SAĞLIK Bakanımızın ilaç fiyatlarının indirilmesiyle ilgili olarak başlattığı girişim sonrası, ilaç fiyatlarının pahalılığı konusu gündeme yerleşti.
Aslına bakarsanız bu konu vatandaşın gündeminde uzun süredir yer alıyordu. Muayenehane hekimliği de yaptığım için, hastaların bu konudaki sıkıntılarını yakından biliyorum. İlaç firmaları da haklı, yurtdışından ithal edilen maddeler dövizdeki artışa paralel olarak çok yükseldi, bu da doğal olarak ilaç fiyatlarına yansıyor. Ancak vatandaş da yaşanılan ekonomik kriz nedeniyle zor durumda. Reçetesine yazdığımız ilaçların en azından bir kısmını alamayan, bu nedenle de sağlığı açısından büyük risklere giren hastalarla sık karşılaşıyoruz. Bu çıkmaz nedeniyle sosyal güvenlik kuruluşları bile sıkıntıya giriyor.
BIR ŞEYLER YAPILMALI
Sağlık Bakanımız belirli bir yüzde içinde indirim sağladı. Bu sorunu çözdü mü? Tabii ki hayır. Bence yapılması gereken şeylerin başında aynı etkiyi sağlayacak ilaçlar arasında ucuzların seçilmesi. Bu yazı üzerine meslektaşlarım, bu gibi yönlendirmelerin hekimin tedavisini yönlendirmek, mesleki bilgi ve becerisine müdahale gibi algılayıp karşı çıkacaklardır. Ancak benim önerim, meslektaşlarımın reçete yazarken bu açıdan bakmalarını sağlamaya yöneliktir. Örneğin Amerika'da birçok hastaya yazılan reçeteleri gördüm. Yazdıkları antibiyotikler piyasada ucuz fiyatla satılan ilaçlar. Biz bu ilaçları neredeyse yıllardır reçetelerimize yazmıyoruz. Yazdığımız ilaçlar piyasaya yeni verilmiş, diğerlerinin en az 3-5 katı fiyatla satılanlar. Ucuz antibiyotikler Amerikalıları tedavi ediyor da, Türkleri etmiyor mu? Halkımızda da pahalı olarak satılan ilaçların daha etkili olacağı gibi bir inanç var. Bu nedenle de hekimlerimiz de etkide kalarak sürekli, yeni olarak piyasaya verilen çok pahalı ilaçları reçeteliyorlar. En çok kullanılan ilaçlardan olan ağrı kesicileri ele alırsak. Muhtemelen her yıl yüz milyonlarca kutu ağrı kesici ilaç kullanılıyor. Yaygın kullanılanlardan Naproksen içerenler bir kutusu 6-7 milyon lira civarında, Parasetamol içerenler 2.5-3 milyon lira civarında satılırken, Aspirin'in kutusu 1 milyon liranın altında. Yapılan çalışmalar, ağrı kesmede Aspirin'in de en az bu ilaçlar kadar güçlü olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca yüzyılı aşkın bir süredir piyasada, her türlü etkisi biliniyor, üstelik ağrı kesme dışında birçok yararlı etkisi daha var. Bunu hekimlerimiz de biliyor, ama reçetesine Aspirin yazan hekim, neredeyse yok gibi. Meslektaşlarımız kendi ya da ailesinin ihtiyacı olunca Aspirin'i kullanıyor ama hastasının reçetesine yazmak söz konusu olunca ‘‘ucuzcu doktor’’ durumuna düşmemek için çok daha pahalı ilaç yazıyor. Bu gibi örnekleri çoğaltmak çok mümkün. Yaşamakta olduğumuz ekonomik kriz, külahlarımızı önümüze koyup defalarca düşünmemizi gerektiriyor. Tüm meslektaşlarıma çağrım, reçete yazarken komplekslerden arınıp, hem hastanın sağlığını hem de ülkenin ekonomik sağlığını dikkate alarak en uygun seçimi yapmaları yönünde. 70'li yıllarda mesleğe başladığında, acil hastalarına röntgen filmi ya da ilaç bulabilmek için çalmadığı kapı bırakmayan bu meslektaşınızın sesine kulak lütfen verin. Ülkenin ekonomik sağlığı bozulduğu zaman bundan en çok etkilenen insan sağlığı olmaktadır.