Paylaş
Yıkılmış, viraneye dönmüş bir evin önünde durup, bir zamanlar oradaki canlılığı, sevinçleri, hüzünleri hayal edip fotoğraflayıp oradan ayrılmak… Ayrılsanız bile aklınız orada tutuklu kalıyor.
Malikhane, yalı, saray,
Cami, türbe, han, hamam, kervansaray, köprü,
Çeşme, sarnıç, şadırvan,
Kilise, havra,
Mezarlık, kabir,
Çarşı, pazar,
Canlı, cansız ne varsa artık,
Ağaç, kuş, börtü böcek,
Hepsinin hikayesine saygı duymalı…
Buralarını kalabalıkla gezmek sıkıntılı, arkadaşlarımın hızını kesiyorum. Şunu da çekeyim, bunu okuyayım derken kafileyi kaçırdığımız da, otobüsün peşinden koştuğumuz da oldu…
*
Bu aralar camilere, minarelere, kubbelere yoğunlaştım. Her yerde, o kadar çok onarım var ki… Duvarlarında iskele, file, kapısında harç, kum yığını ve çimento torbaları var.
BANDIRMA ULU CAMİ
İki ay kadar önce Bandırma’daydım.
Caminin değişik bir tarzı vardı. Minareye gözüm ilişti, zarifti.
Duvarları ve minaresinde kesme taş kullanılan caminin yapım tarihi 1721.
Yapıya aykırı çok ilave var, caminin tarihi dokusuna hiç saygı gösterilmemiş.
Minare perişandı. Taşları delik deşikti.
Sanki sahra çölünde kasırgaya yakalanmış gibi, her yeri oyulmuş ve dökülmüştü. Doğrusu böyle bir manzaraya hiç rastlamamıştım.
*
Fotoğraf çekerken bir beyefendi geldi. Kendini tanıttı.
Kravatlı, ceketli görünce beni Anıtlar Kurulundan gelen bir devlet görevlisi sanmış. Arkadaş o civarın esnafıymış ve iktidar partisinin de belediye meclis üyesiymiş.
Ama dertli mi dertli, dolu mu dolu…
Minarenin haline üzülüyordu.
“Cami Derneğine söz geçmiyor, minareyi onlar bu hale getirdiler” dedi…
Taşları temizlemek için minareye yüksek basınçlı kum püskürtmüşler. Raspa yaptırılmış yani.
Tam bir cinayet…
Konu Anıtlar Kuruluna intikal ettirilmiş. Onarım projesi hazırlanıyormuş.
Üzüntüyle ayrıldım oradan.
*
Bir ay sonra yine Bandırma’daydım. Doğruca Ulu Camiye gittim.
İnşaat başlamış, minarenin külahı indirilmiş, taşlar tek tek sökülüyordu.
300 yıllık bir cami bu, hak ettiği özeni görmeli.
Tarihi eserleri dikkatle korumalıyız…
DEFİNECİ SÖYLENTİLERİ
Bursa tarihi kentlerin en değerlilerinden bir şehir.
On beş yıldan beri bu eserler restorasyon adı altında ellenip durur.
Hanlar, hamamlar, şadırvanlar, çeşmeler, camiler, türbeler onarılır, Roma ve Bitinya dönemi toprak altı eserleri aranıp gün yüzüne çıkartılır, lahitler sergilenir…
Bursa belediyeleri ve müteahhit firmalar konunun uzmanı oldular.
*
Bunca yenileme olur da dedikodu ve rivayetler olmaz mı?
Halk konuşur efendim,
Adları ‘Defineci’ye çıkan başkanlar, eski vekiller, meclis üyeleri...
Zaten definecilik Bursa’da ‘seçkin bir sektör!’ olmuştur hep, hikayelerimiz çoktur.
*
Bazı restorasyonlar öyle sıkı korunuyor ki inanın MİT binası bile öyle korunmuyordur!
Muhtarları bile inşaat alanına sokmuyorlar…
Gece gündüz sır gibi süren tarihi mekan restorasyonları dedikoduları da peşinden getiriyor…
EMİRSULTAN CAMİSİ
1366-1429 yıllarında yapılan Emirsultan Camisi türbesi ve şadırvanı, ahşapı, taşı, tuğlası, halısı ve aydınlatmasıyla birlikte onarıma alınmış…
Vakıflar Bursa Bölge Müdürlüğü yapım işinin tabelasını yıllar önce asmış.
*
Ziyaret yasağı var.
İbadetler yapılamıyor.
Namazlar camiye dönüştürülen Emir Sultan Hamamı Kültür Merkezinde kılınıyor.
Kubbenin etrafı iskelelerle çevrili, iç ve dış onarımlar, boyalar yapılıyor.
*
Eyüpsultan’dan sonra en çok ziyaret alan Emirsultan türbesine yıllardır gidilemiyor. Gidenlerde mezarlığın içinden, kabirlerin üzerinden atlayarak ulaşıyorlar.
Bursalı durumdan şikayetçi, bölge esnafı da dertli…
*
2019’da bitmesi beklenen onarım hala devam ediyor, 4. yılına girdi!
Bu Ramazan’a da yetişmeyecek!..
Bursa tarihinin en uzun süreli restorasyonu artık bitmeli.
Biraz ayıp olmuyor mu?
ORHAN CAMİ
Ulu cami, Koza Han ve Orhan cami yan yanalar.
Koza Han demişken avlu berbat durumda hala…
*
Orhan cami 2009 yılında nem ve rutubet için onarım görmüştü.
Harcamayı bu defa devlet değil Harput Holding üstlenmiş. İşadamı dostumuz Muhammet Etkeser‘e teşekkür ediyoruz.
*
Kubbe, duvar, minare, bahçe derken tüm cami, içiyle dışıyla Vakıflar’ın kontrolünde restore ediliyor.
Minarenin şerefe seviyesinden tepesine kadar yıkıldığını fotoğraflamıştım.
Birkaç gün önce yeniden gidip, gördüm. Minare örülmüş, külahı tepesine oturtulmuştu.
MİNARE EĞİK MİYDİ?
Minare hakkında ilginç bir duyum almıştım;
Orhan cami minaresinin şerefe kısmının üst bölümünde 15 derecelik bir eğim meydana gelmiş, zaman içerisinde caminin üzerine yıkılma tehlikesi oluşmuş…
*
Şunu söyleyeyim, bilgi sağlam.
‘Böyle olduğuna yemin ederim ama ispat edemem!’ sözüyle konuyu noktalayalım.
Minare yıkılıp, yenilendi, konu da kapandı.
Cemaat bekliyordu ama müteahhitle konuştum, bu onarım da Ramazan’a yetişmeyecek!..
SULTANAHMET’İN MİNARELERİ
Restorasyonlarda İstanbul her zaman bir efsanedir, öncüdür.
İki hafta önce İstanbul’daydım.
İstanbul’a gidilir de tarihi yarımada gezilmeden dönülür mü?
Dünyanın gözbebeği Sultanahmet meydanına girilirken X-Ray cihazları olan Polis ve Fatih Belediye Zabıtası kontrol noktalarından geçiliyor, çantalar, üst baş aranıyor.
Topkapı sarayı, Ayasofya ve Padişah türbelerini, Hürrem sultan hamamı, Sultanahmet camisi ve Dikili taşları görmek için polis noktasından geçmek gerekiyor.
Ne bileyim bana ilginç geldi!..
*
1609-1617 yılları arasında yapılmış Sultanahmet Camisi bütünüyle onarımda, iki minaresi, dört biryanına iskele kurulmuş, filelerle çevrilmiş.
Halısından kurşununa restore ediliyor.
2017’de başlamış, 2020’nin Temmuzunda bitmesi gerekiyordu.
Cami restorasyonunu Bursalı Starwood firması üstüne almış.
Starwood orman ürünleri İnegöl’de kurduğu tesisleriyle ahşap sektörünün yüz akı durumda. Firma sahiplerinden hemşerim Mehmet Yıldız’ı kutluyorum.
*
Vakıflar Genel Müdürlüğü ülkenin genelinde çok sayıda eserin restorasyonuyla hayırlı işler yapıyor.
Ancak işleri öngörülen sürelerde bitirememesi tartışmalara neden oluyor.
*
Dünya mirası olan eserleri korumalı, kullanmalı ve yaşatmalıyız.
Tarihi eser yenilemelerinde;
İşi profesyoneller yüklenmeli.
Aslına uygun yapılmalı.
Zamanında bitirilmeli.
*
Sahi camilerin minareleri niçin yıkılıp yeniden yapılıyor?
Sebep depremsellik mi acaba..?
Paylaş