Paylaş
Umarız fakir fukara, garip gurebanın, yoksulun yetimin, muhtacın sofrasına ve gönlüne ulaşabilmişsinizdir.
*
Bayramlarda hem inançlar yaşayacak, hem dini geleneklerimiz.
Kurban etinin dağıtımında ince noktalar var;
Kurban eti üç eşit parçaya bölünür.
Bir parçası kurban sahibine, ikinci parçası kurban kesmeyen fakirlere, üçüncü parçası da zengin dahi olsalar eş, dost ve akrabalara dağıtılır.
HAK SAHİPLERİ
Allah rızası için kesilen hayvanın etini hediye etmeye en yakından başlamalı...
Önce sokağın ve mahallende ki, daha sonra da komşu semtlerde ki hak sahiplerine dağıtılmalı...
‘Hak sahipleri’ kim mi?
Onlar;
Onlar, bu memleketin gerçek sahipleri, çilekeşleri, garipleri işte!
Boyasız, sıvasız, teneke çatılı, derme çatma, yolsuz, izsiz, susuz, ışıksız, güneşsiz yerlerde yaşayan, çatışmalarda, operasyonlarda, savaşlarda en çok ‘kahraman’, ’gazi’ ve ‘şehit’ olanlarımız hani!..
Neyse...
ÖNCE TÜRKİYE
Mahallelerimizin, şehirlerimizin yoksulları dururken başka başka ülkelerde vekaletle kurban kesilmesi ve dağıtılması işi çok su götürür!
O organizasyonların çoğu halkın inançlarının istismar edilmesinden öteye geçmiyor...
Yanlış yapılıyor.
Ülke kaynakları heba oluyor.
Bu güzel milletin merhamet duygularını sömürüyor.
O bol reklamlı, anlı şanlı STK ve Organizasyonların büyük çoğunluğu halkımızın maneviyatını da istismar ediyor...
Önce Türkiye, önce Türkiye’nin yoksulları...
Bir millete, bir halka yardım yapılacaksa benim devletim yapar arkadaş!
DENETİM OLMALI
Sadece kurban değil yardım kampanyalarına da artık dur denilmeli...
Bu işlerin altından pis kokular geliyor.
Şaibeli işlere imza atılıyor!..
Devletimiz ‘gıda bankacılığı’ yapan dernek ve vakıfları da sıkı sıkı denetlemeli...
Gıda bankacılığı kapsamında bağışta bulunan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin vergi durumları, bağış yapan ve alan kuruluşların belgeleri şeffaf denetimlere tabi olmalı.
Mümkünse bazı STK ‘lara tanınmış imtiyazlar kaldırmalı...
*
Müslüman akıllı insandır.
Allah’ın rızasını kazanmak ve insanlara hizmet için yaptıkları bağışlarının peşine düşmeli, sorgulamalı.Ki, hayırseverlerin merhametli ve iyi niyetli yardımları yerlerine ulaşabilsin...
‘BİRDAZ DA GÜLELİM’
Adamın biri elinde ki bıçağıyla camiden içeri dalar;
- Ey cemaat içinizde Müslüman olan var mı? diye bağırır.
O esnada namaz kılan ve sese doğru dönen cemaatten kimse sesini çıkartıp, cevap vermez. Endişeli bir şekilde, suskun kalırlar.
Ancak yaşlı bir amca oturduğu yerden kalkar ve ‘Ben varım’ diye seslenir.
Amcaya, ‘benimle dışarı gelir misin?’ der, koluna girer, camiden çıkarlar.
*
Az ötede, bağlanmış bir dananın yanına giderler;
- Amca, ben gayri müslimim, her yıl kurban kesen komşularımı görünce bu sene bayramda ben de kesmek istedim. İslami kuralları tam bilmiyorum, kurbanı kesmeme yardımcı olur musun?.’ der.
Bu sözler üzerine amca, vekaleti alır, tekbir getirip, danayı kesmeye başlar.
İkisinin de üstü başı kan olur.
Gücü tükenen yaşlı amca, adama seslenir;
- Oğlum, ben çok yoruldum, camiye git başka birini bul...
*
Adam çaresiz, giysileri ve elinde ki kanlı bıçağıyla camiye girerek cemaate;
- İçinizde başka Müslüman var mı? diye seslenir.
*
Biraz önce yaşlı amcayı götürüp kestiğini düşünen cemaat ses çıkarmaz. Çıkarmaz ama hepsi birden onu işaret edercesine İmam ‘a dönüp bakarlar. Cemaatle birlikte eli bıçaklı adamın da bakışlarının üzerinde toplandığını gören İmam;
- Ne bakıyorsunuz ulan, iki rekat namaz kıldırmakla Müslüman mı olduk! der.
*
Fıkra bu.
Anlatırken imamlarımızın ve cemaatlerimizin hoş görüsüne sığındık...
*
Bu topraklarda bayram, birlik, beraberlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu güçlendirir.
Bayramı, bayram gibi kutlamanın yolu ayırımcılık yapmamaktan geçer!..
*
Nice nice bayramlar yaşamak dileğiyle...
Paylaş