Paylaş
Birçok sebep sayılabilir. En belirgin ikisinin, Covid-19 önlemleriyle yaşama sevincinin kaybı ve ekonomik krizin getirdiği geçim sıkıntısı olduğu söylenebilir.
Havamızda değiliz, nasıl eğlenelim, coşalım, kopalım, ortamlara akalım ki!
*
Bilirsiniz, aslında kitlesel kutlamaları seven bir milletiz.
Özellikle resmi bayramlarda, kentlerin fetihleri ve kurtuluş yıldönümlerinde çocukların, gençlerin, öğrencilerin, her yaştan insanın ilgiyle izlediği törenlerimiz var.
Kent merkezlerindeki statlarda, salonlarda ve meydanlarda resmi geçitler, folklor, müzik ve gösteriler yapılırdı.
Büyüyen kentler, yıkılan statlar ve salonlar eskisi gibi toplanmamızı, bir araya gelmemizi engelliyor şimdilerde...
Bir de ‘önemli günlere’ eskisi gibi değer verilmemesi hali de var tabi…
*
FETİH VE KURTULUŞ TÖRENLERİ
Her yıl yapılan fetih ve kurtuluş törenleri üzerine bir iki laf etmek istiyorum.
Örneğin 6 Nisan Bursa’nın fethi, 11 Eylül de Yunan işgalinden kurtuluşu…
*
Fetih törenlerine özel bir hassasiyet gösteriyoruz.
Valilik, Büyükşehir ve Osmangazi Belediyelerimiz bu işi organize ediyor. Kaleler bayraklarla süsleniyor, trafik durduruluyor, konuşmalar yapılıyor, mehteran, kılıç kalkan, gaziler, yerel ve folklorik kıyafetler içerisindeki yürüyorlar.
En önde de her zamanki gibi ‘sayın protokol’ yürüyor.
Mehter vurmaya başladığında boyunlarına taktıkları Türkmen Yörük poşularıyla protokol ve katılımcılar iyice havaya giriyorlar.
Severim ben de güzel ve değerli törenlerdir...
*
Topluma bir bilinç katıyor mu, yoksa gösterişte mi kalıyor bilemiyorum!..
Kurtuluş törenleri ise ‘nedense sönük kalıyor’, fetih törenlerindeki heyecan ve coşku oluşmuyor…
*
TÜM KESİMLER KATILSA
Bu törenler üzerine bir tespit ve bir öneriyi paylaşmak istiyorum.
Bir, son yıllardaki fetih törenleri sadece hükümet görevlileri, hükümet partisine mensup milletvekilleri, belediye başkanları ve taraftarları öncülüğünde yapılıyor.
Başka partilerin milletvekilleri, belediye başkanları ile halkın diğer kesimlerini bu törenlerde göremiyoruz.
Davet mi edilmiyorlar, ediliyorlar da onlar mı katılmıyor?
Bu durumu törenlerin eksikliği olarak not edelim.
*
TÖRENLER 10 YILDA BİR YAPILSA
İki, her yıl yapılan bu törenler sıradanlaştığı görülüyor. Hep aynı şeyler…
Fetih ve Kurtuluş törenleri 10 yılda bir yapılsa, organizasyonlar ‘Fetih Haftası’ ve ‘Kurtuluş Haftası’ olarak geniş bir zamana yayılsa, bu süre içerisinde konferanslar, sergiler, çalıştaylar, yarışmalar yapılsa, folklor, müzik, tiyatro etkinlikleri düzenlense, ünlüler davet edilse ve halka açık sohbetler yapılsa, kahramanlarımız, şehitlerimiz kabirleri başında anılsa, sadece kent merkezlerinde değil ilçelerimiz de benzeri faaliyetler tertiplense daha anlamlı olmaz mı?
*
Sadece Bursa’da değil tüm yurtta törenleri sıradanlaşmaktan çıkartmalı, ruhuna uygun hale getirmeli ve kent halkını ayırım gözetmeksizin etkinliklere katabilmeli…
*
23 NİSAN, ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK
İki gün sonra Türk milletinin en özel ve değerli bir bayramını kutlayacağız; 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı…
Osmanlı imparatorluğu’nun Balkanlarda, Arap yarım adasında, Kafkaslarda, Kırımda, kısacası güneyde, kuzeyde, doğuda ve batıda milyonlarca metre kare toprağı kaybetmesiyle, sığınıp kaldığımız bir avuç Anadolu’da ‘yedi düvele karşı’ bağımsızlık ve egemenlik mücadelesi verdik.
*
23 Nisan 1920‘de, Ankara’da Millet Meclisi toplanarak, Kuvayı Milliye ruhuyla Kurtuluş Savaşı başlatıldı.
Bu mücadeleden büyük Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının, zafere inanmış Mehmetçiklerimizin kahramanlıklarıyla, 7’den 77’ye sivil halkın fedakarlık ve destekleriyle muzaffer çıkıldı.
Bu bir bağımsızlık destanıdır.
Gazi Mustafa kemal öncülüğünde başlatılan milli kurtuluş savaşımız, yazdığımız destanın egemenliğini kaybedip sömürge haline gelen esir ve mazlum milletlere de ilham kaynağı olduğu bilinir.
*
Bugün bağımsız ve özgür bir Türkiye Cumhuriyetinden bahsedebiliyorsak, bunun temelinde 23 Nisan 1920’de Ankara’da, Büyük Millet Meclisinde toplanan milliyetçi ve vatansever kahramanların sayesinde olduğu da bilinmelidir.
Hepsine yüce Tanrıdan rahmet diliyor, şükran ve minnetle aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
*
İLK MİLLİ BAYRAMIMIZ
Türk’ün iradesini temsil eden Büyük Millet Meclisinin açılışı ve egemenliğimizin ilanı 23 Nisan’dır.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı bir süreç sonunda oluştu.
*
1921 yılında çıkartılan “23 Nisan’ın Milli Bayram Addine Dair Kanun” ile ilk adım atılmış ve genç Türk devletinin ilk milli bayramı ‘23 Nisan’ olmuş.
1 Kasım 1922’de Saltanat kaldırılmış, aynı gün Ulusal Egemenlik Bayramı (Hakimiyet-i Milliye Bayramı) kabul edilmiş.
Sonra ki yıllarda Meclisin açılışına ithafen 23 Nisan ‘Milli Hakimiyet Bayramı’ olarak adlandırılmış.
Atatürk, 23 Nisan 1929’da bu bayramı çocuklara armağan etmiş ve 23 Nisan ilk defa ‘Çocuk Bayramı’ olarak kutlanmış.
27 Mayıs 1935 yılında çıkartılan “Ulusal Bayramlar ve Genel Tatiller Hakkında Kanun“ ile 1 Kasım Milli Hakimiyet Bayramı ile 23 Nisan Milli Bayramı birleştirilmiş ve “23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı” olmuş.
*
102. yıl dönümünü kutlayacağımız 23 Nisan’ın “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” adını alması ise 1981 yılında çıkartılan ’Ulusal Bayramlar ve Genel Tatiller Hakkında Kanun‘a 1983 yılında yapılan değişiklikle gerçekleşmiş.
Ve bağımsızlık ve egemenliğimiz böylece 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı ile süslenmiş.
*
Güzel ve mutlu gelecek için bayramlarda, tören ve kutlamalarda birliği, beraberliği sağlamalıyız.
Bayramımız sonsuza kadar kutlu olsun…
Paylaş