Paylaş
Deniz salyası nedir ki?
*
Efendim, Marmara Denizi’nin özellikle kıyı bölgelerine suyun üzerini halı gibi kaplayan sümüğe benzeyen, jel kıvamında peydahlanan organik bir katmanı konuşuyoruz.
*
Deniz ve göllerdeki ortam şartlarına tepki olarak, mikroskobik bitkimsi canlıların, fitoplankton denilen mikro alglerin aşırı çoğalmasıyla ürettikleri salgıya bilim insanları müsilaj diyorlar.
Deniz salyası ya da müsilaj...
Mikroorganizmalar tarafından üretilen bu madde yapışkan ve jelimsi olup, yeşil renkli ve kurudukça kalınlaşan, tabaka haline gelen bir özelliktedir. Bu tabaka, gün ışığının suyun derinliklerine ulaşmasına engel olur, böylelikle de deniz canlılarının ölümüne yol açar.
MARMARA ÖLÜYOR MU?
Aslında 2008 yılında kuzey Ege ve Marmara’da görülüp, kaybolan ancak geçen yılın sonlarından itibaren sahillerimizde varlığını hissettiren, son iki ay içerisinde de hızlı bir şekilde yayılarak Marmara Denizi’nin sahillerinde etkili olan bu kötü durumu endişeyle izliyoruz.
*
Kıyılarının, körfezlerin, limanların, barınakların, koyların şilte gibi kaplanması, su yüzeyinin kirli bir hale gelmesi ‘Marmara Denizi ekosistemi ölüyor mu?’ sorusunu da beraberinde getiriyor.
*
Marmara Denizi’nin ekosistemi, biyolojik çeşitliliği ne kadar zarar gördü?
Bu kaygı veren görüntü daha ne kadar sürecek?
Gelecek yıllarda da tekrarlanacak mı?
Bu duruma neden olan sorunlar bertaraf edilebilecek mi?
Soruların ve sorunların cevapları aranıp bulunmalı...
Böylesi bir ölüme rıza gösterilmemeli...
SORUN NEREDEN KAYNAKLANIYOR?
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri halkta kaygı uyandıran bu sorun hakkında genel olarak “Sahillerde oluşan plankton artışının sebebinin mevsimsel olarak sıcaklıklarda yaşanan ani artışlar ve bu artışların da ekosistem üzerinde etkisi olduğu” şeklinde açıklamalar yapmaktadır.
*
Marmara Denizi’ne kıyısı olan ve neredeyse Türkiye nüfusunun %30’una yakın insanın yaşadığı İstanbul, Kocaeli, Yalova, Bursa (Gemlik, Mudanya, Karacabey), Balıkesir (Bandırma, Erdek, Marmara Adalar), Çanakkale ve Tekirdağ’da deniz salyası görüldü.
Kentlerimiz kirlilik ve kötü görünümden payına düşeni aldılar...
Gemlik, Mudanya ve Karacabey, Çınarcık ve Yalova merkez, Erdek ve Bandırma sahillerinde ortaya çıkan görüntü kirliliği daha çok dikkat çekti.
*
Peki, salya niçin oluştu ve bu kadar hızlı yayıldı?
- Marmara’nın bir iç deniz olması, yani yapısı,
- Deniz derinliğin az ve akıntının hızlı olması,
- Deniz suyu sıcaklığının sürekli artması,
- Organik atıkların, özellikle azot, fosfor gibi çeşitli element ve minerallerin artması,
- Ağır metal içerikli evsel, tarımsal ve endüstriyel atıkların denize derin ve uzak deşarj edilmesi veya akarsularla denize taşınmasıyla suyun kimyasının değişmesi,
- Biyolojik olarak kirlilikle baş etme kapasitesinin azalması,
- Marmara havzasında yaşayan nüfusun katlanarak artması,
- Kanalizasyon ve artma sistemindeki yetersizlikler, maliyetler sebebiyle arıtmaların etkili ve sürekli çalıştırılmaması gibi sebepler sayılabilir.
ÇÖZÜM BULUNACAK MI?
Kirlilik deniz süpürgesi özellikli araçlarla ortadan kaldırılabilir, sorunun acil kısmı iyileştirilebilir. Oluşan kirlilik bakanlıkların, belediyelerin ve STK’ların çabalarıyla kontrol altına alınabilir.
Deniz salyası probleminin bütünüyle ortadan kaldırılması için uzun vadeli çalışmalara, iş ve güç birliğine ihtiyaç var. Sadece denize kıyısı olan kentler değil, Marmara havzasında bulunan tüm iller beraberce proje yapmalı, bu projeleri de sahada uygulamalıdır.
*
Kamu kurumları, parti ayırımı yapılmaksızın tüm yerel yönetimler, üniversiteler, çevre ve doğa, dalgıç ve denizaltı profesyonelleri, deniz taşımacılığı, turizm ve balıkçılık alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları hep birlikte çalışmalı, önleme ve koruma etkinliklerinde bulunmalı.
İş birliği yapılmazsa sorun da kalıcı olarak çözülemez!
*
Marmara’da oluşan salyanın ortadan kaldırılması ve biyolojik çeşitliliğin zarar görmemesi için gecikmeksizin işe koyulmalı, denizin doğal bütünlüğü ve yapısına, iklim değişikliği, küresel kuraklık ve sıcaklık artışına karşı doğrudan bir şey yapılamaz ama su kirliliği, atık yönetimler ve çevre mevzuatlarının etkili bir şekilde uygulanması hususunda birçok şey yapılabilir. Örneğin;
- Akılcı bir atık yönetiminin uygulanması,
- Arıtma sistemlerinin çalıştırılması,
- Kanalizasyonların derelere ve akarsulara verilmemesi,
- Atıkların derin deşarj yoluyla denize bırakılmasının önüne geçilmesi,
- Akarsularla gelen suların kirletici vasıflar taşımamasının engellenmesi sağlanabilir.
*
Marmara Denizi’nin temiz ve canlı kalmasını sağlayamazsak, denizlerimizin kirli ve salya sümük olmasının önüne geçemezsek, biz nasıl ‘Mavi Vatan’ı bütün olarak koruyup, kollayabiliriz ki!..
Paylaş