Yazılarınızı büyük takdirle izliyorum, sağlık ve başarılarınızın devamını dilerim. Sizden bir ricam var.
Belki siz de kısaca bahsederek bu duruma katkıda bulunursunuz. Benim ailemde kanser vakası yoktu, ama bakıyorum Türkiye'de çevremdeki insanlar genç yaşlarda kanserden göçüp gitmekteler. Bunun nedeninin yediğimiz yiyeceklerde çok aşırı tarım ilaçları kullanılmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Nitekim bir süre önce Almanya'dan bu konuda bir haber gelmişti. Türkiye'den ithal edilen yeşil biberde normalin 54 katı tarım ilacı saptanmış. Bu durum ihracatımıza büyük darbe vuracak ve dışarı satılamayan sebze meyve, insanlarımız tarafından tüketilecek. İnsanımızın kedi köpek kadar değeri yok maalesef. Hem toplumumuza hem de Ankara'nın sözde efendilerine uyarı olması için size yazıyorum. Sizler bu toplumun yönlendirici lokomotiflerinden birisiniz, çok saygılar.
Rumuz: İnsan Sağlığı/KANADA
SİZE katılmamak mümkün değil. Yıllar önce sohbet ettiğim bir üretici de yakın çevresindeki herkesin kanser olduğunu ve buna kendi kullandıkları tarım ilaçlarının aşırı kullanılmasının yol açtığını düşündüklerini söylemişti. Dünya üzerinde böyle başka bir ülkenin bulunduğunu pek tahmin etmiyorum. Üretici aşırı ilaç kullandığını biliyor ve kendi hayatını riske edip buna devam ediyor. Halkımızın yapacağı pek bir şey yok; gelişmiş ülkeler tahlil sistemleri kurmuşlar, uygun olmayan ürünleri hemen geri gönderiyorlar. Denetim olmadığı için bunlar büyük bir olasılıkla iç pazara veriliyor. Medya bunu yansıttığı zaman yetkililer sadece yalanlama ya da olayı küçültme yolunu seçiyorlar. Üç kuruşluk ürünü imha etmemek için insan sağlığını hiçe sayıyorlar. Aslında sadece ekonomi düşünülse bile olay yanlış. Aşırı ilaç kullanımının getirdiği gider bir yana, insanların tedavisinin ekonomiye getirdiği zarar korkunç boyutlarda. Kaldı ki zarar sadece sebze ve meyveyi yemekle gelmiyor, bu ilaçlar yeraltı suları yoluyla içme sularına da karışıyor.
Bu durum nasıl düzene girer derseniz, tüm toplumun çevreye duyarlı olması ve hakkını aramasının temel şart olduğu kanısındayım. Bir de yöneticilerimizi seçerken kısa vadeli çıkarlar yerine biraz daha geniş boyutlu düşünmek alışkanlığını en kısa zamanda edinmemiz gerekiyor, yoksa kaybeden sürekli biz oluyoruz.