Paylaş
20. yüzyılda 50 milyondan fazla insanın ölümüne yol açan İspanyol gribine göre çok hafif görülse de dünya yeni bir bulaşıcı hastalık ile karşı karşıya kaldı.
540 bin kişi yaşamını yitirdi.
Bizde 5 binden fazla can kaybettik.
Kayıpları sayılarla izah etmek acı verse de başka türlü olmuyor…
Henüz trafik kazalarında bir yılda kaybettiğimiz 6-7 bin sayısına ulaşamadık!..
Dünya Sağlık Örgütü, ‘Pandemi’ ilan ettikten sonra başetmeyle ilgili güncelleyerek protokoller yayınlıyor.
Haliyle ülkelerin mücadele yöntemleri de birbirine benziyor.
KORONA VİRÜSLE MÜCADELEMİZ
Sağlık çalışanlarımız özveriyle görev yapıyor.
Diyanet, minarelerden okuttuğu beş vakit ezandan sonra “koronavirüsle mücadelemiz devam ediyor” anonsları,
Emniyet, otomobil ve motosikletlerinden “kurallara uyun, maske takın” bildirimleri,
Sağlık Bakanlığı, hastanelere işini yaptırıyor.
Belediyeler, mezarlık ve defin hizmetleri veriyor.
Kamu ve özel sektör, medya, STK’lar uyarılarını sürdürüyor.
Bir gayret var.
*
Bu gayrete rağmen durum iyi değil..!
Medya, şehir şehir görüntü yayınlıyor. Ben de kentte geziyor, yürüyorum. Durum ürkütücü…
Ne kadar ürkütücü?
Sosyoekonomik durumu zayıf olan yoksul semtler ile orta ya da üst düzeyde olan semtler kendini maske kullanımı ve mesafe hassasiyetiyle öyle belli ediyor ki…
Kurallara uyma, topluma saygı konusu mahalleden mahalleye, semtten semte, ilçeden ilçeye değişiyor.
Bazen kendinizi Bangladeş’in Dakka’sında, bazen de Fransa’nın Paris’inde hissediyorsunuz.
Bir şehir, kültürel ve fiziksel yapısıyla bu kadar uç noktalara savrulur mu?
Savruluyor…
Savrulunca bir salgında iki yakası bir araya gelmiyor…
KURALLARA KİM UYMUYOR?
Kurallara uyan yurttaşları tebrik ediyorum.
Halkın çoğunluğu iç içe yaşıyor, yiyor eğleniyor, maskesiz takılıyor!
Her şey normalmiş davranıyor...
Kimse incinmesin, alınmasın, kırılmasın;
Kırımızı ışıkta geçen,
Trafikte makas atan,
Olur olmaz korna çalan,
Penceresinden sigara izmariti fırlatan,
Kağıdı, su şişesini, çöpü dışarı sallayan,
Balkondan çarşaf, örtü silkeleyen,
Çöp poşetini camdan aşağı postalayan,
Çocuklarını, eşini döven,
Maçlarda ağız dolusu küfürler eden,
Bekleme kuyruklarında önlere kaynak yapan,
Kaldırımları sergi, masa, sandalyeyle işgal eden,
Yüksek sesle müzik dinleyen,
Hayvanlara şiddet uygulayan,
Toplu taşıma araçlarında bacaklarını gere gere oturan,
Yaşlılara, hamilelere ve engellilere yer vermeyen,
Piknik yerlerine çöp bırakan,
Tuvaletlerde sifon çekmeyen, pis bırakıp el yıkamayan,
Çevreyi ve doğayı kirletenler var ya, işte bunların çoğunluğu maske-temizlik-mesafe kurallarına da uymuyorlar!..
Ailesine, arkadaşına ve topluma saygı duymuyorlar.
*
Pandemiyle mücadelemiz bir şekilde toplumun medeniyet düzeyinin de bir göstergesi oluyor.
Bunca çabayı yok saymamalı.
Harcanan emekleri heba etmemeli;
Hadi beni dikkate almıyorsunuz, bari değerli hocalarımızın minarelerden yaptıkları ‘beş vakit korona uyarıları’nı dikkate alın be kardeşim..!
BİR UYARI DA HASTANELERE
Hasta muayeneleri hekimler ve sağlık çalışanları açısından oldukça riskli.
Çok sayıda hekim, hemşire, eczacı ve sağlık çalışanı hayatını kaybetti.
Sağlık çalışanlarımıza ne kadar teşekkür etsek azdır.
*
Muayenelerin sonunda öneriler doğru, gerçekçi ve ciddiyetle yapılmalı. Üstelik Sağlık Bakanlığı rehberlerine de uygun olmalı.
Olay şu efendim,
Muayene ettiğim kişiyi, ailesinin de öyküsünü öğrendikten sonra Covid-19 şüphesi ile bir Eğitim ve Araştırma Hastanesine yönlendirdim. Gönderdiğim kişi üç dört saat sonra geri geldi, yapılan tahlilleri ve üst solunum yolu enfeksiyonu-ÜSYE için düzenlenmiş reçetesini gösterdi ve onu hastaneden muayene eden doktorun gidip ‘işinde çalışabilirsin’ dediğini söyledi.
Bize de ‘geçmiş olsun, o zaman geç çalış’ demek düştü!..
*
O gece, anne acile kaldırıldı.
Sabah, ÜSYE tanısıyla işinde çalışabilirsin diye iş yerine gönderilen kişi ilgili hastane tarafından arandı ve ‘hemen gelin, testiniz Pozitif çıktı‘ denildi.
Bu arada eşine yapılan test de pozitif çıktı.
Şimdi anne ve eş hastanede yatıyor.
Çocuklara hastalık belirtileri olmadığı için test yapılamıyor!
Muayene ettiğim kişi, yani baba evinde, üç çocuğuyla birlikte izolasyonda kalıyor!..
*
Hastaneden iş yerine gönderilen kişi birçok arkadaşına bu sürede hastalık bulaştırmaya devam etti. Tabii ki daha çok insana iş bıraktırıldı, iş sağlığı önlemleri doğrultusunda evlerine, izolasyona gönderildi.
Demem o ki Sağlık Bakanlığı rehberleri doğru uygulanmalı,
Yoğunluğu biliyoruz ama daha özenli davranılmalı,
Hastaneler ile karantina uygulamalarını takip eden, vatandaşlarımızı izleyen, bilgilendiren ve yönlendiren İlçe Sağlık Müdürlüğü görevlileri arasında zaman zaman görülen uyumsuzluklar yaşanmamalı.
*
Gelelim sadede,
Hayat değerli dostlar.
Bir dakika bile kaliteli, sağlıklı ve mutlu yaşanmalı.
Sıkıntılı zamanlarda biraz sabırlı olmalı, gayret etmeli, kendine ve çevresine moral vermeli.
Güzel bir söz vardı;
Hayat üçle dört arasında yaşanır. Kimi dört dörtlük yaşarken, kimi de üç buçuk ata ata yaşar!
Sürdürülen pandemi mücadelesine halkın yaklaşımıyla ilgili mukallit bir arkadaşımdan işittiğim, halkın da güzel anlayacağı sözü yazmadan geçmeyeyim; Ya maskeni takacak, mesafe ve temizlik kurallarına uyacak, yaşayıp gideceksin. Ya da pamuklanıp, kefenlenip imamın kayığına erken erken bineceksin gardaşım!
Bıkkınlık ve ne olacaksa olsun haline karşı yeni stratejiler üretilmeli.
Paylaş