Kar Bursa’ya Bursa kışa yakışırdı

Geçmiş yılların destansı hikayelerini fısıldayan heybetli Çınarları, mezarlıklarda yükselen selvileri, tarihimizin şahitleri Muradiye ve Yıldırım külliyeleri, Yeşil Türbe, Ulucami, Emirsultan, Üftade, Murat Hüdavendigar camileri beyaza bulanır, çatılardan mızrak gibi sarkıtlar sallanır, daracık sokaklar kapanırdı. 
Mahallenin düşkünleri, yoksulları, hastaları, ihtiyarları, yalnız yaşayanları korunur, gözlenir, ihtiyaçları giderilirdi.  
Tıpkı sokak kedileri, köpekleri ve kuşların merhametli Bursalılar tarafından kollandığı gibi... 

KAR VE BURSA 

Çekirge, Muradiye, Pınarbaşı, Tophane, Hisar, Yeşil, Işıklar’dan ne muhteşem görüntüler yansırdı... 
Hele hele Uludağ’ın yamaçlarına yaslanan o yorgun orta sınıfın gariban ama vakarlı mahalleleri Alacahırka, İvazpaşa, Mollafenari, Kuştepe’nin büründükleri harika manzaralar... 
Setbaşı Köprüsü üzerinde seyretmeye doyulmayan o Gökdere’nin ister dağa, ister ovaya doğru verdiği cömert pozları ise albümler dolusu fotoğraflara dönüşürdü. 

İpekçilik ve Maksem yokuşlarını da görmeden şehrin turu tamamlanmamalı... 
Hey gidi günler, heyy... 

* Sadece şehrin merkezi değil, ilçeleri ve geçmişleri yüz yıllarla, bin yıllarla tanımlanan köylerinin kış hallerini de ilave etmeliyiz, unutmadan... 

İnegöl Oylat, Mustafakemalpaşa Suuçtu, Cumalıkızık, Gölyazı, Uluabat ve İznik gölleri daha niceleri... 

* 

Kar ve kış; ya da karakış Bursa mimarisine yeni boyutlar katar, eşsiz evler ve yapılar başka biçimlere dönüşürdü.  
Tarihi Bursa kenti kar ile yeni bir kimlik bulurdu.  

KAR ULUDAĞ’A BAŞKA YAKIŞIR 

Uludağ ise başlı başına bir efsaneydi. 
Avrupa’nın Alpleri neyse Türkiye’nin Uludağ’ı da oydu...  * 

Yirmi, yirmi beş yıl öncesine kadar Türk filmlerine ev sahipliği yapar, Cüneyt Arkın, Ayhan Işık, Fikret Hakan, Ediz Hun, Türkan Şoray, Fatma Girik, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit ve daha onlarca sanatçısının rol gereği karlarda yuvarlandıkları, yollarını kaybedip kulübelere sığındıkları, yolda kaldıkları, aşık oldukları filmler çekilirdi.  
Şimdi yaşları 60’ların üzerindeki nesillerin belleklerinde hala taze birer anıdırlar. 
UludaÄŸ ve kar...
‘Bursa hikayesi’nin bir başka yüzüdür. 
Bursa sadece sudan ibaret değildi, karpostal gibi bir şehirdi aynı zamanda. 
Bursa kışa yakışır, kar Uludağ’a yakışırdı. 

Velhasıl Bursa kardı, kıştı efendim... 

* 

Aralık ayını yarıladık. 
Şimdi bembeyaz olması gereken kent adeta sonbaharı yaşıyor. 
Kar yok! 
Biraz yağmur, hepsi bu... 
Nerede o eski karlar, nerede o kışlar diye aranıyoruz. Lakin bir daha geri gelmeyeceğini de biliyoruz. 

NASIL KENTLEŞTİK AMA 

Kent üç buçuk milyon oldu. 
Deresi, gözesi 
Dağı, tepesi 
Ağacı, yeşili 
Otlağı, merası 
Ovası, toprağı 
Suyu, havası... 
Hepsi çarpık kentleşmenin kurbanı oldu. 
Kimliğini kaybedip üç buçuk atıyorken kent, hala güzellemeler yapılıyor, nutuklar atılıyor ya ona yanarım! 

* 

Kişi başına düşen aktif yeşil alan miktarı düştükçe düşen, ormanları azalan, doğası ve çevresi talan edilen, suyu azalan, çeşmeleri kuruyan, uzun yılların plansız ve hormonlu büyümesine muhatap olan bir kente kar yağar mı? 
Uludağ’da olan bitenler ise başlı başına bir olay!.. 

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KURAKLIK 

İklim değişikliği ve kuraklık en çok Bursa’yı vuruyor. 
Bir plana, gerçekçi ÇED’e yani çevresel etkilerin araştırılması ve değerlendirilmesi süreçlerine başvurulmadan verilen mermer ve maden ocakları ruhsatları ile dağlar traşlanıp ağaçsız hale getirilirken, denetimsiz ve bilimden uzak bir şekilde yapılan patlatmalarla yer altı su kaynaklarının canına okunuyor. 

* 

Dağlar ve ovalar...  
Rantın kendisini en iyi hissettirdiği alanlar.  
Ruhsatlı, ruhsatsız katledilmeye devam ediliyor. 
Derelerin akışı durduruldu. Yerli yersiz elektrik santralleri ile susuzluğa mahkum edildiler. 
Meralar köylünün elinden alındı, satıldı, imara açıldı.  
Bir zamanlar hayvan otlatılan bu yerler konut ve fabrikalarla dolduruldu. 
Bunları konunun uzmanı bilim insanları, akademik odalar ve çevreci STK’lar sık sık dile getiriyor. * 

Plansız kentlere mevsimler ne yapsın! 
Şimdi kar bekleyelim, yağmur bekleyelim.  
Yağmazsa duaya çıkalım!..  
Nasıl bir paradoks bu... Ne yaman çelişki... 
Ellerinle doğayı katlet, sonrada Tanrı’dan yağış iste... 
Çok daha bekleriz..! 

* 

İklim değişikliği küresel bir sorun elbette ama, bizde ki plansızlık, çıkarcılık, rant hırsı, en kötüsü de yarını ve gelecek kuşakları düşünmemek etkileri büyütüyor!.. 

* 

Sanmayın sadece Bursa’nın sorunu bu! 
Edirne’den Kars’a, Hakkari’den Muğla’ya kadar her şehrin sorunu... 
Söyleyin şimdi böylesi kentlere eskisi gibi kar yağar mı? 
Bu arada Eskişehir’e bir ayrıcalık yapsam, onu bu kara listeden çıkartsam bana gücenen olur mu? 

* 

Sağlıkla, mutlulukla, huzur veren bir kışla kalın...