Sağlık

Gündüz TEZMEN
Haberin Devamı

Okur mektupları

Kalp damarım tıkandı

Bir süre önce oldukça tehlikeli bir kalp krizi geçirdim. 45 gün sonra anjiyo yapıldı. Bir damarım % 85 oranında tıkalı bulundu. Bir hafta sonra anjiyoplasti yapıldı, ama sonuç başarısız olmuş, çünkü damar tamamen tıkalıymış. Doktorlar diğer damarlarım tamamen açık olduğu için dikkat edersem ve ilaçları düzenli kullanırsam sorun olmayacağını söylediler. Oysa anjiplasti olmadan önce ağrım yokken, şimdilerde ağrı olmaya başladı. Bunun yapılan işlemle bir ilgisi var mı? Tek damar hastalığının bundan sonraki evreleri nelerdir?

A. KUTUCU / İSTANBUL

Bir insanın elinde olmadan yaptığı hatasını kabul edebilmesi onun büyüklüğünü gösterir. Bu sözlerimin nedeni, sizin anjiyoplasti (balonla damar açma) işleminize karar alınması, yapılması ve sonrasında meslektaşlarımızın tutumu. Evet, gerçekten tek damar daralmaları önemli bir sorun yaratmayabilir, ama sizin tehlikeli bir kalp krizi geçirmenize neden olmuş. Tek damar hastalığı bazen müdahaleyi gerektirmez ama doktorlarınız anjiyoplasti yapmaya gerek duymuşlar. Anjiyoda damarın % 85 tıkalı olduğu görülmüş, ancak işlem sırasında % 100 kapalı olduğu için damarı genişletme işleminin başarısız olduğu söylenmiş.

Tek damarın % 85 oranında daralmış olması nedeniyle kalp krizi geçirmiş olmanız dikkate alınınca, bunun hangi damar olduğunu bilmememe rağmen, anjiyoplasti kararı alınması bence isabetli bir görüş. Sorun sanıyorum, anjiyoplastinin başarısız olması. Dünyanın en gelişmiş kalp merkezlerinde bile rastlanabilecek bir şekilde, girişim başarısızlıkla sonuçlanmış ve daha önce % 15 açıklığı olan damar tümden tıkanmış. Nitekim sizin, işlemden önce daha rahat durumdayken işlem sonrası şikayetlerinizin arttığını belirtmeniz de bunu düşündürüyor.

Bu aşamadan sonra benim görüşüm, kardiyoloji konusunda gelişmiş merkezlerden birine başvurarak, talyum stres test olarak adlandırılan testler gibi yöntemlerle, kalbinizin kan dolaşımı hakkında bilgi edinmenizin doğru olacağını sanıyorum. Eğer kalbinizde ciddi anlamda beslenme sorunu oluyor ve ilaç kullanımı ile kontrol altına alınamıyorsa, by-pass ameliyatı olmanız gerekebilir.

Kısa... Kısa...Kısa...

Hasan IŞIK / MARDİN

Gazetemizde yayınlanan yazıda da okuduğunuz gibi, stres, öncelikle mide olmak üzere tüm sindirim sisteminin çalışmasını etkileyen bir olaydır. Tıp dilinde psikosomatik hastalıklar olarak adlandırılan bir grup sağlık sorununda, olayın kökeni psikolojik olmasına rağmen, organlarda yapısal bozukluklar belirir. Bu noktadan sonrası organik bir hastalıktır. Mide ülserleri ya da gastritleri de organik bir hastalık olduğu için bu şekilde tedavi edilmelidir. Kaldı ki mide ülserlerinin oluşumunda Helicobacter pylori adı verilen bir mikrobun etkili olduğu da son yıllarda ortaya konuldu. Artık ülser tedavisinde bazı antibiyotikler kullanılıyor. Sinirsel etkenlerin sindirim sistemindeki etkisi daha çok fonksiyonel yöndedir. Yani organların yapısını etkilemekten çok, çalışmasını etkiler.

Sizin midenizin tetkik edilerek şu andaki durumunun belirlenmesi ve tedavisi gerekir. Eğer sinirsel etkilerin çok olduğu düşünülürse, daha sonra sinir ve mide tedavisini bir arada yapan ilaçlardan biri, koruyucu olarak önerilebilir.

Tüm iç hastalıkları uzmanları ya da hastanelerin iç hastalıkları servislerinde bu tetkik ve tedavileri yaptırabilirsiniz.

Gülser ŞAKRAK İZMİR

Arkadaşınızın okuduğu yazımda, devam etmesi ihtimali olan gözdibi kanamaları için lazer tedavisinin gerekli olabileceğinden bahsetmiştim. Tansiyonun yükselmesi sırasında oluşan kanamalar, tansiyon kontrol altına alındıktan sonra herhangi bir tehlike göstermez. Size lazer tedavisi önermemelerinin nedeni bu olsa gerek. Ancak tıp fakültesinin göz kliniğine tekrar başvurarak kontrol olmanızda yarar olacağı kanısındayım.

Y. KUŞAKLI / ADANA

Dişlerinizin sızlaması, dil kenarını ısırma gibi şikayetleriniz, geceleri, uyku sırasında dişlerinizi sıkmanıza bağlı olmalı. Öncelikle, yatarken sinir yatıştırıcı türde ilaçları denemenizde yarar var. Eğer şikayetleriniz sürüyor ve hele uyku ile sorunlarınız oluyorsa, genellikle üniversite kliniklerinde bulunan uyku merkezlerinden birine başvurabilirsiniz.

A. Çetin \ İSTANBUL

Burun tıkanıklığı, genizden gelen akıntı ve sık nezle olmak gibi şikayetlerinizi bir arada değerlendirdiğimizde, sizin alerjik yapılı olduğunuz düşünülür. Böyle bir yapı üzerine toz, is gibi kirlilik etkenleri geldiğinde, tarif ettiğiniz tarzda şikayetler belirir. Burun içi ve boğaz zarları tahriş olduğunda üzerine gelen virüs ve bakteri gibi hastalık etkenleri çok kolay yerleşip hastalığa yol açar. Görüldüğü gibi olayın sonunda nezle, faranjit gibi mikrobik bir hastalık bulunmasına rağmen, zeminde yatan etken alerjik yapıdır. Zaten siz de alerji nedeniyle aşı tedavisinde olduğunuzu söylüyorsunuz. Konuyu bir kez de alerji tedavinizi yürüten uzmanla görüşmenizi tavsiye edeceğim. Bu arada toz, duman, boya kokusu gibi tahriş edici etkenlerden de mümkün olduğunca uzak durmanız yararlı olacaktır.

Yazarın Tüm Yazıları