Dr. Hüseyin H. Serdar
Dr. Hüseyin H. Serdar
Dr. Hüseyin H. SerdarYazarın Tüm Yazıları

Köyler boşalıyor köylü ‘düştük’ diyor  

Ağustos ve eylül ayları milletimizin destansı kahramanlıkları ve kurtuluş mücadelesi verdiği zafer ayları olarak öne çıkar.

Haberin Devamı

Bu aylara önemli zaferler yazmışız.  
Bu ayları bayramlar, anmalar, fener alayları ve çeşitli etkinliklerle kutlarız. 
Kurtuluşlar içerisinde en bilineni ve dikkat çekici olanı, tören ve anmalarla kutladığımız 9 Eylül, İzmir’in kurtuluş günüdür. Bu kutlamalara neredeyse tüm ülke eşlik eder. 
*
En az bilineni, hatta kutlamayı ihmal ettiğimiz İstanbul’un düşman işgalinden kurtuluşudur. İstanbul ‘un kurtuluşunu tarihçilerimiz ikinci kez fetih olarak görürler. 
6 Ekim 1923 tarihinde 3. Kolordu’nun İstanbul’a girmesiyle son bulan işgal hakkında; 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’yla İstanbul‘a giren İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunanistan ve ABD devletlerinin, yani işgal kuvvetlerinin, dünyanın göz bebeği kentini, Payitaht‘ı 4 yıl, 10 ay, 23 gün yönetimlerinde tuttukları unutulmamalı.  
İstanbul‘un düşman işgalinden kurtuluşu daha büyük bir coşkuyla kutlanmayı hak ediyor. 

Haberin Devamı

BURSA’NIN KURTULUŞU, 11 EYLÜL 

Osmanlı devletinin ilk başkenti Bursa, İngiltere tarafından kışkırtılan ve desteklenen Yunanistan kuvvetlerince 8 Temmuz 1920 tarihinde işgal edildi. 
Hüzün, elem, keder ve acı dolu o 2 yıl, 2 ay, 2 gün Bursalılar üzerinde derin izler bıraktı. 11 Eylül‘de de Bursa’mızın, Yunan işgalinden kurtuluşunun 100. yılını zafer yürüyüşü ve çeşitli etkinliklerle andık. 
*
Kurtuluş günleri en az fetih günleri kadar önemlidir. Çünkü yeni fetihlerdir.  
Kahramanlarımızı bir kez daha saygı ve şükranla yad ediyoruz. Kurtuluşun öncüsü, başbuğu, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk‘e ne kadar minnet etsek az gelir. 
Dilerim, bir daha aziz vatan topraklarına düşman ayağı değmesin. 

DÜŞTÜK OĞUL, DÜŞTÜK! 

Birkaç hafta önce yolum, güzel dağ ilçemiz Harmancık‘a düştü. Dursunbey tarafından gelirken, Gökçedağ tren istasyonunu geçtiğimde, dur diye el kaldıran, beli bükülmüş, kamburu çıkmış, ‘çökmüş’ yaşlı bir adamı aracıma aldım.  
Elinde bir poşet, içerisinde de 4-5 litrelik boş bir şişe vardı. 
*
Hoş beş ettik. Nereden gelir, nereye gidersin dedik, oradan buradan lakırdı yaptık.  
90‘a dayanmış Süleyman dayımız Harmancık‘tan benzin alacakmış, “Oğul, bizim buralara kış erken geliyor, odun yapacağım, motora benzin almaya gidiyorum” dedi. 
Neden tek başına yollara düştün, çoluk çocuk yok mu? diye sorunca, 
- “4 çocuğum var, hepsi Bursa’da fabrikalarda çalışıyorlar. Zaten köyde de insan kalmadı. Kocakarıyla yaşıyorum. 90 haneden, 9 haneye indi nüfusumuz. Kalanların da hepsi benim gibi yaşlı insanlar. Arabalar olmasa ölülerimizi mezarlığa taşıyacak gücümüz yok. Kepçeler olmasa, mezar yeri açacak kudretimiz yok. Düştük oğul, düştük” dedi iç çekerek. 
Vay be...
Düştük! 
Ne biçim, ne ağır, ne kadar özlü söz bu... Yüreğim sızladı...
Köylülerin yalnızlığı, fakirliği, yoksulluğu, geçim sıkıntısı, köylerimizin ıssızlığı, harabeye dönen evleri, okulları, meydanları başka nasıl anlatılabilir ki. 

25 kilometrede gittik, bilge gibi konuştu. 
Belli ki ‘düştük’ deyişiyle sadece yaşı, fiziksel gücü, kuvveti kastetmedi; köylerin ve köylülerin yitirdiği değeri, gözden düşüşü belirtti...
 
KÖYLER YAŞLI TOPLANMA KAMPI OLDU 

Haberin Devamı

Köylerimiz boşalıyor, Harmancık, Büyükorhan, Keles ve Orhaneli ilçelerinin nüfus kaybı durdurulamıyor. 
Dağ ilçeleri tükeniyor...
Sadece dağ köyleri değil, tüm köyler aynı sorunu yaşıyor.  
Köylerimiz yaşlı toplanma kamplarına döndü. 
Bu göç durdurulmalı, acil ve kalıcı çözümler bulunmalı. 

‘Köylü milletin efendisidir’ sözü duvarlarda, kitaplarda, makalelerde mi kalmalı? 
Tarımı, hayvancılığı, sebze ve meyveciliği ayağa kaldırmanın yolu köye ve köylüye değer katmak, ürettiğinin karşılığını fazlasıyla vermek, insanları doğdukları yerlerde doyurmak ve muhtaç bırakmadan yaşatmaktır.  
 
GÖÇ DURDURULMALI 

Köylerimiz ‘90 haneden 10 haneye’ düşmemeli.  
Köylüler akın akın kentlere göçmemeli. 

Gördüğümüz manzara şu;  
Küçük kentlerin insanları, iş imkanı olan İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli, Antalya gibi şehirlere gidiyorlar. 
Bu aşamadan sonra da, daha iyi bir iş ve daha iyi bir geçim için yurt dışına ‘kapak atmak’ istiyorlar. 
Gençlerimizin hayallerini Avrupa, Amerika süslüyor, onlar da gitmek istiyorlar...  

Haberin Devamı

ANADOLU BOŞALIYOR 

Ülkemiz, çok yönlü, büyük bir sorunla karşı karşıya.  
Aslında devletin ve yerel yönetimlerin en önemli işi bu sorun olmalı, çünkü Anadolu boşalıyor... 
Balkan ülkelerine sık sık gidenler, orada bağları olanlar bilirler; Bulgaristan, Romanya, Arnavutluk, Kosova, Makedonya, Bosna Hersek ’in gençleri akın akın Fransa, İtalya, Avusturya, İngiltere, Almanya’ya göçtüler. Bu ülkeler iş gücünün önemli bir kısmını yitirdiler. 
*
İnsanlar, doğdukları kentlerde ve ülkelerde doymalı. Refah içerisinde, mutlu bir şekilde yaşamalı.  
Balkan ülkelerinin halini görelim, o duruma düşmeyelim. 
Zaten dış göçle ilgili çok büyük sorunlarımız bulunuyor, bir de iç göç ülkemizin enerjisini tüketmesin. 

Fetih ve kurtuluş ile başladığımız yazıyı, köylülerimizin ‘düştük’ diye dile getirdiği sorunlar ile göçlerin yol açtığı sıkıntıları halletmenin aslında ‘yeni bir kurtuluş’ olacağı sonucuna kadar getirdik...
Ülkeyi kurtarmayı başaran irade, köylerimizi de sıkıntılarından kurtarabilecek güçtedir.

Yazarın Tüm Yazıları