
Binlerce kilometreden gelip, hastane kurup halka hizmet verilince Bursa Sağlık Müdürlüğümüzün sahra hastanesi aklıma düştü... 
* 
Ayrıca, Marmara deprem bölgesi Afet Bölge Koordinatörü, Vali Kutluay Öktem, çalışmalarımızdan dolayı Bursa Sağlık Müdürlüğü’ne, afet ve olağanüstü hallerde kullanılmak üzere 12 metre uzunluğunda TIR konteyneri, hasta yaralı transferinde sedye taşıyabilen otomobil ve ofis karavanları vermişti. Onları da Arabayatağı’ndaki depomuza kaldırmıştık.
Onların da akıbetlerini bilmiyorum. 
* 
5 NO’lu Bölge Donatım Müdürlüğü’ne gelince; 
O kurum yok, kapatıldı. 
Binalar ve depolar yıkıldı. 
O halde hastane nerede?
Arabayatağı’ndaki 40 dönüm arazisi de yok artık... Şimdi burada blok blok konutlar var!  
* 
Doktoruyla, hemşiresiyle, 112 acil sağlık hizmetleriyle, çevre sağlığı teknisyenleriyle, bulaşıcı hastalıklar kadrosuyla, şoförleriyle, sağlık ocakları, hastaneleriyle Bursa depremlere hazırlıklıydı. 
Kamusuyla, özeliyle Bursa Tabip Odası başta olmak üzere meslek odalarıyla afetler konusunda Bursa’da, kullanılamasa da büyük bir tecrübe, koordinasyon ve organizasyon birikimi olduğunu söylemeliyim. 

DEPREM DÜDÜĞÜ 

DÜN Reyhan çarşısında, pazarcının başındaki kalabalığı görünce ‘Abim ne satıyor’ diye, kalabalığın içerisine girdim. 
2 tanesi 10 liradan ‘deprem düdüğü’ satıyor. 
Ablalar kapış kapış alıyor. 
Önlemlere düdükle başladık! 
* 
İçlerinde bir tek erkek yok...  
Kadınlarımız daha duyarlı. 
Demek ki deprem farkındalık etkinlikleri önce kadınlara, annelere yapılmalı.