Paylaş
Nisan yağmurları yıkasın Bursa’yı; Mustafa Kemalpaşa’dan İnegöl’e, Harmancık’tan Mudanya’ya, İznik’ten Karacabey’e…
Keles, Büyükorhan, Orhaneli, Orhangazi, Gemlik, Yenişehir, Kestel, Gürsu ile Yıldırım, Osmangazi ve Nilüfer’e;
Yıkasın bizi baştan aşağıya nisan yağmurları.
Dağımız, denizimiz, merkezimiz ve körfezimizle birlikte…
*
Mevsim, Nisan yağmurlarına geldi dayandı.
Barajlar da boş kalmıştı, suya ihtiyaç vardı.
Rahmet yağsın, yağıp doldursun dindirsin bu susuzluğu.
‘Kırkikindi yağmurları’nı özlemiştik, o da hoş gelsin.
Gelsin ama bizler de atalarımızın dediklerini unutmayalım;
‘Kork aprilin beşinden, öküzü ayırır eşinden’ sözünü hatırda tutalım.
Bu zamanlarda kar bile görebiliriz...
MÜJDECİ, ROMANTİK ve KUTLU NİSAN
Nisan yağmurları ağaçların tomurcuklandığını, papatyaların açtığını ve baharın geldiğini haykıran doğal bir müjdecidir.
Nisan yağmurları, insanda bir ruh olduğunu bildiren, onu ısıtan, canlandırıp şenlendiren, hatta heyecanlandıran tabiat vaktinin uyarıcısı gibi.
Romantiktir yani bu ay.
Bir de Eylül…
Nice şiirler yazdırmıştır sevgiliye,
Bir vakt-i aşk’tır nisan...
Neyse…
*
Güçsüzlere güç, güzelliğe güzellik kattığına inanılır, Nisan yağmurunda yıkanmalı, birkaç tas su içmeli.
Nisan yağmuru suyuyla yoğurt yapan, ağrısı geçsin diye başını ve bereketli olsun diye cüzdanını yıkayan da olmalı...
Nisan yağmurları asırlardır ‘kutlu’ sayılmış, adeta Türk zemzemi sayılmıştır.
COVID-19 GRİBİ
Ülkemize acılar çektiren koronavirüsün yol açtığı grip salgınını konuşmadan edemiyoruz.
Salgın hastalık ülkemizde de 300 ’e yakın can aldı.
*
Bu durumda salgını kontrol altına almak için;
Kent yaşamı sınırlandırıldı.
Seyahatler yasaklandı, izinle oldu.
Birçok işletme kapandı veya faaliyetlerine kısıtlama getirildi.
Sosyal hayat neredeyse durdu.
Evlerimize çekildik.
Fakat karantina uygulaması, hareketli bir yaşam süren halkımızı tedirgin ediyor.
Yasaklar da sabırsız milleti hasta ediyor!
*
Söz konusu sağlıksa ‘EvdeKal’malı,
Mesele ölmek veya yaşamaksa kurallara uymalı…
KUVVETİMİZ, İMAN GÜCÜ
Mutsuzluk ve gelecek kaygısı,
Hayat mücadelesi ve ekonomik durum!..
Her yurttaş derinden etkileniyor.
Günlük kazanıp, günlük harcayanlar için durum fena…
*
Allah yardım etsin!
Kulların çabalarının yetmediği durumlarda itici kuvvetimiz, ‘iman gücü’ devreye girdi.
Dualarımız bu sıkıntılı günlerin bir an önce geçmesi, Türk milletinin ve devletinin büyük bir yara almadan, atlatması ve güzel günlere kavuşması üzerinedir.
Ülke ekonomisinin de sağlığı bozuk bu aralar.
İki yakası bir araya gelmeyen hazine de grip salgınından kötü etkilendi.
Yardım yapmaya davet edilen halkın, imdat bekleyen kesimlere ne kadar derman olabileceğini göreceğiz...
*
‘Hayırdan şer, şerden hayır doğar’ derler.
Vatandaş, bugüne kadar ne kadar gereksiz ve lüzumsuz harcama yaptığını yaşayarak anlıyor. Yaptığı hatayı telefi etmeye çalışıyor.
Bundan sonra böyle;
Belediyelerimiz ile devlet yöneticilerimizin, lale devri mantığıyla, hesapsız kitapsız bir biçimde ödenekleri kullanmaması, kaynakları tüketmemesi ve israf yapmaması gerekecek...
DÜNYANIN BAŞI DERTTE
Salgın sadece ülkemizde yok.
Dünya genelinde bugüne kadar COVID-19; 45 bin can kaybına neden olmuş, 850 bin insana da bulaşmış.
Çin’den başlayan bu salgında; İtalya, İspanya, Almanya, İngiltere, ABD, Fransa ve İran çok ciddi kayıplar veriyor.
SAĞLIĞIN SOSYALLEŞMESİ
Sağlığın korunmasını; devletlerin bütçeleri, sağlık politikaları ve sağlığın örgütlenme biçimleri belirler.
Sosyal devletler, halkı hastalıktan korur, önleyici tedbirler alır, hamile, bebek, çocuk, ergen, yetişkin, yaşlı, engelli, okul, sporcu ve işyeri sağlığı ile etkili bir şekilde ilgilenirler.
Beslenme, gıda, tarım, toprak, su, orman ve hava ile yani çevreyle barışık yaşamanın ötesinde ‘çevreci’ olurlar.
Halkın eğitim seviyesini, yaşam standartları ve kalitesini yükseltir, barınma, beslenme ve güvenlik içinde yaşama şartlarını tesis ederler.
*
Sağlığın kalitesini devletlerin yönetim tarzları ve rejimleri belirler.
Ya ‘koruyucu ve önleyici’ olacak hastalıklar, olmadan önce sağlığa sahip çıkılacak ya da hastalıklar olduktan sonra ‘tedavi edici’ olunacak.
*
Sağlığı özelleştirip ticarileştiren batı ülkelerinin felaket yaşadığı bugünlerde büyük acılar çekmiyorsak, bunun sebebi; sağlık sistemimizin temelinin atıldığı Cumhuriyet dönemi sağlık yapılanması ile 1960’lı yıllarda ‘sağlığın sosyalleştirilmesi ve kurulan sağlık ocakları kültürü’ ve bunların devamı olan aile sağlığı sistemidir.
Kıymet bilelim!..
HEKİM, MÜHENDİS, İŞÇİ PATRON İŞBİRLİĞİ
Müjdeci nisan yağmurları ile devam edelim…
Bursa’da da, başka şehirlerimizde de harika şeyler oluyor.
Sağlık personelinin korunmasında gözlük, siperlik, maske, eldiven, tulum, bone ve galoş gibi koruyucu kıyafet ihtiyacı ile hastaların tedavisinde kullanılan solunum cihazları yanında birçok cihazın ekipman ve parça eksikliği sorunlarını gidermek için işyeri hekimleri, mühendis ve işçilerin, tabii ki işletme ve fabrika sahiplerinin ortaya koydukları özverili çabalarını görüyoruz.
*
Sağlık çalışanlarını; hastadan test için numune alımında veya hastanın entübe edilmesi, solunum cihazına bağlanması için yapılan hazırlıklarda virüs bulaşmaması ve korumak için ‘güvenlik kabinleri’nin dizayn edilmesi, seri üretime geçilerek hastanelerimize bağışlanması haberlerine seviniyoruz.
*
Dünyada ve Türkiye’de hayatını kaybeden, yataklara düşen ya da COVID-19 pozitif olup evlerinde karantinada olan çok sayıda hekim ve sağlık çalışanının olduğu bir ortamda bu yardımlar çok anlamlı.
Bu salgında hekimler, hemşireler, tüm sağlık çalışanları risk altındalar.
*
Hastanelerin ihtiyacı için bireysel veya STK’lar olarak ortaya konulan çabaları alkışlıyoruz.
Maske, dezenfektan ve temizlik malzemelerinin karaborsaya indiği bir zamanda, farklılıkları olan bilinçli kesimlerin kendiliğinden ortaya çıkması ve ‘Türk milletinin dayanışma ruhu’nu ateşlemesi gelecek adına umutlandırıyor herkesi.
Gönüllü çabaları görünce duygulanıyoruz, gözümüzden nisan yağmurları gibi yaşlar akıyor.
‘Hayırdan şer, şerden hayır doğar’ derler; bir arada yaşamanın ne kadar değerli ve vazgeçilmez olduğunu COVID-19, aileden başlayarak yeniden öğretiyor bizlere!..
Paylaş