İftarda acele etmeyin

RAMAZANDA oruç tutanlar iftarı iple çekerler. Bütün gün süren açlığın ardından lezzetli yemeklerle dolu bir sofrada, iftar saati gelince herkes yemeklere hücum eder.

Oysa bu son derece sakıncalı bir durum. Uzun süren açlık süresince kandaki besin maddeleri azalır. Dokulara giden kanda daha az gıda maddesi vardır. Vücut bunun önlemlerini alarak dokulara daha bol kan gönderir ve sonuçta dokular yeterince beslenir.

Gün boyu süren açlığın arkasından hızlı bir yemek yenince, vücuttaki kanın önemli bir kısmı, sindirim sistemi civarına çekilir. Bu nedenle dokulara daha az kan gitmeye başlar. Yenilen gıdalar da henüz kana karışmadığı için dokuların beslenmesinde bozulmalar ortaya çıkar. Beslenmesi bozulan dokular, kalp gibi hayati önemi olan organlara aitse, aralarında kalp krizi gibi ciddi sağlık sorunlarının olduğu durumlar ortaya çıkabilir.

Bu sözlerden sonra ‘‘yenilen gıdalar ne kadar zaman sonra kana karışır’’ sorusu hatıra gelebilir. Bu sorunun cevabı yenilen gıdaların cinsine göre değişir. Örneğin, yağlı gıdalar çok uzun bir sürede mideyi terk ederek bağırsaklardan kana karışır. Yemekler ne kadar katıysa, midede işlemi o kadar uzun sürdüğü için, kana karışma süresi o kadar uzun olacaktır. İlk yemek olarak genellikle çorbanın seçilmesi bu gerekçeye bağlıdır. Çorbanın öğütülmesi söz konusu olmadığı için, kana daha kolay karışacaktır.

Bilinmesi gereken bir gerçek, ilk lokmalardan en erken 20 dakika kadar sonra doyma duyusunun ortaya çıktığıdır. Gıdalar bu kadar süre sonra kana karışarak beyindeki doyma merkezinde uyarı yaratmaya başlar. Bir kişinin toplam yemek süresi 20 dakikadan azsa, bu kişi doyuncaya kadar değil, midesi şişinceye kadar yemek yer. Dikkat edilirse şişman kişilerin çoğu, hızlı yemek yiyen kişilerdir.

Hızlı yemek yeme, aynı zamanda ‘‘yetersiz çiğnemek’’ anlamına da gelir. Ağızda yeterince öğütülmeyen ve tükürükle karışarak ağız sindirimine uğramayan yemekleri öğütme işi bu kez mideye düşecektir. Bu da sindirim süresini uzatacak ve doymayı geciktirecektir. Mide hastalarının çoğunun, yemekleri iyi çiğnemedikleri de bir gerçektir.

Geleneklerde çoğu zaman doğru olan gerçekler bulunur. Ramazanda oruç açarken ‘‘iftariyelik’’ yenilmesi yukarıda anlatılan gerçeklerle bağlantılıdır. Uzun süren açlığın arkasından ağır yemekler ile mideyi doldurmak yerine, sindirimi kolay, kana hızla karışan iftariyelikleri yiyerek bir süre ara vermek, namaz kılanlar için bu arada akşam namazını kılmak, yemeği daha sonra yemek geleneklerimiz arasında yer alır. Oysa o gelenek şimdilerde, yemeğin öncesinde iftariyelikleri yiyip, hemen arkasından da yemekleri yemek şekline dönüştü ki, bu sağlık açısından son derecede sakıncalı bir durumdur.

Lütfen, iftarda acele etmeyin.
Yazarın Tüm Yazıları