Paylaş
Acılar elbette sayılarla ifade edilmez.
Durumumuzu başka türlü anlatamıyorken Kovid-19 da dalgasına bakıyor…
Bu kaçıncı dalga?
Sanırım 3.
Böyle devam ederse dalgalar tsunamiye dönüşecek.
Hastalığın kendinize bulaşmasını engellemek için bir şey yapmalısınız!
Neymiş o?
Karşınıza çıkan herkesi Kovid’li olarak göreceksiniz!..
Görüşmek zorunda kaldığınız kim varsa kesinlikle o da kovidlidir!
Böyle düşünürseniz çözüm kolaylaşır, maske, mesafe ve hijyen kurallarını önemsersiniz.
*
Başka yolu yok.
Aşı da vurulsanız, Kovid de geçirseniz yapılacaklar sınırlı;
İnsanlardan kendinizi koruyacaksınız.
Evde kalacaksınız.
Evden çalışacaksınız.
Zorunlu durumlarda da çıkacaksınız, aşırı korunmaya özen göstereceksiniz.
Formül şu;
Herkesten uzak duracaksınız.
“Herkese kovid’li muamelesi yapacaksınız!…”
SİHİRLİ GÜÇLER
Hiçbir devletin elinde sihirli değnek yok.
Salgınla baş edebilen ülkelerin sihirli değnekleri yok ama aşısı, sağlık altyapısı, sosyal yaşam seviyesi ve kuvvetli ekonomisi gibi ‘sihirli güçleri’ var…
Devlet, sosyo-ekonomik yönden bireyini korurken, birey de devletin ilan ettiği kurallara uyuyor.
*
Salgında bilinen etkin koruma yöntemi kişilerin iradesiyle ilgilidir.
Kurallara uymalı, korunmayı devletten değil, kendinden beklemeli…
Kendini koruyamayanlar diğer insanları riske edip, hastalık bulaştırıyorlar.
Hastaneler ağzına kadar doluyor, sağlık sistemi zorlanıyor.
MELEKLER KORUR
Hiçbir kurala uymayan, uyarılara aldırış etmeyen, hasta olunca da ‘devlet bizi korumuyor’ diyenleri hayretle izliyoruz.
Sağlık politikalarımızın eleştirilecek yönleri yok mu?
Olmaz mı?
Ama kendimizi, yaptıklarımızı da sorgulamalıyız.
Adam kongreden selfie çekip, sosyal medyada “Buradayız!” diye paylaşım yapıyor. Kendisine Kovid uyarısı yapanlara da “Melekler bizi korur” diye cevap yazıyor!
Sonra Kovid-19 olup hastaneye yatırılınca dua istiyor. Üç günde öteki dünyaya, meleklerin yanına gidiyor…
*
Ölürse vatandaş ölür, devlet ölmez, o çarkını ağır aksak da olsa döndürür.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ‘vakaların artmasının sebebi hepimiziz. 84 milyon.‘ diyerek durumu vatandaşa fatura etmişken…
Herkes kendisini kollasın, korusun.
O halde karşınıza çıkan herkes Kovidlidir!..
Paronaya yapmayın ama önlemi de ihmal etmeyin.
*
Aşı var mı? Var.
Yeterli mi? Hayır.
Tedarikinde sorun var mı? Var.
Yerli aşı sonbahara yetişir mi? Sanmam.
İki doz ile aşılanan yurttaşlarımızın sayısı ve oranı ne?
11 milyon 496 bin 136 kişiye tek, 7 milyon 694 bin 010 kişiye de iki doz olmak üzere toplam 19 milyon 190 bin 146 aşı yapılmış.
İki doz aşı oranı yüzde 10 ‘a yakın.
Aşılama hedefinin altındayız.
Ama yine de Türkiye, en çok aşı yapan ABD, Çin, Hindistan, İngiltere ve Brezilya’nın ardından 6. ülke durumunda.
AŞI YAVAŞ, VİRÜS HIZLI
Aşı yapma hızımız hastalığın bulaşma hızından yavaş...
Yine başa dönüyoruz;
Virüs çok hızlı bulaşıyor.
Mutant virüsler yüzde30 daha ağır hastalık tablosu yapıyor.
Hastalık fazla olunca ölümler de artıyor.
NE YAPIYORUZ
Bir süre daha sabırlı oluyor, kendimizi sınırlıyoruz.
Evde kalıyor, evden çalışıyoruz.
Sokağa çıkma yasaklarına riayet ediyoruz.
Şehirlerarası seyahatlerden kaçınıyoruz.
Toplu iftar ve sahur yapmıyoruz.
Pide kuyruklarına girmiyoruz.
Kalabalıklara karışmıyoruz.
Herkes Kovid’li, sen tedbirini al!..
*
Dün sayın Cumhurbaşkanı da daha önce uygulanan önlemlere bir kez daha geri dönüldüğünü açıkladı.
Topluma önderlik eden devlet yöneticilerinin örnek ve özendirici tavırlar sergilemeleri, beklenen sonuçların alınmasında etkili oluyor.
EVLERE KISILIP KALDIK
Böylesine sıkıntılı zamanları yaşarken toplum ve iş hayatının allak bullak olduğunu görüyoruz.
Hastalık, ölüm, işsizlik, geçim sıkıntısı, moral bozukluğu, cinnet, batan esnaf, iflas, icra… Durmak bilmeyen şiddet ve kadın cinayetleri…
Kıstırılmış, kısıtlanmış, susturulmuş bir hayat bu.
İçimiz sustu, ocağımız söndü, ferimiz gitti…
*
Bu yeni yaşam tarzı toplum çoğunluğunda stres, hareketsizlik ve düzensiz beslenmeye bağlı olarak yeni sağlık sorunlarını ortaya çıkarttı.
Başımız belada,
Evlere kapandık, 5-6 kilo aldık. Ah şu kilolar, semirmişiz!
*
Evde, ofiste, bahçede, parkta egzersiz ve spor yapmalı.
Yoksa obezite, diyabet, kalp ve dolaşım sistemi hastalıkları, hipertansiyon, endokrin ve kas-iskelet sistemi hastalıkları yakamızı bırakmayacak.
BAŞIMIZIN BELASI OBEZİTE
Her kilolu kişi obez değildir.
Yaşam kalitesini bozan obezite; sağlığı bozacak derecede vücutta anormal ve aşırı yağ birikmesi ya da yetişkin bir kadının vücut ağırlığının olması gerekenden % 30, erkeğin de % 25 fazla olması olarak tanımlanır.
Obezite hastalıkların anasıdır.
Ciddi bir sağlık sorunu olduğu anlaşılmıştır.
VÜCUT KİTLE İNDEKSİ HESABI
Bir kişinin obez olup olmadığını nasıl anlarız?
Vücut Kitle İndeksi ile hesaplayarak. Vücut Kitle İndeksi-VKİ hesaplamasını bir örnekle gösterelim:
Kilo, boy değerinin karesine bölünür (kg/m²).
1.80 boyunda ve 100 kilo ağırlığında olan bir kişi için,
Birinci işlem: 1.80 x 1.80 = 3.24
İkinci işlem: 100/3.24 = 30.8
Vücut Kitle İndeksiniz 30.8 olarak çıkmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü referans değerlerine göre VKİ;
18,5 - 24,99 = Normal
25 ‘in üzeri = Fazla kilolu
30 ‘un üzeri = Obezite
40 ‘ın üzeri = Morbid obez
50 ‘nin üzeri = Süper obez
*
Yaş, cins, kilo, yağ ve kas yüzdesi, bel kalınlığı ve bel çevresi dikkate alınarak daha detaylı vücut kitle indeksi hesaplanabilir.
Sağlık için şişmanlıkla mücadele etmeli.
Can boğazdan gelir, oradan da gider gerçeğini unutmamalı.
Ölçülen değerler normalin altında ya da üstündeyse hekimlerin ve diyetisyenlerin önerilerini yerine getirmeli.
*
Kısıtlılık günlerinde dengesiz beslenmenin yol açtığı şişmanlık ve obeziteyle mücadele etmeli, spor yapmalı, moral değerleri yüksek tutarak stresle de baş etmeli.
Paylaş